Güncelleme Tarihi:
- İtalyan Lisesi’nden birincilikle mezun olup, İTÜ Makine Mühendisliği’ne birincilikle girmek ve anne tarafından üç nesil İTÜ mühendislikten mezun olmak, eğitime ne kadar önem verdiğinizi gösteriyor. Eğitimin sizin ve ailenizdeki anlamını öğrenmek isterim...
ÇAĞLA KUBAT: Çok çalışkandım, yaptığım her işin en doğrusunu yapmaya gayret ederdim. Annem ve anneannemle beraber kariyere önem veren üçüncü kuşağın son temsilcisiyim diyebilirim. Anneannem de Erbakan ile aynı dönemde, Demirel ile sınıf arkadaşlığı yaparak İTÜ’den mezun olan ilk kadın mühendislerden. Onu annem ve sonrasında ben takip ettik. Dolayısıyla bu bizim hayatımızda çok önemli. Ne iş yapacaksan yap üniversite kariyerini güzel bir şekilde tamamlayacaksın.
- Bu kadar zor bir okul ve bölümden mezun olmakla kalmıyor Amerika’nın seçkin bir üniversitesinden burs kazanıyorsunuz ama o arada ne oluyor ise Türkiye’de kalmayı tercih ediyorsunuz. Ne oldu?
ÇAĞLA KUBAT: Ben her zaman burada olmayı çok istedim çünkü Alaçatı’yı ve sörfü bırakmak istemiyordum. Amerika’da okuyacağım bölümlerin sörf yapacağım yerlerle alakası yoktu. Amerika’da ve İtalya’da üniversite sınavlarına girmiş ve kazanmıştım ama aklımda hep sörf kariyerime, yarışmalara devam edebilmek vardı. Sörfle neyi birlikte götürebilirim, onu düşünmeye başladım. İstanbul ve Amerika’da bölümümle ilgili stajlarım sırasında sörfe yeterli zamanı ayıramayacağımı fark ettim. Kariyerim okuduğum bölümle devam etseydi sörf hayatımdan vazgeçmem gerekiyordu. Bu öyle bir bağlılık ki kopamıyorsunuz ve televizyonla beraber sörfü birlikte götürebileceğimi fark ettim. Güzellik yarışması vesilesiyle ‘hem ülkemi yurtdışında temsil etme şansına sahip olabilirim hem de televizyon çevresine hızlı bir giriş yapmış olurum’ diye düşündüm. Güzellik yarışmasına bu düşüncelerle girdim ve ikinci oldum.
- Sörfe ne zaman başladınız?
ÇAĞLA KUBAT: 15 yaşında başladım. Şimdilerde yedi yaşından itibaren çok profesyonel bir şekilde çalışmalara başlıyoruz.
- Güzellik yarışması sizin için nasıl bir deneyim oldu?
ÇAĞLA KUBAT: Etrafımda denemem gerektiğini söyleyen çok kişi oluyordu. Anneme de zamanında çok kişi söylemiş, girmediği için sonradan çok pişman olmuş. Kariyere bu kadar değer veren biri olarak annem bile beni bu konuda çok destekledi. Neşe Erberk ile tanıştırdı. Hemen hazırlamaya başladılar ama zorlandılar. Çünkü sporculuktan modelliğe geçişim çok zor oldu. Defilelere çıktığım vakit Çağla Şıkel, Deniz Akkaya gibi çok iyi mankenler vardı. Ben onların yanında çok amatör kalıyordum. Podyum mankenliğine sadece deneyimlemek için girdim.
- Sevmediniz mi?
ÇAĞLA KUBAT: Kötü yaptığım için sevmedim. Hayatınız yine aynı devam ediyor sadece o işe gidip geliyorsunuz. Benim hayatımda da zaten hep böyle oldu: Hangi işe gidersem gideyim o işten döndüğümde yine geldiğim yer hep sörf oldu. Oyunculukta da böyle oldu. Bir gün ara veriliyordu, o tek günde hemen sörf yapmaya geliyordum. Benim için başka bir hayata girmek zaten söz konusu olmadı.
GÃœZELLÄ°K YARIÅžMASINI SEVMEDÄ°M
- Dış görüntünün çok ön planda olduğu bu mesleklerde, eğitimine kıymet veren biri olarak boşluklar olmadı mı?
ÇAĞLA KUBAT: Orada da aklınızla hareket etmeniz gerekiyor. Her yerde her meslekte bu böyle. Şu anda iyi bir durumda ve farklı noktalardaki bütün modeller çok zeki kadınlar. Bunu gözlemlemiş, hatalarını değiştirmeye çalışıp doğru yolda ilerlemiş ve doğru kişilerle çalışmışlar. O zaman zaten başarılı oluyorlar.
Ama mesela güzellik yarışmasını sevmedim, çok sıkıldım ve ‘burada ne yapıyorum’ dedim. Bikinilerle kendimi gösterme çabası... Yurt dışındakini daha çok sevdim. Orada jüri üyeleriyle sürekli toplantılar yapılıyordu. Ülkenle ilgili bilgi sahibi olmana daha çok önem veriliyordu. Yurtdışında güzellik yarışmalarına müthiş bir hazırlık var. Bizde hazırlık süreci bir ayken yurt dışında bir sene öncesinden hazırlık yapmaya başlayan ülkeler var ve zaten yarışmada iddialı olan ülkeler bunlar. Her şeyi ile eğitime alınıyorlar. Bir yıl öncesinden sosyal sorumluluk projelerinde yer almaları sağlanıyor. Benden ülkemi anlatan video istediler, her şeyi kendim yaptım.
- Bu vesile ile televizyonla mı tanıştınız?
ÇAĞLA KUBAT: Evet... Faruk Bayhan o dönem Kanal D’nin başındaydı, sonra Fatih Altaylı ile tanıştım. Sabah haberlerini sunmaya başladım. Arkasından Cine 5’ten iş geldi. Mehmet Barlas sonrasında Mesut Yar ile bir araya geldim. Kendisi gerçekten çok iyi bir televizyoncu. Bana çok şey öğretti. NTV ile çalışmaya başladım. Spor programı yaptık. Çok güzel gidiyordu ama yazın sörfe geldiğim için programların sürekliliği olmuyordu. Ben televizyonu sörfe ayırabileceğim vaktin esnekliği için tercih etmiştim. Programa başlıyordum, yazın ayrılıyordum. Sonra başka proje için bekliyordum ve şansıma da hep karşıma güzel programlar çıktı. Sonra dizi projesi geldi. İlk dizide kendimi oynamam gerekiyordu. Çok oyunculuk yeteneği istemeyen ve çok profesyonel oyuncu kadrosuna sahip bir teklif geldi. Eğitim almadan oyunculuk yapanları eleştirdiğim bir dönemde bu teklif geldiğinde tereddütlerim oldu. Saydığım detayların da etkisiyle, alacağım eğitimlerle de destekleyebileceğim bir proje olduğundan kabul etmem için ısrar edildi. Senaryodan çok etkilendim. Dizinin adı ‘Sağır Oda’ idi. Kadro harikaydı ve kaçırmak istemedim. Sonlara doğru dizi istenileni verememiş olsa da ben oyunculuğu deneyimlemiş oldum ve çok zevk aldım.
OYUNCULUK ÖZEN İSTİYOR
- Oyunculuğu çok mu sevdiniz?
ÇAĞLA KUBAT: Çok sevdim. Kendini çok geliştirmen gereken bir konu. Ben yazları yine sörfe geldim. Belki o dönemleri oyunculuk eğitimlerine ayırsaydım, Amerika’ya eğitimlere gitseydim daha farklı olabilirdi. Ben bir şeyi yapacaksam bu özeni göstermeyi isterim. Çünkü oyunculuk da zaten bunu gerektiriyor. Çok derin ve çok çalışma gerektiren bir iş. Özellikle tiyatrodan gelmiyorsanız. Ama ben bunu yapamadım, istediğim noktaya da gelemedim ama çok keyif aldım. Özellikle de Arka Sokaklar müthiş eğlenceli ve oturmuş bir diziydi. Benim de hep merak ettiğim bir mesleği canlandırmak ayrıca çok hoşuma gitti. Bu dizideki oyunculuğum iki sene sürdü. Sonunda yine sörf nedeniyle bırakmak zorunda kaldım. O dönemde uluslararası bütün yarışlara katılıyordum.
- Bütün yollar sörfe çıkıyor!
ÇAĞLA KUBAT: Evet ve sörfü takip etmek beni Kore’de hayatımı kuracağım insanla tanıştırdı. Jimmy ile tanıştım. O da sörfçü, yarışıyor ama asıl organizasyonun başındaydı. Bütün dünyadaki bu yarışların organizasyonunu yapıyor.
- Mesafe zorlamadı mı? İlişkiniz nasıl devam etti?
ÇAĞLA KUBAT: Onun Hawaii’de, benim de Arka Sokaklar’da oynadığım döneme denk geldi. Ben İstanbul’dayım, Jimmy ara ara geliyordu. ‘Ben İstanbul’da yaşayamam’ dedi. Sonra Alaçatı’ya geldiğimizde ‘burada yaşayabilirim’ dedi. Ve aslında Türkiye, Hawaii’ye göre daha merkezi yerde. Çünkü Jimmy dünyanın her yerine seyahat ediyor. Bütün yelken markaları Almanya’da yapılıyor, yelken tasarımı için de burası daha merkezi kalıyor. Ben de bu yelken kulübünü yarışırken kurmuştum. İlk olarak ‘Jimmy başında durur, ben arada gelirim, sürekli başında olmam gerekmez’ diye düşünmüştüm ama tabii ki öyle olmadı. Dizi bitince başka da proje olmayınca buradan müthiş zevk almaya başladım. Çocuklardan, yeni sörf öğrenenlerden, gözlemlemekten, öğretmekten ve okulu geliştirmekten çok keyif aldım. Burayı daha iyi yapmaya o dönem karar verdim. 2013’te evlendik, 2014’te Selin dünyaya geldi. Şimdi öyle bir hal aldı ki ben burayı bırakamıyorum.
- Çağla Kubat Alaçatı Windsurf Okulu’nda neler var?
ÇAĞLA KUBAT: Bir çok şey yapılıyor. İl birinciliklerine, milli takım seçmelerine, ulusal ve uluslararası yarışmalarına ev sahipliği yapıyoruz. Jimmy sayesinde de bir çok yarışma burada yapılıyor. Çünkü o Windsurf Bully’nin başkanı...
ÇEŞME BELEDİYESİ ÇOK DESTEK OLDU
- Hiç teşvik, katkı ya da destek alabiliyor musunuz?
ÇAĞLA KUBAT: Geçen sene yarış yaptığımızda turizm, çevre ve spor bakanlıklarının bize çok büyük destekleri oldu. Alanı tahsis ettiler, bu sayede alanın talan edilmesini engelledik. Bu üç bakanlığın desteği ile alınan karar çok önemli bir gelişmedir. Bu karar olmasıydı şu anda bu sörf alanları olmayacaktı. Çeşme Belediyesi de o kadar çok arkamızda durdu ki buralar yıkılmasın diye... Bizler bugüne kadar bakanlıkların ve belediyenin desteği ile ayakta kalmayı başarabildik. Bizler de çok çalıştık, çok çaba harcadık.
Bu yarışlarda İzmir İl Spor Müdürlüğü, Çeşme Belediyesi, özellikle Ekrem bey geldiğinden beri çok destek veriyor. Dünya şampiyonasında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de İzmir’in su şehri olmasıyla ilgili çalışmaları var. Bu doğrultuda çok destek olundu. Hakem, eğitmen yetiştirme, çocuk ve yaz kampları bizim için çok önemli. Kurumsal şirketlerin markalarıyla windsurfü bir araya getiriyoruz. Bunların dışında farklı dallarda yarışan 100’e yakın sporcumuz var. İki ayrı kategori var: Olimpik ve salon kategorisi. Eşimle çok yoruluyoruz, küçük bir ekibiz. En büyük destekçim Arka Sokaklar’da yardımcı yönetmen arkadaşım Işıl Soydan buraya taşındıktan sonra yanıma geldi. Onunla buradan her şeyi yönetiyoruz.
- Çağdaş bir Türk kadını olarak bugüne kadar hep örnek oldunuz. Yanlış yapma korkunuz oluyor mu?
ÇAĞLA KUBAT: Burada antrenörlüğe soyunduk. Yarışlarla beraber çocukları eğitirken o disiplini sağlayabilmek için ‘onları üzüyor muyum’ bazen diye düşünüyorum. Bundan korkuyorum. Bu konuda kitaplar okumaya başladım. Bu zamanın gençlerinin dilini yakalamaya, anlamaya gayret ediyorum.
SÖRFTE TÜRK KADINLARI ÇOK BAŞARILI
- Yurtdışında çok kere yarışmış biri olarak ülkemizdeki kadınlarla ilgili neler düşünüyorsunuz?
ÇAĞLA KUBAT: Windsurfte Türk kadınları o kadar başarılılar ki mücadeleci ve güçlüler. Yurtdışı yarışlarında Türk kadınlarımız çok başarılı. Benim zamanımda da böyleydi. Türkiye’den üç kadın, uluslararası yarışlarda ilk beşin içinde olurlardı. Ama erkeklerden bir kişi bile giremezdi. ‘Türkiye’de biz kadınlar çok şeyle mücadele ettiğimiz için mi acaba küçük yaşlardan itibaren mücadele etmeyi öğreniyoruz’ diye düşünüyor insan. Kız yarışmacılarda katılım belki daha az ama katılan kızlarımız gerçekten de başarılı.
Â
SOHBETTEN Ä°ZLENÄ°MLERÄ°M
- Her istediğini başarmış ama hepsini de sakinlikle yapmış gibi bir hali var.
- Dingin.
- Disiplinli: Röportajımızın olduğu gün babası rahatsızlandığı halde verdiği sözü tuttu ve aklı babasında olmasına rağmen tamamen bana konsantre oldu.
- Kendi dünyasını yaratmış.
- Saatlerce konuÅŸulabilecek kadar hoÅŸ sohbet.
- Gerçekten çok hoş.
- İşine aşık.
Â
İKİLİ SEÇENEKLERDEN
- Yürüyüş-Koşu: KOŞU
- Sıkılmak-Sabretmek: SABRETMEK
- Susmak-KonuÅŸmak: KONUÅžMAK
- Dans Etmek-Oturmak: OTURMAK
- Klasik-Modern: KLASÄ°K
- Dobra-Politik: DOBRA
- Samimi-Mesafeli: MESAFELÄ°
- Uykucu-Uykusuz: UYKUSUZ
- Sakin-Heyecanlı: HEYECANLI
- Kitap-Dergi: KÄ°TAP
- DoÄŸa-Konfor: DOÄžA
- Kedi-Köpek: KÖPEK
- Güneş-Yağmur: GÜNEŞ
- Çay-Kahve: KAHVE
- Et-Ot: ET
- Disiplinli-Rahat: DÄ°SÄ°PLÄ°NLÄ°
- Unutur-Affetmez: UNUTUR
- Tatlı-Tuzlu: TUZLU
- Çin Yemeği-İtalyan Yemeği: İTALYAN
- Şarap-Rakı: ŞARAP
- Esprili-Ciddi: CÄ°DDÄ°
Â
 KİMLİK
- Burcu: Akrep
- Okuduğu okullar: Liceo İtaliano IMI, İstanbul Teknik Üniveritesi Makine Fakültesi
- Bekar-aile: Evli, bir kızı var.
- İlgi alanları: Sinema, film izlemek, seyahat etmek.
- Düşüncelerini merak ettiğin kimin beyninde olmak isterdin?: Atatürk’ün düşüncelerini ve o fikirler nasıl olmuş çok merak ediyorum.
- Kendine yaptığım en iyi yatırımların: Sörf okulunu açmak, eşimle evlenmek, sörften vazgeçmemek olabilir.
Â
%100
1- Senin için YüzdeYüz tek gerçeklik nedir?: Mutluluğun peşinde koşmak.
2- YüzdeYüz olmak istediğin yer neresi?: Olmak istediğim yerdeyim: Alaçatı’da sörf okulumdayım.
3- YüzdeYüz güvendiğin kişi?: Eşim.
4- YüzdeYüz bilmek istediğin şey: Ölümden sonrasını öğrenmek isterdim.
Â
NOKTALI YERLERÄ° DOLDUR
1- ..... çok iyi yaparım: SÖRFÜ
2- ..... hiç beceremem: POLİTİK DAVRANMAYI
3- Çevrem beni ..... biri olarak tanımlar: ÇALIŞKAN
4- Az kişi bilir ben ..... biriyim: UTANGAÇ
Â
SANA DAÄ°R KISA KISA
- 20 sene önceki haline döndün, ona ne öğüt verirdin?: Annem çok kızacak ama daha kolay bir bölümde okurdum. Şu anı olduranın ne olduğunu bilmediğim için yapıp yapmama konusunda mevcut durumu karıştırmak istemezdim. Bugün mutlu olmasaydım ‘şunu yapmasaydım’ diyebilirdim ama her ne yaptıysam beni buraya getirmiş.
- Sörf yapmasaydın ne yapardın?: Oyunculuk yapardım. Çok güzel ve derin bir iş. Kendimi oyunculuğa adardım çünkü kendini adaman gereken bir iş.
- Hayat motton varsa nedir?: Huzurun peÅŸinde koÅŸmak.
Â
Â
Â
Ä°LANDIR
Â