Güncelleme Tarihi:
ALMANYA HOMEOPATİ’Yİ
TANITMAM İÇİN BURS VERDİ
- Seni tanımayan yok. Her şeyde olduğu gibi senin de meslek hayatındaki değişimi, yol ayrımını merak ediyorum. Meslek hayatının başlarında okuduğun, çalıştığın alanlardan bahsetmeni rica edeceğim...
LEVENT BUDA: Her hekim gibi ben de mezuniyetim sonrası devlette çalışmaya başladım. Bir devlet hastanesinin acil servisinde çalışıyordum. Başlangıç olarak çok iyi bir görevdi. Şimdi çok eskide kalmış gibi geliyor. Ama hakikatten eski, geçen yüzyıldaydı. Sonra oğlum doğduğunda bir sağlık ocağına geçip birinci basamakta görev yaptım. Üç yıl orada çalıştıktan sonra da Dokuz Eylül Üniversitesi Mediko Sosyal Hizmetler birimine başhekim olarak atandım. İşte bu dönemlerin her birinde benim ilgi alanımda farklı iyileştirme yöntemleri vardı. Girit kökenli bir ailede yetişmenin sonucunda ot yemeklerinin içinde büyümek bana bitkilerle ilgilenmem konusunda acayip bir şevk veriyordu. O dönemde bu işin sadece bitkilerle olduğunu düşünüyordum. Ancak hiç de öyle değilmiş. Bir dolu başka iyileşme yöntemi var, artık bunu biliyorum. Bu arada askerlik görevimi Kayseri’de yaptım. Bu dönemde Almanca öğrenmeye başladım. Sonra İzmir Goethe Enstitüsü’nde Almanca eğitimimi tamamladım. O dönemde internet yeni gelişiyordu. Ben de geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın en gelişmiş olduğu Almanya ile yazışmaya başladım. En sonunda iyi Almanca konuştuğum için Wis-Hom Avrupa Homeopati Enstitüsü bana ileride homeopatiyi Türkiye’de tanıtmam ve geliştirmem koşulu ile önce temel eğitim için sonra da eğiticinin eğitimi kursları için burs verdi. Yaklaşık 6 yıl kadar bu eğitimlere düzenli katıldım. Aslına bakarsanız bütün bu çabalarımın amacı bursumun karşılığını ödemek. Bir de görünür olmayı seviyorum. Bu belki de homeopatik konstitüsyonel özelliklerimin sonucu.
- Homeopatiden bağımsız bir sorum olacak: Doktorluk mesleğini yerine getirirken canını sıkan aksaklıklar oldu mu?
LEVENT BUDA: Beni yokluklar, iş yeri (hastane ya da diğer sağlık birimleri) koşullarının yetersizliği, elimdeki yetersizlikler çok da fazla yormadı. Aldığımız ücretlerin yetersizliği de zorlayıcıydı. Ancak gerçekten yorucu ve üzücü olan hep iletişim problemleriydi. Anlaşılmamak ya da anlamamak, iletişimde hep ket vurucu faktörlerdir. İşte böylesi durumlar özellikle çok zorlayıcı.
BÜTÜNSEL BİR İYİLEŞME YÖNTEMİ
- Anladığım kadarıyla birçok etmenleri olan bir alan. Bize biraz bilgi verebilir misin? Bu alanın özellikleri, farklılıkları ve avantajları neler?
LEVENT BUDA: Şimdi bir homeopat gözüyle sayarsam ki objektif olmayabilir, homeopati muhteşem bir iyileşme yöntemi. Çünkü bir kere hastalık kavramını ‘insanın yaşam yolu içerisinde herhangi bir zamanda, herhangi bir şekilde tesadüfi olarak başımıza gelen bir olay’ olarak görmüyoruz. Hastalık, bizim için hep olan, sağlık statümüzün belli dönemlerde dengesinin bozulduğu ve şikayetlerin ortaya çıktığı ve hastanın da bir o kadar sorumlu olduğu bir durum. Hastalığa bu açıdan bakınca, bütünü kapsayan bir durum olduğunu fark ediyorsunuz. Durum böyle olunca da aslında hastalığı (günümüz yaygın bakış açısıyla) iyileştirmenin çok anlamlı olmadığını, asıl anlamlı olanın hasta insanı iyileştirmek olduğunu keşfediveriyoruz. Aslında en önemli olan fark da avantaj da bu... Yani bütünsel bir iyileşme yöntemi, doğal, hastaya zarar vermeyen ve yan etki oluşturmayan ilaçları kullanıyor olmamız, hem farkı hem de avantajları. Yani ilaçların yüzde 70-75’i bitkilerden elde ediliyor, yüzde 20 civarında da mineraller var. Biraz da arı, mürekkep balığı gibi hayvanlar...
- Homeopatide plasebo etkisinden faydalanıyor musunuz?
LEVENT BUDA: Plesebo etkisi, ilaç niyetine aldığımız her şeyde var. İyileşmek için su içseniz yarar. Ancak bunu homeopatik remedilerin birer plesebo olduğu hurafesine bağlayacaksanız, bu işlemez. Çünkü yapılan tüm araştırma ve meta analizlerin yüzde 75-80’inin sonuçlarına göre plesebo karşısında homeopati çok daha etkili.
- Rahatsızlığı olan bir kişi geldi. Neler yapılıyor? Kendisini nasıl bir süreç bekliyor?
LEVENT BUDA: En güzeli bence hasta ile olan görüşme ve muayene kısmı. Öncelikle hasta ile ilk görüşmede şikayetlerinden başlamak üzere yaşam tarzı ile ilgili uzun uzun konuşuyoruz. Ne yer, nasıl yer, ne içer, soğukçu mu yoksa sıcakçı mı, uykusu nasıl, terleme ve tuvalet alışkanlıkları gibi bedenin temel fizyolojik fonksiyonları, alışkanlıkları nasıl gibi çok soru soruyoruz. Zihnini ve duygularını konuşuyoruz. Sonra gerekirse muayene ve laboratuvar tetkikleri istiyoruz. Sonuçta hepsini birleştirip hastaya bir tedavi protokolü çıkarıyoruz. Genel olarak tedavi 6-8 ay, ayda bir kez görüşme gibi bir süreç alıyor. Hedef bütünsel tam iyilik. Ben de bu anlamda yüzde 75-80 gibi bir oranda başarılıyım.
- En çok hangi rahatsızlıklara yanıt verilebiliyor?
LEVENT BUDA: Şimdi o, bu demek çok zor. Bütünsel bir bakış açısı olduğu için hemen her hastalıkta kullanılabilir. Zaten bizim için hastalık yok, hasta var demiştik az önce. Bana da bugünün bakış açısıyla migrenden romatizmal hastalıklara, zihinsel hastalıklardan alerjilere ve kanser tedavisine tamamlayıcı olarak çok fazla hasta geliyor.
- Psikoloji ile paralel giden bir tedavi yöntemi görüyorum karşımda. Zihin, psikoloji, beslenme ve dış faktörler doğru ve dengede olduğu zaman hastalansak bile üstesinden gelinebilir mi?
LEVENT BUDA: Hem de nasıl! Yeter ki iyileşmeye istekli ve azimli olalım. Zaten aslında homeopatik bakış açısı ile hastalığa baktığımızda, özde kendi sorumluluğumuzu fark ediyoruz. Bence bu da çok önemli bir kazanım.
- O zaman homeopatide her insanın yapısına uygun ayrı tedavi şekilleri sunuyorsun...
LEVENT BUDA: Biz bireysel özellikleri kişinin bütünü içerisinde değerlendiriyoruz. Yani kişiyi zihin-ruh-beden-çevre (sosyal ve fiziksel) bütünü içerisinde değerlendirip kişiye özel bir iyileşme planı sunuyoruz. Bu süreçte kişinin iyileşme isteği çok önemli bir yer işgal ediyor. Ve sonuç olarak kişi süreç içerisinde zorlanmadan, farkına vara vara iyileşiyor.
KİM NORMAL? KİM SAĞLIKLI?
- Gözlemlerine göre sağlıklı insan kime dersin?
LEVENT BUDA: Sağlıklı kişi kime denir? Çok şaşırtıcı ve anlam yüklü bir soru bence. Günümüz bakış tarzıyla hep sormaz mıyız ‘kim normal’ diye. Eee, kim sağlıklı öyleyse? Sanki şikayetsiz olmak sağlıklılık gibi duruyor. Ama ya zihin ne olacak? Hırslarımız, kaygılarımız, korkularımız yok mu? Ya da hep mutlu muyuz? Bu metaforik sorular aslında sağlığın farkına varmak için. Bilinçte her şey dengede ise fiziki beden, zihin ve ruha öyle bilgiler akar ki, hormonlar dengede salgılanır, enzimler optimum fonksiyon gösterir, genlerden protein sentezi düzgün işler ve bu şikayetsizlik halini doğurur ki, buna sağlık denebilir. Yani kısaca sağlık dengede olma halidir ve sırat köprüsünde durmak gibi bir durumdur. Denge bozulursa her üç bedende de şikayetler çıkar. Bu da hastalıktır.
- Neler yapmalıyız, nelerden sakınmalıyız?
LEVENT BUDA: Neler yapmalıyız?: Farkında olmalıyız, anda kalmalıyız, mutlu etmeliyiz ki mutlu olalım, kendimize vakit ayırmalıyız, yeni şeyler öğrenmeliyiz. Nelerden sakınmalıyız?: Her şeyin aşırısından, hiç tecrübe etmemekten, sürekli empati yapmaktan, hiç empati yapmamaktan, sürekli kontrol etmekten...
- Uzunca yıllar İsviçre’de bulundun, bu aralar Hong Kong’a yerleşiyorsun. Ülkeler, farklı kültürler arasında gidip geliyorsun. Bireyler kadar toplumların da sağlıklısı oluyordur diye düşünüyorum. Sence de böyle bir farklılık var mı? Varsa gözlemlerini merak ediyorum.
LEVENT BUDA: Hücreler dokuları, dokular organları, organlar sistemleri, sistemler yaşayan organizmaları oluşturur. İnsan böyle olduğu gibi, toplumlar da yaşayan birer organizmadır. İnsanın sağlıklısı ya da hastası olduğu gibi, toplumların da sağlıklısı ya da hastalıklısı vardır. İş böyle olunca her toplum hasta olabilir, sonra da iyileşebilir. Sağlıklı olan toplumların en temel özellikleri bireylerin birbirlerine duydukları saygı ile bir arada olma azimleridir. Bir de eğitimli olmak diyeceğim ama bu okul eğitimi değil, saygı eğitimi.
- Doktor olmadan homeopat olduğunu söyleyenlere karşı bir yasa var mı? Ve bunun eğitimi nasıl alınıyor?
LEVENT BUDA: Elbette var. Geleneksel ve tamamlayıcı tıbbı düzenleyen 6225 sayılı yasaya göre hekim olmadan bu yasa ve ardından gelen yönetmelikle tanımlanmış olan yöntemleri uygulamak suçtur ve hapis cezası öngörülmüştür. Hekim olmadan homeopati yapıyorum diye ortaya dökülenler de aleni suç işlemektedir. Tabii ki homeopati öğretiyorum diye ortaya çıkanlar da... Ülkemiz kanunlarına göre homeopati eğitimi sadece sağlık meslek mensuplarının kabul edildiği ve Bakanlıkça onaylanmış üniversitelerde verilen kurslarla olmaktadır. Başka hiçbir kursun geçerliliği yoktur.
İZLENİMLERİM
- Çok neşeli, keyifli bir insan.
- Sohbeti güzel.
- Mesleğine aşık.
- Dış görünümüne özen gösteren biri.
- Duygusal yönü var ve bu da sanatçı yanını besliyor: Güzel yazıyor.
İKİLİ SEÇENEKLER
- Yürüyüş-Koşu: Yürüyüş.
- Sıkılmak-Sabretmek: SABIR EN BÜYÜK ERDEM DEĞİL Mİ?
- Susmak-Konuşmak: Sus ve dinle, sonra yorumla.
- Dans Etmek-Oturmak: Her zaman dans, dans sabaha kadar dans.
- Klasik-Modern: Ne klasik, ne modern. Her birinin ayrı bir güzelliği var.
- Dobra-Politik: Dobra da politik de. Yerine göre.
- Samimi-Mesafeli: Her zaman samimi. Gerçek ruhum ile.
- Uykucu-Uykusuz: Ne uykucu, ne uykusuz. Gece kalkıp yazdığımı bilirim.
- Sakin-Heyecanlı: Hem sakin hem heyecanlı. Bazen de kaygılı.
- Kitap-Dergi: Okumak olsun. Hem kitap hem dergi.
- Doğa-Konfor: Bu yaşta artık konfor.
- Kedi-Köpek: Hem kedi hem köpek. Bayılırım dostlarımıza.
- Güneş-Yağmur: Güneş de yağmur da. İkisini de severim. Ama fırtına sevmem.
- Çay-Kahve: Yerine ve zamana göre hem çay hem kahve.
- Et-Ot: Bir Giritli için her zaman ot.
- Disiplinli-Rahat: Disiplin ile iş yapan rahat ruh.
- Unutur-Affetmez: Hemen unuturum. Kin hiç tutmam.
- Tatlı-Tuzlu: Tatlı da tuzlu da. Bazen bir arada.
- Çin Yemeği-İtalyan Yemeği: Yemek olsun, Çin de olabilir, İtalyan da. Yeter ki, makarna olsun.
- Şarap-Rakı: Hem şarap hem rakı. Ama uygunsa öncelik rakı.
- Esprili-Ciddi: Hep esprili, eğlenceli.
KİMLİK
- Burç: İkizler
- Okullar: Tınaztepe İlkokulu, Eşrefpaşa Ortaokulu, İzmir Atatürk Lisesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Avrupa Homeopati Enstitüsü (Wis-Hom).
- Aile: Evli ve bir oğlu var.
- İlgi Alanları: Öğrenebileceğim her şey.
%100
1- Senin için yüzde yüz tek gerçeklik nedir?: Varolmak.
2- Yüzde yüz olmak istediğin yer neresi?: Her yer ya da hiçbir yer.
3- Yüzde yüz güvendiğin kişi?: Eş, dost, akraba ve herkes.
4- Yüzde yüz bilmek istediğin şey?: Hiçbir şey, hani nasıl söylenir, nihilism.
KİMSİN?
1- Kimin beyninde olmak isterdin?: Kendi beynimde olmak isterim.
2- Kimin gözleriyle dünyayı görüp algılamak isterdin?: En mutlu insanın.
3- Bir hayvan olsan hangisi olurdun?: Bütün hayvanlar. İlla ki bir varoluş sebebi vardır.
NOKTALI YERLERİ DOLDUR
1- ..... çok iyi yaparım: Yemek çok iyi yaparım.
2- ..... hiç beceremem: Aptal gibi davranmayı hiç beceremem.
3- Çevrem beni ..... biri olarak tanımlar: Çevrem beni dürüst biri olarak tanımlar.
4- Az kişi bilir ben ..... biriyim: Az kişi bilir, aslında ben utangaç birisiyim.
MANEVİ ANLAMDA YAŞAMDAN
- Kazandıklarım: Dostluklar kazandım.
- Yatırımlarım: Hep insana yatırım yaptım.
SANA DAİR KISA KISA
- Homeopat olmasan ne olmak isterdin?: Ressam ya da tiyatrocu.
- 20 önceki haline döndün, ona ne öğüt verirdin?: Yaptıklarını yapmaya devam et.
- Hayat motton varsa nedir?: Kontrol etme, sadece yaşa.
İYİ Ki
- İyi ki yapmışım: Yaptığım her şey.
- İyi ki kabul etmişim: Öyleceliği.
- İyi ki başladım: Yaşamaya.
- İyi ki yapmamışım: Bilmem ama adrenalin yüklü aktiviteler belki.