Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’ya Türk işçi göçünün 56. yılı tamamlanırken, Türkiye’deki tanıdıklara tatillerde gelen hediyelerin hikâyeleri “Göçün Getirdikleri: Göçmen Hediyeleri" aldı çalışmada toplandı. Türkiye ile Almanya arasında 30 Ekim 1961’de imzalanan İşgücü Alımı Anlaşması’nın ardından 2 bin 500 kişinin Türkiye’den göçü ile başlayan, göçmenlerin farklı bir kültürde çalışırken, eş dost ve akrabalara getirdiği küçük hediyeleri barındıran gurbet hikâyeleri “Sıla Yolu" adlı kitapta yer aldı.
İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekan Yardımcısı, Görsel İletişim Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gökhan Mura, araştırmasında Almanya’dan gelen hediyelerin anlattığı göç hikâyelerinin iki ülke arasında ekonomik ve kültürel ilişkilere farklı bir açıdan bakmamızı sağladığını kaydetti. Bugün Almanya’da üçüncü nesle ulaşan yaklaşık 3 milyon Türkiyeli göçmen bulunduğunu, “çam sakızı çoban armağanıö olarak da tanımlanan hediye alımının bir geleneğin yansıması olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mura, “Çocukluğumda, yurtdışından tanıdıklarımızın getirdiği nesnelere, sabun, krem, çikolata gibi küçük hediyelere ayrı bir değer verilirdi. O hediyeler, Türkiye’de bulunmadıklarından, ikincisinin ne zaman geleceğinin bilinmemesi nedeniyle uzun süre kullanılmazdı. Bu durum o ürünleri gözümüzde özel yapıyordu. Bu anlam kayması, nesnelerin kullanım değeri ötesinde kazandığı değer, kullanılsın ve bitsin diye yapılan bir nesnenin ömrünü uzattı. Ürünün de daha yavaş tüketilmesini sağladı. Birçok hediye de vitrinlerde saklandı. Kimi zaman çikolatalar tüketilmediği için bozuldu. Gurbetçi hediyelerini, ekonomik ve kültürel ilişkilere yeni bir bakış açısı sağladığı için araştırmak istedim" dedi.
‘GURBETÇİ HEDİYESİNİN TADI’
Hediyelerin iki ülke arasındaki kültürel ilişkiye ve etkileşime ışık tuttuğunu, göçmenlerin nesnelerle olan ilişkisi üzerine çeşitli ülkelerde araştırmalarını sürdürdüğü belirten Yrd. Doç. Dr. Mura, gurbetçilerin hediyeleriyle ülkenin maddi kültür iklimine katkıda bulunduğunu, Türkiye’de anlatılan Almanya hikâyesine de farklı bir anlatı sağladıklarını ifade etti. Yrd. Doç. Dr. Mura, şunları söyledi:
“Almanya’dan gelen hediyelerin çoğu memleketteki sevdiklerine ufak tefek hediyeler getirmek temel duygusundan dolayı getirilmiş olsa da hediyelerin bir kısmı göçün ilk yıllarında orada yaşanan zorluklara değinmeyen bir anlatı oluşturuyor. Türkiye’de daha farklı bir Almanya hikâyesi anlatıyordu. Yıllık izinlerinde memleketi ziyaret eden göçmenler hem kıyafetleri hem de getirdikleri eşya ve hediyelerle göze batan şahsiyetler oldu. Başka ülkelerin endüstri ve ekonomi politikalarıyla şekillenen ürünler Türkiye’de az bulunan, değerli ve sahip olunması arzu edilen endüstriyel egzotik nesneler haline geldi. Bu nedenle şampuan, sabun, çikolata, oyuncak gibi ufak hediyeler sınırı geçip Türkiye’ye geldiğinde bir anlam kaymasına uğradı. Bu durum Türkiye’de de bu ürünlere ulaşılabilmesiyle bir hayli değişti. Zamanında çokça değer verdiğimiz, bizlere hediye olarak gelen endüstriyel egzotik nesneler Türkiye’de de rahatça ulaşılabilir tüketim nesnelerine döndüklerinden beri Almanya’dan gelenlerin de eski tadı kalmadı gibi görünüyor."
İZMİR, (DHA)
FOTOĞRAF