Güncelleme Tarihi:
İZMİR (AA) - İzmir'de, 357 tutuksuz sanığın yargılandığı “gizli bilgi ve belge bulundurma” davasına devam edildi.
Bazı sanık ve avukatlarının katıldığı İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, sanık Onur Süer’in Marmaris’teki evinde arama yapan ekipte yer alan dönemin İzmir Mali Suçlarla Mücadele Büro Amiri Mehmet Emin Çakıcı tanık olarak dinlenildi.
Amirinin organize büronun operasyon hazırlığı olduğunu, savcı kararına göre Marmaris’e geçmesini istediğini aktaran Çakıcı, arama kararının gelmesiyle savcıya, inzibat komutanlığına ve sahil güvenliğe bilgi vererek sanık Onur Süer’in evine geçtiklerini ve tüm ekibe her şeyi kamera kaydına almaları talimatı verdiklerini anlattı.
Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş, “Daha önce tanık olarak dinlenilen Adem Demir, buzdolabının arkasına özellikle bakmalarını istediğinizi söyledi. Özellikle oraya bakın dediniz mi? Dolabın arkasındaki hard diskleri gördünüz mü?” sorusuna Çakıcı, “Asla öyle bir talimatım olmadı efendim, biz gittiğimiz yeri bilmiyorduk. Ama KOM’da çalışanlar nerelerin aranması gerektiğini bilir. Biz komutanlarla sohbet ediyorduk. Bir hareketlenme oldu, ‘burada bir şey var’ denilince o tarafa yöneldik. Hard diskleri çıkardılar. O esnada Onur bey aşırı heyecanlanmıştı. Komutanı ‘ne var ki oğlum’ deyince, ‘biliyorsunuz son günlerdeki Balyoz'u’ gibi şeyler söyledi” karşılığını verdi.
Sanık avukatlarından Nevzat Güleşen’in, materyaller üzerinde parmak izi ve DNA araştırması yapılacağını, materyallerde kendisine ait ize rastlanılması halinde ne diyeceğini sorması üzerine Çakıcı, “O zaman söylerim. Deliller net, bizim oradaki çalışmalarımız da net. Ben arama yapmadım, yapmadığım için de elimde eldiven yoktu. Diğerlerinde eldiven olup olmadığını bilmiyorum” dedi.
Tutanağı neden imzalamadığının sorulması üzerine ise Çakıcı, “Aramayı yapan ben değilim, koordinasyon için oradaydım, tutanak aşamasına geçildikten sonra da ben oradan ayrılıp marinaya geçtim” diye konuştu.
Çakıcı, “Paralel bir çetenin bu komployu kurduğu yönünde sizin de bir tespitiniz oldu mu?”şeklindeki soruya, “Benim olmadı” yanıtını verdi.
Çakıcı'nın ifadesinin ardından, mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.
-Dava süreci
TMK 10'uncu maddesiyle görevli savcı Zafer Kılınç'ın "Askeri gizli bilgi ve belgeleri ele geçirme, bulundurma" suçlamasıyla 49'u muvazzaf asker, 79'u tutuklu 357 sanık hakkında hazırladığı iddianamede sanıklar hakkında 2 yıl ile müebbet hapis arasında değişen cezalar istenmişti.
İddianamede adı geçen 831 mağdurdan arasında devlet memuru, asker ve MİT mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişinin suç örgütü tarafından "fişlendiği" iddia edilmişti. Çete lideri olduğu iddiasıyla suçlanan marina işletmecisi Bilgin Özkaynak ile Narin Korkmaz hakkında, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verileri kaydetmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek" suçlarından müebbet ve 9'ar yıl, sanıklar arasındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele hakkında ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yasaklanan bilgileri temin etmek" suçlamasıyla 2 ila 6 yıl hapis cezası talep edilmişti.
TMK 10. maddesiyle görevli İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16 Nisan 2013 tarihinde görülmeye başlanan davada bugüne kadar 44'ü Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından olmak üzere tutuklu 69 kişi tahliye edilmişti.
TMK 10. maddesiyle görevli 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin ardından İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi kararlaştırılmış, bu mahkemece görülen son duruşmada 5'i asker 10 tutuklunun da tahliye edilmesiyle 357 sanıklı davada tutuklu sanık kalmamıştı.
20 Ekim 2014 günü görülen duruşmada ise, mahkeme heyeti, Milli Savunma Bakanlığı'nın davaya müdahillik talebini, "suçtan zarar görme ihtimali bulunduğu" gerekçesiyle kabul etmişti.