Güncelleme Tarihi:
İZMİR (AA) - İzmir'de, 357 tutuksuz sanığın yargılandığı “gizli bilgi ve belge bulundurma” davasına devam edildi.
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya bazı sanıklar ve avukatları katıldı.
Söz alan sanık avukatlarından Atilla Ertekin, sanık Onur Süer’in Marmaris’teki evinde yapılan aramayla iddianamenin 18. ek klasöründe Cumhuriyet Savcısı Zafer Kılınç imzasının bulunduğu yazıda, aramanın Muğla KOM Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılması ve bulunan materyallerin İzmir’den giden ekibe teslim edilmesi talimatının yer aldığını, fakat aramanın bu şekilde değil, bizzat İzmir’den giden ekip tarafından yapıldığını söyledi.
Sanık Bilgin Özkaynak’ın Sapanca’daki villasında yapılan aramaya İzmir’den giden polis memuru Seyit Ahmet Sarı Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla tanık olarak dinlenildi. Sarı, mesai sonrası operasyona gidileceği haberinin verildiğini, operasyonun konusu hakkında bilgi verilmediğini, şube müdürlüğünden tek araçla çıkarak gece Sapanca’ya vardıklarını, yanlarına muhtarı da alarak eve girdiklerini, savcılık talimatının muhataplara gösterildiğini ve aramalara geçildiğini anlattı.
Bir yanlışlık yapılmaması adına delilleri çuvallara koyup muhafaza ettiklerini, arama bittikten sonra evdeki kişilerin göreceği şekilde mühürlediklerini belirten Sarı, mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş’ın soruları üzerine, “Kütüphaneye geçtiğimde kitaplar ortada incelenmiş vaziyette duruyordu. Aramada eldiven kullanılıp kullanılmadığını hatırlamıyorum. Toplam 20 kadar adamdık. 4 tane de hazirun vardı. Mantıken herkes aynı odayı aramamıştır. Yanımızda hazirun olacak şekilde arama yapılmıştır. Herkesin benim bulunduğum yerde olması mümkün değil. Hatırladığım kadarıyla bir kamera vardı. Kim kullanıyordu hatırlamıyorum. Aramaya alt kattan başladık. Hazirunların olmadığı yerde arama yapmadık."
Sanık avukatlarından Muzaffer Sevgi Sakarya, "aramaya giderken yanlarında neden imaj makinesi götürmediklerini, imajı alınmazsa o delilin hukuka aykırı olacağını bilip bilmediğini", avukat Nevzat Güleşen de "CMK’da, sadece 'şifrelenmiş' bilgi varsa el konulacağının belirtildiğini, oysa ekibin bunu yerine getirmeyerek suç işlemiş olduğu" şeklindeki sorularına Tanık Sarı, “Ele geçen delillere el konulması talimatı vardı, bunu yerine getirdik. Bunu bize değil, operasyonun yetkililerine sormanız gerekiyor esasen” şeklinde yanıt verdi.
Duruşmaya öğle arası verildi.
- Dava
TMK 10'uncu maddesiyle görevli savcı Zafer Kılınç'ın "Askeri gizli bilgi ve belgeleri ele geçirme, bulundurma" suçlamasıyla 49'u muvazzaf asker, 79'u tutuklu 357 sanık hakkında hazırladığı iddianamede sanıklar hakkında 2 yıl ile müebbet hapis arasında değişen cezalar istenmişti.
İddianamede adı geçen 831 mağdurdan arasında devlet memuru, asker ve MİT mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişinin suç örgütü tarafından "fişlendiği" iddia edilmişti. Çete lideri olduğu iddiasıyla suçlanan marina işletmecisi Bilgin Özkaynak ile Narin Korkmaz hakkında, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verileri kaydetmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek" suçlarından müebbet ve 9'ar yıl, sanıklar arasındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele hakkında ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yasaklanan bilgileri temin etmek" suçlamasıyla 2 ila 6 yıl hapis cezası talep edilmişti.
TMK 10. maddesiyle görevli İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16 Nisan 2013 tarihinde görülmeye başlanan davada bugüne kadar 44'ü Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından olmak üzere tutuklu 69 kişi tahliye edilmişti.
TMK 10. maddesiyle görevli 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin ardından İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi kararlaştırılmış, bu mahkemece görülen son duruşmada 5'i asker 10 tutuklunun da tahliye edilmesiyle 357 sanıklı davada tutuklu sanık kalmamıştı.
20 Ekim 2014 günü görülen duruşmada ise, mahkeme heyeti, Milli Savunma Bakanlığı'nın davaya müdahillik talebini, "suçtan zarar görme ihtimali bulunduğu" gerekçesiyle kabul etmişti.