Güncelleme Tarihi:
EYLÜLDE Çeşme ve Alaçatı’ya gittiğinizde kalabalık turist akınından uzak bir atmosferle karşılaşırsınız. Yaz sezonunun sona ermesiyle birlikte plajlar daha sakin ve huzurlu bir hal alır. Denizin keyfini çıkarmak için daha fazla yer bulabilir, kumsallarda rahatça güneşlenebilirsiniz. Ayrıca, restoranlarda ve kafelerde daha rahat bir şekilde oturabilir, lezzetli Ege mutfağının tadını doyasıya çıkarabilirsiniz.
SINIRSIZ ALTERNATİF
Eylülde Çeşme ve Alaçatı’da yapabileceğiniz birçok aktivite var. Öncelikle, Alaçatı’nın tarihi sokaklarında keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Taş evlerin arasında dolaşırken tarihi dokuyu hissedebilir ve şirin butik dükkanlarda alışveriş yapabilirsiniz. Bunun yanı sıra Alaçatı’nın ünlü rüzgarı sayesinde sörf yapabilir veya rüzgar sörfü yapan profesyonelleri izleyebilirsiniz.
Çeşme ve Alaçatı’nın plajları da eylülde oldukça keyiflidir. Ilıca, Pırlanta ve Altınkum gibi ünlü plajlarda güneşlenip denizin tadını çıkarabilirsiniz. Çeşme Marina’da yat gezisi yapabilir veya tekne turuna katılabilirsiniz. Mavi suların üzerinde süzülen teknelerle Ege’nin güzelliklerini keşfedebilirsiniz.
KIŞIN DA ÇOK CANLI
Sıcak atmosferi, tarihi dokusu ve lezzetli yemekleriyle ünlü olan Alaçatı, kışın da açık olan mekanlarıyla misafirlerini ağırlıyor. Alaçatı’da kış aylarında da açık olan mekanlar arasında butik oteller de yer alıyor. Alaçatı’nın tarihi taş evlerinden dönüştürülen bu oteller, misafirlerine sıcak ve samimi bir ortam sunuyor.
O otele ben de gittim
BU yaz özellikle ünlülerin uğrak yeri olan ve buz kovasıyla gündemden düşmeyen bir butik otelden bahsedeceğim size. Bernadet’in harika hikayesini okuyunca gözümde canlandı ve paylaşmak istedim. Berna Tunalı Mimaroğlu, iyi bir kayakçı ve sörfçü. 2000’lerin başında ailecek sörf için Alaçatı’ya gelmeye başlamışlar. 2003’te Alaçatı’da tek tük otel varken, “Burada bir evimiz olsa” demişler. “Yazlık evler atıl kalıyor” dendiğinde, “O zaman ev gibi huzurlu bir otel yapalım, bütün sene açık kalsın” diye düşünüp şimdiki otelin bulunduğu arsayı almışlar. Otel projeleri üzerine çalışılırken, işletmesinin başında duramayacaklarını anlayıp bu fikirden vazgeçmişler.
EV FİKRİYLE YOLA ÇIKTILAR
2013’te Berna Hanım, “Madem otel yapamıyoruz, o halde ev yapalım” fikriyle yola çıkmış. Ve eşi Vedat Bey’in arkadaşı mimar Han Tümertekin ile Berna Tunalı Mimaroğlu’nun arkadaşı mimar Hakan Ezer ile evin inşaatına başlamışlar. Ancak kısa bir süre sonra sağlık nedenlerinden dolayı projeden uzak kalmışlar. 2015’te İstanbul’a döndükten sonra ev hızlıca bitirilmiş ve aile dostlarıyla birlikte 6 hafta geçirmişler.
Vedat Bey’in Berna Hanım’a doğum günü hediyesi olarak alınan bin yıllık zeytin ağacının boş duran otel arsasına dikileceği yeri belirlemek için satılmak üzere 4 villa projesi kurgulanmış. Vedat Bey 2016 yazını geçirmek üzere Alaçatı’ya geldiğinde abisi Haluk Bey, “Sana bir sebze bahçesi lazım” demiş. Bahçenin çevre tahtalarını keserken İrem Hanım’ın önerisiyle alınan elektrikli testereyle şantiyenin ofis konteyneri 1-2 haftada Alaçatı’nın ilk klimalı marangozhanesine dönüşmüş.
O SORU HER ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ
Elinde bir pres burgusuyla tekrar gelen Haluk Bey, “Bana bir zeytin presi lazım, senin atölyen var yaparsın” deyince makine mühendisi olan Vedat Bey presi yapmış ancak zeytinle değil, 30 kg üzümle denemiş. “25 litre üzüm suyuyla ne yapabiliriz?” diye sorduğunda abisi, “Biz çok güzel pekmez yapıyoruz” diye cevap vermiş. Pekmez deyince bakır kazan, bakır deyince kalaycı, kalaycı deyince Kemeraltı keşfedilmiş ve sonunda güzel bir pekmez ortaya çıkmış. Vedat Bey, kızı İrem Hanım’ın attırmadığı üzüm posasından da yine Haluk Bey’in önerisiyle çok güzel olduğu söylenen bir pestil yapmış. Bunların arkasından turşu, reçel, yoğurt, peynir, dondurma, ekmek derken bütün bir yazı söylediklerine göre tek sayfa kitap okumadan bitirmişler. İrem Hanım yurtdışına çıkarken, “Baba çok güzel faaliyetler yapıyoruz, yaptığımız villalar satıldığında bunları nerede yapacağız?” diye sorduğunda, önce 1, sonra 2 villanın satılmamasına, üst kattaki odaların korunup eşe dosta kiralanmasına, alt katlarda marangozhane, sanat atölyesi olmasına, atıl kalan 2 mutfaktan birine restoran, diğerine de kafe yapılmasına karar verilmiş.
OTEL PROJESİNE GERİ DÖNDÜLER
Vedat Bey kışı İstanbul’da geçirdikten sonra 2017’nin Nisan ayında sebze bahçesi hazırlıkları için gelirken, “Bizim aile Alaçatı gibi bir yerde bir daha 4 binayı nasıl bir araya getirecek, hiçbirini satmayalım” demiş. Proje, Kerem ve İrem’in de teşvikiyle 4 binaya yayılınca farklı bir anlam kazanmaya başlamış. Sonra bir de bakmışlar ki farkında olmadan Berna Hanım’ın 2003’teki otel projesine geri dönmüşler. Bunun üzerine aile; adı, sembolleri, renkleri, dekorasyonu, temaları ve konseptini Berna Hanım’dan ilham alan deneyim odaklı bir projeyi hayata geçirmeye karar vermiş. Özetle, ailenin değerlerini ve yaşam tarzını ortaya koyan proje tüm bunları benzer görüşte olanlarla paylaşmayı amaçlayan bir buluşma ve birlikte gelişim projesine dönüşmüş.