Güncelleme Tarihi:
KADERİNE TERK EDİLMİŞ
Şüphesiz en dikkat çeken ama görünce kalbimi sızlatan yer Aziz Nikolaos Kilisesi.
1821 yılında burada bulunan bir başka kilisenin üzerine, Hıristiyan aleminin önemli azizlerinden Aziz Nikolaos (Noel Baba) adına Gelebeç’te oturan Rumlar tarafından yaptırılmış.
Neden kalbimi sızlattığına gelince kilisenin bakımsız hali...
Böylesine önemli bir tarihi eser adeta kaderine terk edilmiş.
Mimarisi mükemmel bu eser aslına uygun restore edilip turistlerin ziyaretine açılmalı.
Kilisenin hemen yakınında ise Gelebec Restoran bulunuyor.
Her gittiğimde manzarasıyla, yemekleri, özellikle mezeleriyle, güler yüzlü hizmetiyle memnun ayrıldığım bir lezzet noktası.
MASAL GİBİ: PRİENE
Güllübahçe’den huzurlu bir şekilde ayrılıp, bir diğer durağımıza direksiyonumuzu kırıyoruz. Kuşadası’nda başlayan Milli Park rotanıza Priene Antik Kenti’ni mutlaka eklemelisiniz.
Antik kentleri gezmeyi hep sevmişimdir.
Bu mistik hava beni mutlu ediyor.
Şehirciliğin ve kent planlamasının ilk örneği, en iyi korunmuş antik kent, Büyük İskender’in gözdesi Priene...
Miletli ünlü mimar Hippodamos’un planına göre kurulmuş olan Priene, günümüz şehirciliğinin öncüsü kabul ediliyor.
Kent; kamu binaları, sivil konutlar, ızgara kent planlaması gibi teknik ayrıntılar barındırıyor.
Bu haliyle ziyaretçilerine antik dönem mimarlığının en güzel örneklerini sunuyor.
Athena Tapınağı’nın yanı sıra kutsal stoa, ‘agora’ denilen pazar yeri, antik tiyatro Priene’nin görülmeye değer yerleri arasında...
ESKİ ADI ‘DOMATİA’
Tarihle iç içe olduktan sonra bir diğer durağımız olan Eski Doğanbey’e gidiyoruz.
Dilek Yarımadası Milli Parkı sınırları içinde olan Doğanbey, aslında ‘Yeni Doğanbey’ ve ‘Eski Doğanbey’ olmak üzere iki yerleşimden oluşuyor.
Samos başta olmak üzere civardaki adalardan gelen Rumların yaşadığı köyün eski adı Domatia.
1923’te mübadele sonrası Rumlar köyü terk ediyor, daha sonra buraya Türkler yerleşiyor.
Ancak köy sokaklarında Arnavut kaldırımları ve yokuşlu sokaklar nedeniyle buraya gelenler Yeni Doğanbey’i kuruyor.
Bu da eski köyün mimari ve doğal yapısının günümüze kadar bozulmamasını ve bugünkü turistik değerine kavuşmasını sağlamış.
Daha sonraları önce İzmirliler, İstanbullular, Ankaralılar; sonrasında da Avrupalılar köydeki evleri satın alarak restore etmeye başlamış.
Bu da köyü daha cazip hale getirmiş.
Doğanbey’de yer yer yıkılmak üzere olan ve restorasyon bekleyen evler var.
Burası öylesine sakin ki duyabileceğiniz en yüksek ses kuş sesleri...
Köyde birçok sanatçı da yaşıyor.
Sokaklarda yürürken sık sık bir şair, yazar ya da ressamla karşılaşabilirsiniz.
En ünlü ev ise ‘Papazın Evi’ adıyla biliniyor.
Köye has endemik bir çiçek de var, adı mor fincan çiçeği.
Dilek Yarımadası Milli Parkı sahili sadece 5 kilometre ötenizde ve seyir terasları, mesire yerleri, plajlarıyla ziyaretçilerini bekliyor.
Burada ayrıca Milli Park Tanıtım ve Ziyaretçi Ofisi de bulunuyor.
Bina, hastane amacıyla 1890’larda yapılmış, daha sonra Rum halkı tarafından ilkokul olarak kullanılmış ve mübadele sırasında zaman sürecinde hasara uğramış.
Daha sonra yenilenerek Temmuz 2004’te resmi tanıtım ve ziyaretçi merkezine dönüştürülmüş.
Binada eğitim ve kültür amaçlı sergi odası, kütüphane, parkta yer alan hayvanlar ve bitkilerle ilgili bilgiler, teleskop eşliğinde deltadaki kuşların da gözlenebileceği eğitim odası gibi hizmet üniteleri bulunuyor.
BELENKUYU’NUN ZEYTİN İKSİRİNİ DENEDİM
EĞER siz de benim gibi zeytinyağı düşkünüyseniz size muhteşem bir yer tavsiye edeceğim:
Belenkuyu Zeytin Sanatı...
Belenkuyu, 2008’de Davutlar’da kurulmuş.
Geçtiğimiz hafta çalışma arkadaşım Mete köşesine taşıyınca merak ettim.
Yolum buraya düşmüşken hem Defnelia, hem de Belenkuyu markasının ürünlerini tattım.
Belenkuyu Zeytin Sanatı’nın danışmanlığını yapan, aynı zamanda Defnelia Olive İxir’in kurucusu olan Özden Özden Gözlüklü Saka, Kuşadası’ndaki yerli ve yabancı turist için zeytinyağı tadımları yaptırarak sektörün gelişimine ve tanıtılmasına katkı sağlamaya çalışıyor.
Birçok uluslararası sertifikaya sahip yağları tadınca, “İşte gerçek zeytinyağı bu” diyorsunuz.
POLİFENOL MUCİZESİ
Yağların polifenolü çok yüksek.
‘Polifenol nedir?’ bilmeyenler için özetleyeyim:
Polifenol, bitkilerin içinde bulunan doğal kimyasallara verilen isim.
Polifenol, hücreleri korur ve genç kalmasını sağlar.
Zeytin ağacı adeta ölümsüzlüğünü bu moleküle borçlu.
Buraya gelip spontane bir şekilde tadım yapabilirsiniz.
Ancak Özden Hanım ileride bu tadımları daha organize bir şekilde gruplara da açmayı planlıyor.
Burada zeytinin yanı sıra katkısız şekilde hazırlanan zeytin, fıstık ezmesi, ketçap, erişte, reçel çeşitleri de bulunuyor.