Güncelleme Tarihi:
ZAMAN TÜNELİ GİBİ
BENİM gibi zeytin ve zeytinyağı tutkunu biriyseniz Caferli’deki Oleatrium Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi’ne uğramayı ihmal etmeyin.
2011’de başlangıçta Oleatrium Sergi Salonu olarak Hasan Tonbul ve eşi Gürsel Tonbul tarafından açılan bu güzel yapı 2012’de müze statüsü kazanmış.
Müze, zeytinin Anadolu ve Akdeniz tarihi ile bağını yansıtmak ve geleceğe miras bırakmak adına oluşturulmuş.
Oleatrium’un fikir babası olan Hasan Tonbul, uzun yıllar içinde birçok materyal ve obje biriktirmiş.
Geçmişten günümüze zeytinyağı tarihinin en gözde örneklerinin sergilendiği müzede, tüm bu birikimler tarihsel sıralamaya uygun olarak hazırlanmış.
Burada antik dönemden günümüze kadar zeytinin zeytinyağına nasıl dönüştüğünün hikâyesini tüm ayrıntılarıyla görebilirsiniz.
Pazartesi günleri kapalı olan müze salı-cuma 10.00-18.00, cumartesi-pazar 11.00-19.00 saatleri arasında görülebilir.
ALANINDA EN İYİLERİNDEN
DÜNYANIN sayılı mikro minyatür sanatçılarından Necati Korkmaz’ın mikroskop ve büyüteçler aracılığıyla görülebilen milimetrik boyutlardaki minyatürlerinin yer aldığı Kuşadası Belediyesi Necati Korkmaz Mikro Minyatür Sanat Merkezi ve Sergi Alanı, yaz sezonu boyunca binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.
Barselona ve Kiev’den sonra dünyanın üçüncü, Türkiye’nin ise ilk mikro minyatür müzesi olan Necati Korkmaz Mikro Minyatür Müzesi, Camikebir’de yer alıyor.
Burası kendi türündeki en kapsamlı müze olma ayrıcalığına sahip olmasıyla dikkat çekiyor.
Merkezdeki milimetrik boyuttaki minyatürlere hayran kaldım.
Merkezde sergilenen eserler arasında dünyanın en küçük Kur’an-ı Kerim’i, toplu iğne başına yapılmış dünyanın en küçük satranç takımı, saç telinin üzerine yapılmış yürüyen cambaz, içinde Türk klasik hat sanatının örneklerinin bulunduğu dünyanın en küçük hat katalogu ve üzerinde yalnızca mikroskoplarla görülebilen süslemeler olan dünyanın en küçük çini vazoları gibi birbirinden ilginç eserler bulunuyor.
Eserlerin ziyaretçiler tarafından rahatça görülebilmesi için özel mikroskoplar ve merceklerin yerleştirilip ışıklandırmanın da yapıldığı sanat merkezi ve sergi alanı hafta içi 09.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.
İBRAMAKİ SANAT GALERİSİ
YİNE Camikebir’de bulunan İbramaki Sanat Galerisi de mutlaka not edilmesi gereken kültür sanat noktalarından...
Kuşadası Gureba Hastanesi, Kuşadası Memleket Hastanesi olarak da bilinir.
19’uncu Yüzyıl’da İbrahim Zeki Efendi’nin isteği üzerine yapılmış olan eski bir yapının 2009’da restore edilmesi sonrası sanatseverlerin hizmetine açılmış.
Yıl içinde 400’den fazla kültür-sanat etkinliği düzenlenen galeride ayrıca Kuşadası Belediyesi ile iletişime geçerek kendi sergilerinizi de açabilirsiniz.
MİNERAL VE FOSİL MÜZESİ
KUŞADASI Belediyesi’nce açılan Mineral ve Fosil Müzesi, içinde bulundurduğu, Türkiye’nin ve dünyanın farklı bölgelerine ve zaman dilimlerine ait birbirinden ilginç fosil ve mineral örnekleriyle ziyaretçilerini geçmişte yolculuğa çağırıyor.
Müze, bünyesinde zengin bir doğa tarihi koleksiyonu barındırıyor.
Mineral ve Fosil Müzesi’nde tarih öncesi dönemden kalma mamut dişi fosili, kömürleşmiş denizlalesi fosili, taşlaşmış kalamar fosili gibi ilginç örneklerin yanı sıra yakut, elmas, altın, ametist ve kuvars gibi kıymetli ve yarı kıymetli mineraller de sergileniyor.
OLD TOWN’A BAYILDIM
OLD Town Tanneries ise Ada’ya kazandırılan en önemli uğrak noktalarından biri olmuş bence.
Kültür-sanat turizmine büyük katkı sağlayacağına eminim.
Yat Limanı’nın karşısındaki Akyar, yani eski tabakhaneler diye adlandırılan bu bölge restore edilmiş ve bugünkü Old Town Tanneries adıyla turizme kazandırılmış.
Burada çok özel restoranlar, sanat sokağı, butik işletmeler, şarap evi yer alıyor.
Begonviller içindeki bu alanda ayrıca Karatabak Müzesi de yer var.
Buradaki tabakhanelerde icra edilen karatabaklıkla deri işlemine ışık tutan Karatabak Müzesi’nde de o dönemde kullanılan el aletlerini, o dönemden kalan son mamül ürünleri görebilirsiniz.
BAKMADAN GEÇMEYİN
İlhamını güneşten aldı
OLD Town Tanneries’teki bir dükkan oldukça ilgimi çekti.
Adı, Sole 41...
Mağazada takı, tekstil, el yapımı tasarım çantalar, dekorasyon ürünleri, porselenler ve sanat eserleri satılıyor.
İlhamını güneşten alan ve tasarımında güneş teması olan bir mağaza.
Satılan harika ürünler bir yana, mağazanın kurucusu Ayşegül İstanköylü’nün hikayesi çok ilginç.
Sole İtalyanca güneş demek, 41 ise Ayşegül Hanım’ın mağazasını açtığı yaşı.
Kendisi İzmir doğumlu ve Bilkent Arkeoloji ve Sanat tarihi mezunu.
Aynı okulda, burslu olarak arkeoloji masterı yapmış ve uzun süre sahada çalışmış.
Kuşadası’na geri dönünce uzun bir süre mesleğini yapmak istemiş ama bir türlü olmamış.
Daha sonra bu mağazayı açmış.
Mağazada sergilenen ürünlerin tasarımcılarının hepsi kadın.
Mağazada ayrıca Defnelia markasının yüksek polifenollü sağlık amaçlı zeytinyağları da bulunuyor.
Kış için planları olduğundan bahseden Ayeşegül Hanım, “Mağazamda workshop ve söyleşilerle harika bir sonbahar ve kış geçireceğiz, herkesi bekliyoruz. Amacım, üretmek ve kendimizi geliştirmek. Böylece zaten çok güçlü olan biz kadınlar daha da güçlenecek” diyor.
YENİ MÜZELER YOLDA
KUŞADASI’nın bir diğer önemli simgesi olan kent merkezindeki 400 yüzyıllık Kervansaray, Sikke ve Arkeoloji Müzesi ile Porselen Bebek Müzesi’ne ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Ayrıca Kuşadası Belediyesi, ‘Türk Kahvesi Evi’ adıyla açacağı merkezde Türk kahvesinin hazırlanmasında ve ikram edilmesinde kullanılan geleneksel eşyaları sergileyecek.
BİLMEKTE YARAR VAR
KUŞADASI’ndaki müzeler için özel bir karta sahip olmak gerekmiyor. Öte yandan, Müzekart’la Ada’da bulunan müze girişlerinde bazı indirim fırsatlarından yararlanabilir ve hatta ücretsiz giriş yapabilirsiniz.
NE YİYELİM?
OLD Town Tanneries’da birbirinden şık yeme içme alanları yer alıyor.
Taş Meyhane’de harika müzikler eşliğinde birbirinden güzel mezeleri deneyimleyebilirsiniz.
Tannery Garden’da canlı performanslar, akustik dinletiler ve ufak atıştırmalıklar bir arada bulunuyor.
Public Vineria’da zengin şarap menüsü, Vintage’de ise İtalyan lezzetlerini tadabilirsiniz.
Öte yandan, Türkmen Mahallesi’nde bulunan Bottarga Restoran’da muhteşem deniz lezzetlerinin keyfini çıkarabilirsiniz.
Bu restoranın en önemli özelliklerinden biri menü olmaması.
Mekanın sahibi ve aynı zamanda şefi de olan Cengiz Bey, o gün pazardan ya da balık halinden taze ne bulduysa o malzemeleri masanıza getiriyor.