Güncelleme Tarihi:
BODRUM’DA SAĞLIK: GÖZAKADEMİ BODRUM
BODRUM deyince ilk akla gelenler deniz, güneş ve kum... Eh bu üçlü de bir araya gelince ister istemez çoğumuzun başına ya güneşyağından, ya kumdan, ya deniz suyuna hassasiyetten, ya da havuzdan kaynaklanan birtakım göz problemleri gelmesi maalesef kaçınılmaz oluyor. Ne yazık ki biz de bunlardan payımıza düşeni aldık ve yakın dönemde, önce eşim Kaan şiddetli bir viral enfeksiyon, hemen arkasından ben de alerjik konjonktivit geçirdim. Hal böyle olunca da hem tedavi olmak, hem de genel kontrollerimizi yaptırmak amacıyla Bodrum’da iyi bir göz doktoru arayışına girdik. Neyse ki Bodrum’a son senelerde sadece insanlar değil, Türkiye’nin en önde gelen sağlık kuruluşları da yerleşmeye geliyor. İşte bunlardan biri olan, şık ve modern binasıyla Yalıkavak yolu üzerinden geçerken hep dikkatimizi çeken Ortakent’deki Gözakademi Bodrum’u arayıp randevumuzu aldık. Aslen Denizli menşeili Gözakademi Hastanesi’nin şubesi olan bu merkez, alanında deneyimli doktorları ve modern donanımlı ameliyathaneleriyle 2 yıl evvel Bodrum’da hizmete açılmış. Kapısından girer girmez karşılaştığınız geniş ve ferah karşılama ve bekleme alanları, hızlı aksiyon alan güleryüzlü personeli ile emin ellerde olduğunuzu size hemen hissettiriyorlar. İşinin ehli doktorumuzun güncel cihazlarla yaptığı tetkiklerle sorunlarımıza hemen teşhis konuldu. Konsültasyon sırasında bizi ve sıkıntılarımızı uzun uzun ve dikkatle dinleyen doktorumuz, ikimizin de mustarip olduğu görme sorunları hakkında daha önce duymadığımız çözümler konusunda bilgiler verdi. Bu arada şunu da söylemeden geçersek eksik olur: Muayene ve tetkikler dışında Gözakademi Bodrum’da katarakt, akıllı lens, lazer operasyonları gibi tedaviler de mevcut. Hastaneyi gezerken gördüğümüz tam donanımlı VIP ve standart hasta odaları butik çözüm arayanlar için iyi bir alternatif olmuş. ‘Hayat gözlerinde’ mottosuyla, “Yolunuz Ortakent’e düşerse sizi bir kahveye bekliyoruz” diyerek Bodrum’a renk katan Gözakademi sizin de aklınızda bulunsun.
HAFTANIN KEŞFİ: INONE MUCHO SELECTION
KEŞİF derken şaka yapmıyoruz. Zira önünden sıkça geçmemize rağmen bizim bile yeni haberdar olduğumuz Inone Mucho Selection ve Iconic Beach bu sene açılmış. Bodrum’un merkeze en yakın ve en berrak denizlerinden olan Asarlık’ta denize sıfır konumda bulunan otele girdiğinizde sizi antik Roma dönemini yansıtan duvarlar ve kadim uygarlıklardan esinlenilen ahşap heykeller karşılıyor. Sahile doğru geçtiğinizde bir anda kendinizi Casablanca’da gibi hissettiren renklerde kemerlerle bezenmiş bir havuz ve hemen yanıbaşında ise Avatar filmindeki yaşam ağacı Eywa’yı anımsatan görkemli bir ağaç çıkıyor karşınıza. Aynen otelin ismindeki (In One) ‘birlik’ felsefesine de vurgu yaparcasına misafirler için düzenlenen aktivitelerde bu ağacın altının buluşma noktası olduğunu öğreniyoruz. Otelin odaları ve bahçesi ahşap ağırlıklı doğal malzemelerden oluşan mobilya ve el oyması aksesuvarlarla dekore edilmiş. Iconic Beach ise Akdeniz ve İtalyan mutfağının harmanlandığı menüsü kadar, tertemiz deniziyle meşhur Asarlık Koyu’ndaki merkezi lokasyonuyla da avantajlı bir konuma sahip. Tesis bu özellikleri yanında gün boyu süren DJ performansı ve happy hour etkinlikleriyle de tatilde deniz, güneş, kumsal ve dinlenme yanında bolca eğlence de vaat ediyor.
SANAT VE KÜLTÜR: ZEKİ MÜREN MÜZESİ
DİLE kolay, vefatının üzerinden tam 27 yıl geçmiş. Benzersiz yorumu ve muhteşem şarkılarıyla yeri asla doldurulamayacak olan biricik sanat güneşimiz Zeki Müren’in kendisine “Bodrum’un Paşası” unvanı yakıştırılan çok sevdiği Bodrum’da hayatının son yıllarını geçirdiği Kumbahçe’deki iki katlı evi bildiğiniz gibi Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimiyle sonradan restore edilerek 2000 yılında müzeye dönüştürüldü. Zeki Müren Müzesi’nde kendisine ait ve çoğunu kendisinin tasarladığı hepsi birbirinden görkemli sahne kostümleri, meşhur yüksek platformlu altın çizmeleri dahil birbirinden şık ayakkabıları ve takıları, kendi yaptığı tablolar, sanat yaşamında aldığı sayısız ödüller, plaketler, çocukluğundan itibaren fotoğraflar, plaklar ve yüzlerce hayran mektubu başta olmak üzere pek çok eser sergileniyor. Şatafatlı sahne görüntüsünün aksine mütevazı dekorasyonuyla şaşırtan şark köşesi görünümlü kilim kaplı sedirlerin bulunduğu odaları, İstanbul’daki evinden de getirilen mobilya ve eşyaları kadar belgesellerden de aşina olduğumuz spor aletlerinin, dikiş makinesi, gramofon, daktilo gibi kişisel aletlerinin de sergilendiği yatak odasını gezerken fonda yine Zeki Müren şarkıları size eşlik ediyor. Evin denize bakan ön bahçesinde yıllarca kullandığı klasik arabası ve elinde mikrofonuyla hazırlanan dev bir bronz heykeli sergileniyor. Pazartesileri hariç her gün açık olan müzede sanatçının hayatından kesitlere şahitlik ederken anılar eşliğinde keyifli bir nostalji yolculuğuna çıkacaksınız.
BİTEZ’İN LUCCA’SI: VAMOS
BİTEZ Köy içinde 50 yıllık bakımlı bir taş ev ve onun zeytin ve mandalina ağaçları altında gizli bir vahayı andıran arka bahçesiyle Vamos her daim gönlümüzde ayrı bir yere sahip. Onur Baştürk’ün deyimiyle Bitez’in Lucca’sı adeta! Akdeniz mutfağından başarılı örnekler sunan bistro/brasserie/pizzeria konseptiyle hizmet veren mekanın başında da İstanbul Nişantaşı’ndan sevilen işletmeci Emre Akdeniz bulunuyor. Vamos’a oturur oturmaz mutlaka trüflü patates kızartması ve acılı çıtır tavuk siparişimizi veririz. Taş fırından çıkan lezzetlerinden füme antrikotlu ya da mantarlı pizzası da favorimizdir. Ana yemek için özellikle tavsiye edeceklerimiz ise nefis ızgara somon ve suyunu muhafaza eder şekilde tam kıvamında pişirilen bonfile. Tatlılardan çıtır baklava hamuruyla, anlık hazırlanan çilekli milföy damak çatlatan lezzette. Yaz-kış açık olan ve her daim seçkin bir ziyaretçi kitlesi bulunan mekanın bizim gibi çok fazla müdavimi olduğu için önceden rezervasyon yaptırmadan aynı gün yer bulmak zor, haberiniz olsun.
TOSCANA BODRUM’A GELDİ: TYRO ITALIANO
İTALYAN mutfağı denilince bizde akan sular durur. Şöyle erimiş peynirleri uzayıp giden nefis bir taş fırın pizzasına ya da ev yapımı malzemeli bir makarnaya kim hayır diyebilir ki? Kırmızı-yeşil-beyaz kareli masa örtüleriyle, şık ve samimi ambiyansıyla 12 ay açık olan Tyro, bizce Bodrum’un en iyi İtalyan restoranlarından biri. Myndos Kapısı’nın hemen yanı başında, tarihle iç içe ve merkezi konumuyla öne çıkan Bodrium Hotel’in girişinde yer alan Tyro’nun her zevke hitap eden 16 farklı pizza, çeşit çeşit makarna ve risottonun yanında burgerler ve et yemeklerinin de yer aldığı menüsünde ürünlerin tazelik ve doğallığı kadar her şeyin mevsiminde ve yerel üreticilerden tedarik edilmesine öncelik veriliyor. Hamuru 72 saat mayalandığı için taş fırından dumanı üstünde çıkan incecik çıtır çıtır pizzalar mideyi de yormuyor. Haftanın belirli günlerinde canlı akustik müziğin de olduğu mekan, aile ve dostlarla güzel yemek ve keyifli ambiyans için tercih edilebilir. Menüden bizim seçtiklerimiz: Dana carpaccio, pancarlı risotto, dört peynirli pizza, güveçte lazanya ve mantarlı papardelle. Emily in Paris dizisindeki modacıya nazire yaparcasına creme brulee de mutlaka denenmeli!
BİZİM BODRUM KLASİKLERİMİZ
LİMAN KÖFTECİSİ: BODRUM’daki en eski mekanlarından olan, marinanın işlek noktasındaki konumu ile senelerdir özellikle turistlerin de uğrak noktası haline gelmiş Liman Köftecisi... Menünün öne çıkan lezzeti, kendi adlarıyla özdeşleşmiş, pide üzerinde yoğurt ve özel sosuyla servis edilen Liman köfte. Bizim tavsiyemiz ise yola en yakın masalardan birinde yaz akşamlarının yoğun insan trafiğini seyrederken acı biber soslu İnegöl köfte ve piyaz eşlesmesiyle kendinize güzel bir ziyafet çekmeniz.
MİAM: EĞER Türkbükü kelimesini bir cümle içinde duymuşsanız, bir sonraki cümlede de mutlaka ‘Miam’ geçecektir. Türkbükü ile bu kadar özdeşleşmiş, tam bir Bodrum klasiği olan Miam’da, deniz severler için ayrı, eğlence severler için bar kısmının da olduğu ayrı iki bölümden o günkü modunuza göre tercih ettiğinizde rezervasyonunuzu mutlaka önceden yaptırıp o nefis lezzetler ve kaliteli eğlence ile muhteşem bir Bodrum akşamının keyfini çıkarın.
MİDYE7: SENELER evvel Fransa’dan gelen ve fikrimizi soran bir mesajda, Yalıkavak’ta açmayı düşündükleri Chez Leon tarzındaki Belçika usulü midye restoranından bahsettiklerinde çılgınlık olarak düşündüğümüz mekanın açtıkları günden itibaren müdavimi olmuş kişiler olarak diyebiliriz ki yolu Yalıkavak’tan geçen ve midye seven herkesin mutlaka uğraması gereken bir yer Midye7. Yalnız uyaralım, gecede iki course misafir alan mekana çoook önceden rezervasyon yapmalısınız. Favorimiz Belçika ya da Fransa’da bile bu kadar lezzetlisini bulamadığımız midye graten.
GÜMÜŞLÜK ÇAY BAHÇESİ–LOKMACI: GÜMÜŞLÜK belki dışardan gelenler için özellikle de geceleri bir meze-rakı-balık mekanı olabilir. Bizim gibi Bodrum’da yaşayanlar için ise hele de ekimle başlayan ve tadına doyum olmayan ‘sarı yaz’ dönemiyle beraber sakin ve berrak denizi, şiirsel günbatımı, Tavşan Adası manzarasıyla gündüzleri en çok zaman geçirmeyi tercih ettiğimiz lokasyonlardandır. Deniz kenarındaki Belediye Cafe’den çaylarımızı alıp hemen bitişiğinde bulunan lokmacıdan İzmir’dekilere bile taş çıkartan üzeri tarçınlı, hiç yağ çekmemiş, çıtır çıtır nefis lokmalarımızı alıp Ege’nin tüm güzelliklerini alabildiğine yaşamak en sevdiğimiz ritüellerimizdendir.
BODRUM’DA NELER OLUYOR
LUCCA Beach Bodrum’da 70’lerin Saint Tropez’si konseptli bir davette yeni Begüm Khan tasarımlarıyla tanıştık.
COŞKULU bir kalabalıkla bol bol dans ettiğimiz Balkan müziğinin en ünlü seslerinden Goran Bregoviç konseri D-Marin Turgutreis Arena’da gerçekleşti.
ISOLA Manzara Gardens’ta gerçekleşen İtalyan kokteylleri atölyesi nefis Bodrum manzarasına karşı keyifli bir akşam yemeğiyle devam etti.
SIX Senses Kaplankaya’daki Anhinga by OD Restoran’da şef Osman Sezener’in ‘Earth Lab’ isimli kendi tarlalarından ürünlerle sürdürülebilirlik temasını destekleyen taptaze lezzetlerle dolu menüsünün tadımını seçkin bir davetli grubu ile yaptık.