Güncelleme Tarihi:
B20 Yolsuzlukla Mücadele ve Şeffaflık Görev Gücü Üyesi, OECD Orta Asya ve Doğu Avrupa Ülkeleri Yolsuzlukla Mücadele Ağı Danışma Kurulu Üyesi, TEİD - Etik ve İtibar Derneği Genel Sekreteri Tayfun Zaman'ın katılımıyla gerçekleşen toplantıda, dünyada ve Türkiye'de gelişen trendler, özel sektör uygulamaları Türkiye'nin yabancı yatırımlar açısından cazibesinin artırılması, yatırım ortamının daha güvenli hale getirilmesi, yabancı iş ortaklarının Türk şirketlerden beklenti ve taleplerini daha iyi anlayabilmek, etik risklerin etkin yönetimi anlamında, global yönelimler ve gelişmeler mercek altına alındı.
“21. Yüzyılın Rekabetçi İş Ortamında Kimler Ayakta Kalacak?" başlıklı toplantıda iş etiği itibar kavramlarının yanı sıra konunun hukuki altyapısı, itibarın şirket performansına etkisi gibi pek çok konu üzerinde duruldu. Yolsuzlukla mücadele ve suistimallerin önlenmesi ile iş etiği konusunda yerel ve ulusal mevzuatlarla beraber standartların ve şirketlerden neler beklendiğinin aktarıldığı organizasyonda, etik ve uyum yönetiminin temel bileşenlerini inceleyen katılımcılar itibar yönetiminin şirketin performansına ve marka değerine olan etkisini de değerlendirdi. 21. yy'ın değişen rekabet koşullarında şirketlerin ayakta kalmaları için hangi değerlere ihtiyaç duyulduğu tartışılırken, yolsuzluğun ve suistimalin şirketlere ve dünya ekonomisine verdiği zarar farklı örneklerle incelendi.
Toplantının açılışını yapan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Buğra İlter konuşmasına, küreselleşen dünya ekonomisiyle birlikte strateji geliştirme, değişim yönetimi, kurumsal dayanıklılık ve itibar yönetiminin işletmeler için vazgeçilmez bir gereklilik olduğunu belirterek başladı. EGİAD Başkanı İlter, şirketlerde çıkar çatışması, ekonomik zorlama, varlıkların kötüye kullanılması ve mali tablo suiistimallerinin artık her ölçekte şirketlerin gündemine girmesi gerektiğini, şirketlerin risk değerlendirmesi ve risklerini yönetmesi gerekliliğinin altını çizdi. TEİD Genel Sekreteri Tayfun Zaman ise, yüzyılın rekabetçi ortamında iş ahlakı ve etiğine uyanların ayakta kalabileceğine değindi. İş etiğinin bütün dünyanın gündeminde olduğuna dikkat çeken Zaman, şöyle konuştu:
“Globalleşmenin de etkisiyle çok güçlenen bazı şirketler gücünü toplumun zararına kullanmaya başladı. Bu gelişmeler, özellikle Batılı ülkelerde toplumun ve devletin, şirketleri etik yasalara uymaya zorlamasıyla sonuçlandı. Birçok şirket, kurum içinde uygulanmak üzere etik yasalar belirlemeye başladı. O yüzden son yıllarda ABD'de şirketler konuşmanın da ötesinde bünyelerinde iş etiği bölümleri oluşturdu. Tüm bu gelişmeler, 'iş etiği' kavramının iş dünyasında büyük önem kazanmasıyla sonuçlandı. Bu şekilde kuruluşların davranış sınırlarını çiziyoruz. Bu kavram, şirketlerin uygulamalarında toplum çıkarını da gözetmesini gerektiriyor. Yani, insanın davranışlarında sadece kendini değil, başkalarını da dikkate alması olarak tanımlanıyor. Bu tanımı iş dünyasına, paydaşlar kavramıyla uyarlayabiliriz. Bir kuruluşun çok farklı kesimlere karşı sorumluluğu vardır. Ben de paydaş kelimesiyle bir işin gerçekleşmesinden sorumluluğu bulunan tüm tarafları anlatmaya çalışıyorum. Bu gruplar müşteriler, çalışanlar, hissedarlar ve tedarikçilerdir. Bir şirketin kâr etmenin yanında tüm bu gruplara karşı sorumluluğu da bulunur. İş etiği kuruluşların sorumluluklarını yerine getirmesini sağlar."