Güncelleme Tarihi:
İZMİR (AA) - RAMAZAN ERCAN - İzmir'de "askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" suçlamasıyla açılan davanın iki numaralı sanığı emekli Albay Coşkun Başbuğ, yaklaşık 4 yıllık sürecin ardından mahkemenin verdiği beraat kararıyla itibarlarını geri almanın mutluluğunu yaşıyor.
Başbuğ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kamuoyunda "askeri casusluk davası" olarak bilinen davanın hem Türk Silahlı Kuvvetlerine hem de devletin diğer kurumlarına karşı yapılmış bir "kumpas" olduğunu söyledi.
"Bu dava, yaklaşık 10 yıldır süregelen sıralı askeri kumpas davalarının sonuncusuydu" diyen Başbuğ, diğer davalardan farklı olarak yaklaşık 2 bin 500 kadar bürokratın da dava kapsamında suçlandığını dile getirdi.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) bazı asker ve bürokratları tasfiye etme amacına ulaşamadığını, dava sonucunun devlet adına çok hayırlı olduğunu vurgulayan Başbuğ, "Devlet büyük bir badire atlattı. Uzun bir süreç geçirdik fakat sonu hayırlı bitti. Cuma günü, hak edilen beraatı aldık" dedi.
- "Hedef milli projelerdi"
Bu davada askeri personelin, FETÖ'nün kendisine engel gördüğü kişilerin ve milli projelerde sistemin dışına atılması gerekenlerin hedef alındığını kaydeden Başbuğ, şöyle konuştu:
"Silahlı kuvvetlerin 4 filo komutanlığı var ve bunların hepsi casus olur mu? Bu, FETÖ'nün kendi yandaşlarına yol açmak için yaptığı bir operasyondu. Milli Gemi Projesi gibi sistemin dışına atılması gerekenler vardı. Oradaki bütün mühendisler casus olur mu ? Bu kişiler maalesef hak etmedikleri muameleden dolayı kırıldılar, küstüler. Bir kısmı şu anda Katar'da, bir kısmı sanıyorum Singapur'da. Pilotlarımızın birçoğu görevi bıraktı. Bu süreçte kalpler kırıldı. Neticede ülke kaybetti. Benim branşım istihbarat. Casusluk ve istihbarat konuları teknik konular. İki kişi arasında casusluk olur ancak 357 sanığın olduğu 5 bin kişilik casusluk davasına bütün dünya güler geçer. Ortada bir itibar gaspı vardı. Cuma günü, gasbedilen itibarımızı geri aldık."
- Anayasa Mahkemesinin Dündar ve Gül hakkındaki kararı
Başbuğ, Anayasa Mahkemesinin gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki kararını eleştirerek, "Geçtiğimiz günlerde 2 gazetecimizin casusluk davası vardı. Casusluk teknik bir konu. Bilirkişi atarsınız, bu iş casus olabilir mi yoksa gazetecilik olayı mı o zaman karar verirsiniz. Bunlar yapılmadan aklandı, paklandı. Burada örgüte bir can simidi lazımdı, o simidi de attılar. Kumpas davalarında yargılanıp Anayasa Mahkemesine başvuran ve yıllardır dosyası bekletilen arkadaşlar varken 3 ay gibi kısa bir sürede hemen dosyayı cımbızla çekerek böyle bir karara varmak ne derece sağlıklı. Kumpas davalarında devletin birçok mahrem yeri basıldı, mahrem yerleri basanlar, yazanlar ve devletin mahremini satanlar muhakkak hesap verecek. Kimin yaş gününü nerede kutlayacağı belli olmaz" diye konuştu.
Coşkun Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı 10 yıldır yürütülen kumpas davalarına Türk milletinin hiçbir zaman inanmadığını dile getirerek, "Bu davalarda eli öpülecek bir kitle varsa o da milletimizdir. İnanılmaz yalanlara, iftiralara rağmen bu asil millet ordusunu bir gün dahi yalnız bırakmadı" dedi.