Güncelleme Tarihi:
M.Ö. 400’lerde ünlü filozof Heredot’un kaplıca tedavisine bilimsel bakış açısıyla yaklaştığı bilgisi günümüze kadar ulaşırken, binlerce yıldır işlevsizlik ve engellilik durumları için tedavi olarak kullanılan fizyoterapi, ameliyatsız tedavi seçenekleriyle günümüzde de en sık başvurulan tıp dallarından biri. El ve ayaklardaki felçlerden, kas-iskelet sistemi ağrılarına, osteoporozdan lenfödeme kadar pek çok rahatsızlığı fizyoterapi ile tedavi etmek mümkün. Vücudun kendi dinamiklerini harekete geçirerek etki eden fizik tedavi sırasında, kas ve diğer yumuşak dokular gevşiyor, bölgeye daha fazla temiz kan akın ederek pis kan atılıyor. Böylece dokular besleniyor, ağrı ve diğer bozukluklara neden olan zararlı metabolik artıklar temizlenerek dokuların yenilenmesinin önü açılıyor.
TEKNOLOJİ İLE YÜZLER GÜLÜYOR
Medicana International İzmir Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (FTR) Uzmanı Prof. Dr. Ömer Faruk Şendur, FTR’nin fiziksel fonksiyon bozukluğuna neden olan ortopedik, nörolojik, romatolojik ve doğumsal birçok hastalığın tedavisinde bazen ilk, bazen de tamamlayıcı tedavi seçeneklerinden biri olarak kullanıldığını söyledi. Ameliyat öncesi ve sonrası tüm kas iskelet sistemi hastalıkları, iltihaplı veya dejeneratif tüm romatizmal rahatsızlıklar ve her türlü hareket bozukluğuna neden olan nörolojik bozuklukların bu branşın ilgi alanına girdiğini belirtti. Felçlerin FTR’nin rehabilitasyon kısmının temel konularından biri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Şendur, “Felçli hastaların yaşamsal stabiliteleri sağlandıktan sonra rehabilitasyon uygulamaları devreye girer. Bu tedaviler uzun soluklu olup sabır ve özveri gerektirir. Son yıllarda felç hastalarının tedavisinde teknolojik gelişmelere paralel olarak başarılı çözümler gündeme gelmiştir. Bunların dışında hastaların yaşam kaliteleri ve fiziksel fonksiyonlarına katkı sunan cihazlama, yardımcı yürüme araçları ve botoks uygulamaları yüz güldürücü tedaviler arasında yer almaktadır” diye konuştu.
NOKTA ATIŞI ÇÖZÜM
Kas–iskelet sistemi bozukluklarında da fizyoterapinin oldukça önemli bir yeri olduğunu bildiren Prof. Dr. Ömer Faruk Şendur, “Omurga ve çevresel eklemleri tutan her sorunun tedavisi bu anlamda bizim branşımızı ilgilendirmektedir. Örnek verecek olursak... Bel ve boyun fıtıkları, kireçlenmeler, sırt ve bel eğrilikleri, eklemi tutan ve cerrahi gerektirmeyen kas ve eklem sorunları, romatizmal hastalıklar ve yol açtıkları deformasyonlar vb. Bu bağlamda eklem içine veya çevresindeki yapılara müdahale gerektiren bazı problemlere ultrason eşliğinde hedefe yönelik hassas enjeksiyonları da gerçekleştiriyoruz. Bu yöntem bilindiği gibi bazı eklem içi müdahalelerde önemli bir avantaj sağlıyor” dedi. Algoloji olarak ifade edilen ağrı tedavisinde ise daha çok eklem ve eklem çevresinden kaynaklanan sorunların tedavisinde gerek ilaç ve gerekse ilaç dışı yöntemler kullanıldığını anlatan Prof. Dr. Şendur, “İlaç dışı uygulamalar arasında akapunktur, proloterapi, kuru iğne uygulamaları, kinezyo-bantlama gibi yöntemlerden de yararlanıyoruz. Bünyemizdeki ağrı tedavi ünitesinde her tür ekleme ultrason yardımıyla ulaşıp invaziv olmayan hassas enjeksiyonları gerçekleştirme imkanımız var. Bu teknik esasen ekleme zarar vermeden iyileştirici bazı ilaçları olması gereken yere vermek suretiyle etkin bir tedavi yapılmasını sağlıyor” bilgisini paylaştı.
EL REHABİLİTASYONU UZMANLIK İSTER
İnsanların en çok kullandığı, bu nedenle en çok yaralanan organlarımızdan olan ellerin tedavisinde de üst ekstremite ve el rehabilitasyonunun ön plana çıktığını ifade eden Prof. Dr. Ömer Faruk Şendur, “sadece el yaralanmalarına değil, doğuştan ya da birçok nedene bağlı olan (inme, kafa travması, omurilik felci, kas hastalıkları, multipl skleroz, periferik sinir lezyonları, yanık, kontraktür, doğuştan el deformiteleri gibi) üst ekstremite ve el fonksiyonel kayıplarına yönelik rehabilitasyon uygulamaları da çok önemli. Oldukça kompleks bu yapının tedavi programı gerçekten bu konuda uzman kişiler tarafından verilmelidir. Her hastaya aynı tedavi programını uygulamak faydadan çok zarar verebilir” görüşünü dile getirdi.
KABUSUNUZ OLMASIN
Lenf sisteminin çeşitli nedenlerle yeterli fonksiyon görememesi sebebiyle oluşan lenfödemin (fil hastalığı), kol veya bacakta ve hatta gövdede ciddi düzeyde geri dönüşümsüz yapısal bozulmaya yol açabildiğini vugulayan Prof. Dr. Şendur, ekledi: “Lenfödem yaşam kalitesini düşüren, kişiyi iş ve sosyal yaşamdan uzaklaştıran, bazen yatağa bağımlı hale getirebilen bir hastalıktır. Sık görülen bir durum olmasına rağmen konuyla ilgilenen uzman sayısı azdır ve hastalar uygun tedavilere ulaşamamaktadır. Tecrübeli bir ekip tarafından, lenfödemin klinik bulguları ve şiddetine göre bireysel tedavi programları uygulanması hastanın konforu açısından büyük önem taşımaktadır.