Güncelleme Tarihi:
Bahri KARATAŞ/İZMİR, (DHA) - İZMİR'de, Katip Çelebi Üniversitesi akademisyenlerine yönelik sürdürülen FETÖ/PDY soruşturmanın iddianamesi hazırlandı. 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 139 sayfalık iddianamede, 2015 genel seçimlerinde AK Parti İzmir milletvekili aday adayı olan Rektör Yardımcısı ve Diş Hekimliği Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Tancan Uysal ile 'Üniversite imamı' olarak bilinen Adem Fidan'ın da aralarında bulunduğu 29 tutuklu sanık hakkında 'Silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan 10 yıla kadar hapis cezası istendi.
FETÖ/PDY'nin darbe girişiminden sonra İzmir Emniyeti Mali Suçlarla Mücadele Şube ekiplerince 12 Ağustos, Katip Çelebi Üniversitesi'nde görevli akademisyen ve çalışanlara yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonda, üniversite imamı olarak bilinen Adem Fidan'la birlikte, 40 kişi gözaltına alındı. Adliyeye gönderilen kişilerden Prof. Dr. Tancan Uysal, Prof. Dr. Recep Sütçü, Prof. Dr. Şerafettin Karaca, Doç. Dr. Salih Yılmaz ile Adem Fidan'ın da aralarında bulunduğu 29 kişi tutuklandı. 11 kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Soruşturmayı tamamlayan Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Cumhuriyet Savcısı Ayhan Yılmaz, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) üyesi oldukları belirtilen, örgütün haberleşme programı 'ByLock', 'Turkuaz' ve 'Coverme' kullandıkları belirtilen 29 tutuklu sanık hakkında iddianame hazırladı.
OPERASYON İFADEYLE BAŞLAMIŞ
Savcı Ayhan Yılmaz'ın hazırladığı iddianamede, bir tanığın 17 Şubat 2016 tarihinde emniyette ifade verdiği, bu kapsamda araştırma ve soruşturmaya başlatıldığı ifade edildi. 'Üniversite imamı' olduğu iddia edilen Adem Fidan'ın ifadesinde bu suçlamayı kabul etmeyip, “Kendi üzerine kayıtlı Adem Fidan Servis Taşımacılık isimli şirketim var. Özel Menemen Yumurcak Dünyası Anaokulunu bir yıl süre ile işlettim. Zarar edince de haziran ayında bir başkasına devrettim. Fetullahçı Terör Örgütü ile bir bağlantım yok. İş yerinde ya da evinde kesinlikle Fethullah Gülen Cemaati toplantıları düzenlemedim, himmet ya da başka adlar altında kimseye para vermedim. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nin Menemen yolu üzerinde bulunan kampüsüne hiç gitmedim. İzmir Katip Çelebi Üniversitesinde FETÖ/PDY Terör Örgütü kapsamında toplantı yapılıp yapılmadığı hususunda bilgim yok. Katip Çelebi Üniversitesi Diş Hastanesine 2012 ya da 2013 yılında kız kardeşim Bediha Fidan ve kendi dişlerimin tedavisi için gittim. Katip Çelebi Üniversitesinde akademisyen ya da öğretim üyesi tanıdığım yok. Karşıyaka Örnekköy Zübeyde Hanım Mahallesi'nde Hacı Ali Gültekin Camii'nde imam olmadığı zaman 2011 yılından bu yana namaz kıldırdım. Bu sayede bazı doktorlarla tanıştığını, zaman zaman bu doktorlarla evinde sohbet toplantıları yaptık. Herhangi bir örgütsel toplantı yapmadığını, Asım adını hiç kullanmadığını, Üniversite imamı ya da üniversiteler imamı olduğunun doğru değildir. Menemende esnaflık yapıyorum, bu kadar insan neden benim adımı veriyor bilmiyorum. Kendi apartmanımızda Kuran okuyoruz, o da benim hoca olmamdan dolayıdır. Benim talimat verme yetkim olsa kendimi bir kamu kuruluşuna sokardım" dedi. Şüpheliler arasında bulunan öğretim görevlisi Serkan Çoştur'un 2010 yılında yapılan KPSS sınavlarındaki matematik sorularının çalınması olayından dolayı hakkında Ankara'da dava açıldığı ve 4 ay tutuklu kaldığı da belirtildi.
ÖRGÜTE KENDİ ADINI VERDİ
Cumhuriyet Savcı Ayhan Yılmaz, iddianamesinde şüphelilerin üyesi oldukları FETÖ/PDY terör örgütünün yapısı, kuruluşu ve örgütlenişi ile eylemleri hakkında da yer verdi. Örgütün temellerinin Fethullah Gülen tarafından 1966 yılında atıldığını, 1970'li yıllara kadar Yeni Asya Grubu içerisinde yer alan Fethullah Gülen'in, bu tarihten sonra İzmir Kestane Pazarı Kuran Kursu'nda görev yapmaya başladığı iddianamede yeraldı. Faaliyetlerini l3 - 18 yaş grubundaki öğrenciler üzerinde yoğunlaştıran Fethullah Gülen'in, Görüşlerini sohbet toplantıları aracılığıyla kedisine bağlı olan kişilere ulaştırdığı anlatıldı. Cumhuriyet Savcısı Ayhan Yılmaz, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını istismar edip 'Himmet' adı altında paralar topladığını, maddi kaynaklarıyla yurtiçi ile yurtdışında faaliyete geçirdiği eğitim kurumlarında kendi amaç ve ilkeleri doğrultusunda öğrenciler yetiştirdiği iddianamede ifade edildi. İddianamede, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasal kurumları, yasama, yürütme, yargı erklerinde kadrolaşmayı ve aynı zamanda uluslararası platformlarda da etkin bir güç haline gelmeyi hedefleyen örgütün, insanların dini duygularını, hassasiyet ile zaaflarını kullandığı da iddianamede yeraldı. Fetullah Gülen'in ve ona bağlı diğer yöneticilerin tüm talimatlarının, aklın da ötesinde bir kutsiyet kazandırılarak uygulandığını anlatan Cumhuriyet Savcısı Ayhan Yılmaz, örgütün özellikle siyaset, adliye, silahlı kuvvetler, emniyet, bürokrasideki örgütlenmesiyle yasadışı faaliyetlerini sürdürdüğü bilgisine de iddianamesinde yer verdi. Ayhan yılmaz, örgütün yönetim modelini de, “Bir yandan da örgüt mensuplarının tamamına belirli görev ve sorumluluklar yüklenerek mensupların örgüte bağlılıkları perçinlenmektedir. Örgüt mensuplarının iş ve özel hayatlarındaki bütün kararlarını, örgütün tasarrufuna bırakmış olmalarının altında yatan sebeplerden en önemlisi, bağlı oldukları imamların ve örgütün sözde lideri Fetullah Gülen'in hata yapmayacağına olan inançlarıdır" şeklinde iddianamesinde anlattı.
ÖRGÜT ÜYELERİNİN KULLANDIĞI BYLOCK PROGRAMI
Yöneticiyle üyeleri aralarında iletişim kurması için yazışma programı geliştiren, kullanan başka örgüt bulunmadığı bilgisinin de paylaşıldığı iddianamede ByLock sistemi, “By Lock programı en baştan itibaren FETÖ/PDY terör örgütü tarafından geliştirilmiş, kullanılmıştır. Programı yapan, geliştiren, kullanıcıların hizmetine sunan halen ABD vatandaşı olan David Keynes'in önceden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması, kendisi ile röportaj yapan Türk gazeteciye anlatmıştır. By Lock programı tamamlandıktan sonra Appstore'da ve Play Store'da paralı olarak satışa sunulduğu, Mart 2014 ile Eylül 2014 arasında herkesin indirmesine açık olduğunu iddia etmiş ise de, başından bu yana FETÖ/PDY terör örgütü için tasarlandığı, örgüt üyeleri dışındaki kimselerin bu programı bırakın kullanmayı haberdar bile olmamıştır. Programın indirilmesinin yeterli olmayıp, kurulabilmesi için kayıt ve referans numarası gibi bilgiler istemesi karşısında, By Lock programının kısa bir süre açık kaynak olarak bulundurulmasının bu programı kullandığı belirlenecek kişilerin yakalandıklarında kendilerini savunmaları için gerekçe oluşturabilmek amacıyla yapıldığı kanaatine varılmıştır. By Lock programı kullandıkları belirlenen şüphelilerin FETÖ / PDY Terör Örgütüne üye oldukları konusunda Başsavcılığımızca yapılan değerlendirmede tereddüt bulunmamaktadır. Bylock programının yalnızca FETÖ/PDY Terör Örgütü tarafından kullanılan bir programdır. Bu programın örgütte güvenilir kişilere ait telefonlara yüklenmiştir. Programı, örgüt üyelerinin ve yöneticilerinin kendi aralarında iletişim kurma amacıyla kullanmıştır" şeklinde anlatıldı. Haklarında dava açılan kişilerin, Ocak ayında hakim karşısına çıkacakları açıklandı.
FOTOĞRAFLI