Güncelleme Tarihi:
TATİLİNİ yapan yaptı, evine geri döndü. Meydan bizim gibi sonbahar severlere kaldı. Çeşme yaz sezonunda en popüler tatil mekanlarından biri olduğu için uzak durmayı tercih ediyorsanız, eylül ayı sizin için biçilmiş kaftan. Havalar henüz serinlemeden Ege havası almak için daha iyi bir seçenek olamaz. Sonbaharda yollara düşmek, ruhen arınmak ve dinginleşmek için Çeşme’de eylül bir başka güzel. Hala bronzluk veren ılık güneş, dinginlik veren dalga sesleri varken, bunaltıcı sıcakların etkisini yitirdiği, kalabalıkların son bulduğu keyifli zamanlara ‘hoş geldin’ diyelim. Rumların yerine Selanik, Girit ve İstanköy’den (Kos) gelenler yerleşmiş. Nasıl olmuş bilinmez ama, Alaçatı tarihi dokusu talana uğramamış nadir sahil kasabalarından. Arnavut kaldırımı sokaklar, cumbalı taş binalar, şık restoranlar, sıra dışı oteller, dostane bir atmosferle müşterilerini ağırlayan kafeler, yel değirmenleri ve kiliseden bozma bir caminin etrafındaki otantik meydan kasabaya vardığınız anda sizi avuçlayıp hayal alemine misafir ediyor.
SAKİNLİK VE DİNGİNLİK
Alaçatı Turizm Derneği Başkanı Necat Çelikok, herkesi Çeşme’ye ve Alaçatı’ya davet etti. Havaların güzel gittiğini, tüm otellerin ve mekanların açık olduğunu dile getiren Çelikok, “Eylül-ekim ayları, Çeşme ve Alaçatı’da daha sakin ve dingin bir tatil yapmak isteyenlerin tercihi oluyor. Eylülde Çeşme’yi tercih eden misafirlerimiz gelmeye başladı. Sonbaharda burada hem dinlenip, hem de tatil yapabilirsiniz. Çeşme-Alaçatı eylül ve ekimde çok güzel” dedi. Yazın geç başladığını ve bu sezonda insanların para harcamak yerine tedbirli davrandığını aktaran Çelikok, “Geçtiğimiz sezon yiyelim-içelim-gezelim sezonuydu. Bu sene ise yiyelim-içelim-eğlenelim-ama hesabımızı da bilelim sezonu oldu” diye konuştu.
Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Yakup Demir ise, “Eylül Çeşme’de mükemmel geçiyor. Yaz bitiyor. Önümüzde koskoca bir kış var. Tatil için gelecek yazı beklemeyin. ‘Ege’nin mavi sularına kendimi atayım, kumsallarında güneşin tadını çıkarayım’ diyorsanız bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
TARİHİ EV VE SOKAKLARI KEŞFEDİN
ARKEOLOJİK kazılar ilçe tarihinin M.Ö. 8 bine uzandığını gösteriyor. Tarihi kent merkezinden başlayarak kale ve müzeyi içine alan rota, Çeşme’nin köklü mirasını tanımak için keyifli bir güzergâh. 16’ncı Yüzyıl tarihli Kervansaray ve en yenisi 100 yıllık Çeşme evleri, Türk ve Rum mimarisinin benzersiz örneklerini gözler önüne seriyor. Ve tabii Osmanlı’dan kalan tarihi kale, camiiler... Çeşme Limanı’nın sık sık korsan saldırılarına uğramasından dolayı II. Beyazıt döneminde yaptırılan kalenin altı kulesi var ve üç tarafı hendeklerle çevrili. Kalede yer alan arkeoloji müzesinde antik Erythrai kentinden çıkan eserler sergileniyor. Çeşme’de 19’uncu Yüzyıl’a ait birçok cami var. Hacı Memiş Ağa, Hacı Mehmet ve Osman Ağa bunların başında. Haralambos Kilisesi de önemli dini merkezlerden biri.
SAKIZ ÇEŞİTLEMELERİNDEN TADIN
ÇEŞME’nin belki de en önemli doğal değeri. Binlerce yıldır pek çok derde şifa olan sakız ağacı Çeşme’deki varlığını sürdürüyor. Sakız ağacı, Çeşme için o kadar önemli ki sokaklar bu ağacın duvar resimleriyle dolu. Reçel, kahve, muhallebi ve sütlaç gibi pek çok yiyecek-içeceğe tat veren sakızın özellikle Çeşme kavunu içinde servis edilen dondurmasının lezzetini bilmeyen yok. Siz de bu lezzetleri mutlaka deneyin. Ayrıca deniz mahsullerinden dünya mutfaklarına, vejetaryen yemeklerden diyet menüsüne aradığınız her şeyi kaliteli servisle bulabileceğiniz mekânların sayısı bir hayli fazla.
BOŞ SAHİLLERDE DOLAŞIN, ALIŞVERİŞ YAPIN
TOPLAM 29 kilometrelik sahil şeridi boyunca birbirinden güzel plajlara ev sahipliği yapan Çeşme’nin kumsalları gerçekten çok çeşitli. Ilıca, Dalyan, Çiftlik, Paşalimanı, Şifne ve Ildırı gibi yazın binlerce kişinin doldurduğu plajları sonbaharın sakinliğinde görmek iyi fikir. Ilıca Plajı’nda denize girmeniz de mümkün. Denize karışan sıcak su kaynağı Ilıca’yı büyük bir termal havuz haline getirmiş. Su kaynaklarının ısıtıcı etkisinden ötürü Ilıca’da yılın ortalama altı ayı denize girilebiliyor. Eğer alışveriş diyorsanız, Çeşme Marina’yı öneriyoruz size. Çeşme’nin en önemli alışveriş, eğlence ve kültür merkezi konumunda olan marina 2010’da açıldı. 400 yat bağlama kapasitesi olan marinada, mağazalar, restoranlar ve eğlence mekânları var.
ALAÇATI’DA YÜRÜYÜN, BİSİKLETE BİNİN
ALAÇATI dokusu bozulmamış sahil kasabalarından biri. Cumbalı taş binalar, Arnavut kaldırımlı sokaklar, şık butik oteller, kafeler ve yel değirmenleri... Alaçatı’ya girer girmez tepede eski yel değirmenleri gözünüze takılacak. Bu taş değirmenler, 1850-1900 arasında un öğütmek amacıyla inşa edilmiş. Rüzgâr burada öyle hızlı eser ki yel değirmeni kanatlarının dönüşünü takip etmeniz zorlaşır. Alaçatı’nın Arnavut kaldırımı ile kaplı dar sokaklarını iki ya da tek katlı taş evler gölgeler. Bu mimari dokuyu hissetmek ve taş evleri keşfetmek için beldeyi baştan sona yürümelisiniz. Eski evlerin çoğunda görüleceği gibi dış etkenlerden korunmak amacıyla bolca kullanılan sıva ve sıva süsleri ayrı bir görsel şölen sunuyor.
YÖRE OTLARIYLA LEZİZ YEMEKLER YİYİN
YEMEK Alaçatı kültürünün ayrılmaz bir parçası. Birbirinden leziz yöre otlarıyla yapılan zeytinyağlı lezzetler ile deniz ürünlerini tatmalısınız. Alaçatı mutfağına ait örnekleri keyifle tüketeceğiniz restoranlar ve dünya mutfağını da tadabileceğiniz seçenekler mevcut. Dünyada yalnızca bu yörede yetişen ve dalında olgunlaşan hurma zeytinini meşhur köy kahvaltısında tatmanızı, ayrıca ev yapımı limonata, sakız muhallebisi, sakız tatlısı, sakız kurabiyesi ve adaçayını da pas geçmemenizi öneririz.
SÖRF İÇİN EN UYGUN YER
ALAÇATI rüzgâr sörfü için dünyanın sayılı sahillerinden birine sahip. Çok iyi sörf okulları var. Burada rüzgârlı gün sayısı yılda 330’la Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Alaçatı’da rüzgârın en iyi olduğu dönem ise eylülde başlıyor. 12 ay boyunca açık kalan okullardan eğitim alarak sörf yapabilirisiniz. Merkeze 4 kilometre uzaklıkta, yat limanının yanında, eni 500, boyu 330 metrelik sığ bir sahil var. Yüzme bilmeseniz bile bu alan rüzgâr sörfü öğrenmek için ideal.