Güncelleme Tarihi:
Mete Tamer OMUR
TÜRKİYE, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini her geçen gün artırıyor. Elektrik üretiminde toplama göre yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulu gücü oranı 2022’de yüzde 54’e ulaştı. Elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 44’ü yenilenebilir kaynaklardan sağlandı. Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu gücü ise Şubat 2023 sonu itibariyle 104 bin megavatı aştı. Rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütleden oluşan temiz enerji kaynaklarının payı da 24 bin 434 megavat seviyesinde gerçekleşti.
İLK 10’DA YER ALACAK
Temiz enerji kaynaklarına dayalı kurulu gücünü her geçen gün artıran ve yatırımlar yapan Türkiye, bu alanda dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri olmayı hedefliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) raporuna göre Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesinin yüzde 64 artışla 2027 itibariyle toplamda 90 gigavata ulaşması bekleniyor. Toplam kapasite artışında yüzde 49’la güneş enerjisi başı çekerken, rüzgar enerjisinin bu artışın yüzde 24’ünü oluşturacağı öngörülüyor. Türkiye’nin bu büyümeyle 2027’de Çin, ABD, Hindistan, Almanya, Brezilya, İspanya, Japonya, Avustralya ve Birleşik Krallık’ın ardından dünyada en yüksek temiz enerji kapasitesine sahip ülkeler arasında 10’uncu sıraya yükselmesi bekleniyor.
100 MİLYAR $ YATIRIM
Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, 2022’nin Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu gücünde 100 bin megavat sınırını geçme başarısı gösterdiği bir yıl olarak tarihe geçtiğini belirtti, “Yıl sonu itibariyle 104 bin megavat seviyesine ulaşan toplam kurulu gücümüze ulaşmak için son 20 yılda üretim, iletim ve dağıtım alanlarına 100 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdik. Çok önemli bir kısmı özel sektör tarafından yapılan bu yatırımın büyüklüğünü önemsememiz gerekiyor” dedi.
* Bugün Türkiye’de lisanssızlarla birlikte 11 bin 711 elektrik enerjisi üreten santral bulunuyor. Bunların 360’i rüzgar, 64’ü jeotermal, 9 bin 635’i ise güneş enerjisi santrali.
Türkiye’nin son 10 yılda kurulu gücünü iki kat artırdığına dikkat çeken Kalaycı, bu başarının altında gerek proje, gerekse finansman modelleriyle çok iyi yönetilen enerji sektörünün bulunduğunu hatırlattı. “Aldığımız yol gerçekten de alkışlanası bir başarıyı ifade ederken, ülke potansiyeli dikkate alındığında henüz başlangıç noktasında olduğumuzu söylemek gerekiyor” diyen Alper Kalaycı, şu değerlendirmeyi yaptı:
FARKINDALIK ARTMALI
“Bugün Türkiye, rüzgar ve güneşte en az 20’şer bin megavat, jeotermal ve biyokütlede ise 5’er bin megavat kurulu güce rahatlıkla ulaşabilir noktada olabilirdi. Tüm çabamız ülkemizin ‘sınırısız’ kelimesi ile tanımlanabilecek yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarından çok daha fazla yararlanmasını sağlamak. 2022’nin bizler için en önemli yanı Türkiye’nin 75 bin megavat kurulu güç potansiyeline sahip olmasına rağmen sıfır noktasında olduğu denizüstü rüzgar enerji santralleriyle ilgili farkındalığının artması oldu.”
SANAYİYİ AYAKTA TUTAN SÜTUN
ALPER Kalaycı, 2010-2020 yılları arasında uygulanan ve pek çok haksız eleştiriye uğrayan Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında yapılan yatırımlar sayesinde bugün elektriğin olması gereken fiyatın yarısı seviyesinde tüketildiğine dikkat çekti. Kalaycı, “O yıllarda eleştirilen YEKDEM, bugün sanayimizi belki de ayakta tutan sütunlardan biri oldu. Türkiye, ayağındaki onca prangaya rağmen tam bir başarı öyküsü yazıyor. Denizüstü RES’lerde 2030’a kadar en az 10 bin megavat kurulu güce ulaşabiliriz. 2022’de yatırımların durma noktasına geldiği jeotermal enerjide mevcut bin 691 megavat kurulu gücümüzü 5 bin megavatın üzerine rahatlıkla çıkarabiliriz. Yeşil hidrojen bugün dünyanın en çok konuştuğu ve ‘geleceğin enerjisi’ olarak tanımlanan bir kaynak. Ve biz ülke olarak yeşil hidrojenle dünyanın enerji ihracatçısı ülkeleri arasına girebiliriz” ifadelerini kullandı.
YERLİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR
JEOTERMAL Enerji Derneği Başkanı Ali Kındap, jeotermal enerji santrallerinin Ege’de kümelendiğini ifade etti. Enerjinin temiz kaynaklardan sağlanması kadar, yerli ve sürdürülebilir olmasının da bağımlılığı azaltıcı etki yarattığına, bu durumun tedarik konusunda daha esnek şartlar sunduğuna işaret eden Kındap, jeotermalin bu yönüyle tüm konvansiyonel ve yenilenebilir enerji kaynaklarından pozitif yönde ayrıştığını belirtti.
Ali Kındap, “Bugün bin 691 megavat elektrik enerjisi üretimi, 5 bin 20 megavat ise konut ısıtma, seracılık, termal turizm, soğutma, tropikal balıkçılık gibi doğrudan kullanım alanlarında faydalandığımız ve toplamda 6 bin 700 megavatın üzerinde olan jeotermal enerji kullanımımız maalesef ülke potansiyelimizin çok çok altında” dedi.