Güncelleme Tarihi:
“Medyada son günlerde hakkımızda çıkan haberlerde, İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığı yaptığımız dönemlere ilişkin olarak mütevelli heyetinin aldığı kararlar doğrultusunda üniversitenin geliştirilmesi için yapılan inşaatlar ve mali harcamalarla ilgili başlatılan ve yaklaşık 2 yıldır süren bir soruşturmayla ilgili olarak ifade vermemiz haberleştirilmiştir. Yanlış anlaşılmaları ve yaratılmak istenen yolsuzluk algısını önlemek için bu basın açıklamasının yapılması bizim açımızdan bir zorunluluk haline gelmiştir.
Yaklaşık 2 yıldır süren soruşturmada ilk kez davet edilmemiz üzerine kendiliğimizden giderek, devlet görevlilerine ve gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcı olmak amacıyla soruşturma kapsamında ben ve o dönemde benimle birlikte görev yapan mütevelli heyeti üyeleri, rektörler, genel sekreter ile diğer görevliler ve ihaleler sonucunda işleri alan şirketlerin yöneticileri ifadelerimizi verdik.
Biz bir ‘Dünya Üniversitesi’ kurmak sevdası ile yola çıktık. Ben ve arkadaşlarım, 4.150.000 € İle 500 milyon dolar varlığı, 10 bin öğrenci, 1000’e yakın öğretim üyesi ve idari personel olan bir kurum yarattık. Yaratılmak istenen algının aksine İzmir ekonomi üniversitesi bir başarı hikayesidir. Her yıl YÖK tarafından denetlenen üniversitemizin başarısı sadece ülkemizde değil, dünyaya da taşmıştır. Prens Charles dahi eğitim yöntemimizin örnek oluşu nedeniyle, üniversitemize gelmiştir.
İzmir’in en değerli yerinde 40 bin metrekarelik akıllı sınıfları bulunan, birinci sınıf inşaat kalitesi olan binaların bulunduğu akıllı kampüs yarattık. Bugün artık eğitim kadar sağlık da önem taşıyor. Pandemi sürecinde bunu daha iyi anladık. Hastane için hemen kampüse komşu 20 bin metrekare alanda 30 bin metrekare hastane kaba inşaatını bitirdik, dekorasyon projelerini dahi hazırladık. Üniversiteyi hiç borçsuz, 25 milyon nakit, yılda 50 milyon bütçe fazlası, 500 milyon dolar varlığı, 222 dönüm ikinci kampüs arsası ile birlikte dev bir kurum olarak bıraktık. Kötü yönetilseydi ben ve arkadaşlarım avanta peşinde koşsaydık, 18 yılda böyle bir üniversite yaratılabilir miydi?
İfadeleri alınan kişiler üniversiteyi batıran değil, zirveye taşıyan insanlardır.
Yürüyen soruşturmada ve devamında, yaptığımız ve yapacağımız savunmalarla haklılığımız bütün çıplaklığıyla ortaya çıkacaktır. Ancak belirtmek isterim ki bizler:
Asla üniversitenin aleyhine olacak şekilde bilerek ve isteyerek herhangi bir usulsüzlük yapmadık.
Üniversitenin kaynaklarını gerek kendimiz gerek yakınlarımız menfaatine kullanmadık.
Üniversitenin kaynaklarını herhangi kişi ya da kuruluşa aktarmadık.
Üniversitenin ihalelerine herhangi bir usulsüzlük karıştırmadık.
Üniversiteyi dolandırmadık.
Üniversitedeki görevlerimizi yerine getirirken görevimizi kötüye kullanmadık.
Üniversitenin tek bir kuruşunu ne yedik, ne de başkasına yedirdik.
Hiçbir zaman hukuka ve mevzuata aykırı bir iş ve işlem yapmamanın verdiği güvenle ben ve arkadaşlarım, devletimize ve görevlilerine yardımcı olmak düşüncesi ve amacıyla sorulan soruları cevapladık.
Bu süreçte zaman ve mekan gözetmeden, üstün bir gayretle görev yaptığını gözlediğimiz görevlilere de teşekkür ederiz. Yine üniversitemiz hukuk fakültesi mezunu çocuklarımızın, “Savunmanızı biz yapalım” yönündeki isteklerine de müteşekkiriz.
Bu haber dolayısıyla, bizi sevenlerin endişe içinde olmamasını diliyorum. Bugüne kadar verdiğimiz haklı ve onurlu mücadelemize kaldığımız yerden başımız dik ve alnımız açık olarak devam edeceğiz.”