Güncelleme Tarihi:
EGEMET’in 1998 yılında, ISTAŞ’ın da kurucularından olan Ahmet Demirok tarafından faaliyete geçirildiğini belirten Egemet Genel Müdürü Ali Selçuk Demirok, 2003 yılında görev başladığı Egemet’i ihracatla tanıştırdığını ve bugün başta Almanya olmak üzere Kuzey Avrupa ülkelerine ihracat yapan bir firma haline geldiklerini söyledi. İlk ihracatlarını İran’a yaptıklarını ve ardından aynı yıl içinde İtalya ile Avrupa’ya açıldıklarını anlatan Demirok, “Sonra yavaş yavaş Almanya’da müşteriler elde etmeye başladık. Gittiğimiz fuarların bunda çok etkisi oldu. Bugün ihracatımızda otomotiv dışında iş makineleri, makine ve enerji sektörü, demiryolları, hidrolik sektörü önemli yer tutuyor. Çeliği şekillendirmek bizim işimiz. Biz belli ebatlarda, belli toleranslarda parçalar üretiyoruz. Müşterilerin yaptığı tasarımları bir şekilde üretime çeviriyoruz. Bu tasarımlar genelde hazır oluyor. Ancak bazı durumlarda müşterilerle beraber tasarımı yapabiliyoruz. Müşterilerimiz için tasarım yeteneğimiz çok öne çıktı. Hem işin metalürjik yanıyla yorum yapabiliyoruz hem de parçanın şekillendirilebilirliği ile ilgili müşteriye destek verebiliyoruz” dedi.
BAYOSB’DE FABRİKA KURUYOR
Bu yıl Bağyurdu Organize Sanayi Bölgesi’nde (BAYOSB) aldıkları yatırım kararının firmanın kritik kilometre taşlarından biri olduğunu dile getiren Demirok, şöyle konuştu: “KOSBİ’de şu an hali hazırdaki fabrikamızın kapalı alanı 6 bin metrekare iken, geçtiğimiz günlerde temelini attığımız ve inşaatı hızla devam eden BAYOSB’deki fabrikamıza geçildiğinde toplamda ilk etapta 9 bin metrekare kapatıyoruz, proje tam bittiği zaman 14 bin metrekare kapalı alanda üretime geçmiş olacağız. İle etapta 6 milyon euro yatırım yapacağız. Projemiz tamamlandığında 15 milyon euro yatırıma ulaşacağız. Kapasitemiz burada yaklaşık yıllık 11-12 bin ton iken, BAYOSB’de 20-24 bin tona çıkacağız. Yüzde 100 artış hedefliyoruz. Ciro anlamında da nerdeyse çarpı iki olacağız. Tesisin tamamlanmasıyla özellikle otomotive ağırlık vermek istiyoruz. Çünkü dövme sektöründe bütün dünyada üretilen dövme ürünlerinin yaklaşık yüzde 60’ını otomotiv sektörü tüketiyor. Otomotiv dövme ürünlerinin en büyük müşterisi. Tabii otomotiv de kendi içerisinde çok büyük değişimlere sahne olduğu için biz özellikle ağır ticari vasıtalara dönük parça üretmeyi hedefliyoruz.”
KALİTELİ ÜRÜN İHTİYACI
Yıllar içerisinde Avrupa’nın istediği, özellikle Almanya’nın istediği standartlarda iş yaptıkça önlerinin hep açıldığını ifade eden Demirok, “Öyle bir piyasa ve sektör oluştu ki, ikinci bir Egemet olsa yine dolduracak miktarda bir talep var. Bizim mutlaka bir yatırım yapmamız gerekiyordu. Tabii yatırım anlamında çok elverişli bir ortam olmadığı açık. Hem Türkiye’nin TL bazında bir enflasyonu var, onu da geçtik artık dünyada bir enflasyon mevcut. Buna rağmen yatırım yapan bir çok sanayici var. Şu an bakılsa, etrafımızdaki sanayicilerden pek çoğunun yatırımda olduğunu görürsünüz. Belli yatırım mallarında resmen sıra var. Herhangi bir tezgahı almak için en az bekleyeceğiniz süre 7-8 ay. Şu an da sanayi sektörünün Türkiye’de önü açık. Yeter ki dünya standartlarında, dünya maliyetlerinde iş yapılabilsin” diye konuştu.
AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI
Otomotivin talep ettiği standartları sağlayan belgeler başta olmak üzere tüm geçerli standartlara sahip olduklarını, bu dönemde AB Yeşil Mutabakatı’nın ön plana çıktığını belirten Demirok, şöyle devam etti: “Eskiden daha kolaymış. Sadece İSO 9001 var mı yok mu diye bakılıyordu. Otomotivde çıta yükseldi, onu takiben diğer standartlar da arka arkaya geldi. Kaliteli ve sağlıklı üretim için bu standartların gelmiş olmasını son derece olumlu bulduğumuzu da ifade etmek isterim. Eskiden büyük oranda kamunun denetlediği etik, iş güvenliği, çevre gibi sürdürülebilirlik altında sayabileceğimiz konular, artık müşterimiz tarafından da sorulur oldu. Bu da bizi sürdürülebilirlik kriterlerine göre iş yapmaya yöneltiyor. İş yapma şekilleri gitgide yeni kriterlere tabi olmaya başladı. Bunun üstüne AB’nin yürürlüğe koymayı tasarladığı Yeşil Mutabakat var. Kamu ve özel sektör tüm bileşenlerinin özellikle çevre ile ilgili konular başta olmak üzere tüm sürdürülebilirlik kriterlerinin üzerine düşülmesini zorluyor.”
Dijitalleşme konusunun kendi sektörleri için de gündem olduğunu ifade eden Demirok, “Dijitalleşme gündemimiz de olsa da emek yoğun bir sektör bizimkisi ve şu an en büyük dert, yeni nesilleri bizim tarzımızdaki işe sokabilmek. Çünkü onların gördüğü internet, sosyal medyada bir dünya var, paylaştıkları bir değerler var. O değerlerden koparıp içeriye, üretime, 1200 derece karşısında son derece gürültülü ve gerçekten zorlu ortama insanları sokabilmek gerçekten zor. Şimdi tezgah ayarını yapan personel elinde bir balyoz, bir anahtar ile bu işi yapıyor. Yarın o işi yapan personelin programlamadan, kodlamadan anlayan, robotun dilini bilen insana dönüşmesi lazım. Ne yazık ki Türkiye’nin şu andaki endüstri ortalaması 2.0, 3.0 bile değil. 3 dediğiniz şey, artık belli basit otomasyonların devreye girdiği, robotun devreye girdiği endüstri evresidir. Bakıyorsunuz endüstri 4.0 artık robotlar birbirleri ile iletişime geçiyor, yapay zeka devreye giriyor. Bu anlamda kat etmemiz gereken yol uzun” ifadelerini kullandı.
OTOMOTİVDEKİ DÖNÜŞÜM
HER SEKTÖRÜ ETKİLİYOR
BUGÜNLERDE yaşanan belirsizlik ve risklerin fırsatlar da barındırdığını söyleyen Egemet Genel Müdürü Ali Selçuk Demirok, değişimin çok hızlı olduğu bir dönemden geçtiğimizi kaydetti. Risklerin yanında önemli fırsatlar bulunduğunu da ifade eden Demirok, şöyle dedi: “ABD’den tutun Çin’e kadar herkes bu belirsizlik ile boğuşuyor. Almanya’yı ele alalım. Orada şu an içten yanmalı motor üreten dev firmalar, dev tesisler var. Bu tesisler ne olacak, bunu düşünüyorlar. Buraların dönüştürülmesi gerekiyor. İnsanlar bu değişime direniyor. Lobiler oluşturuluyor, AB Komisyonu’nda baskı yapıyorlar. Bu değişimi engelleyip ayakta tutmak için zamanında çok uğraş verdiler. Ancak şu anda öyle bir ortam oluştu ki, rüzgar tam tersine döndü. Almanya’da belli şehirler var ki, Euro 4 öncesi dizel araçla o şehre giremiyorsunuz. İnsanlar bu sefer korktular, dizel araç alamaz hale geldiler. Şimdi otomotiv firmalarının pek çoğu ‘artık içten yanmalı motor geliştirmeyeceğiz’ diyor. Bizim de bu değişimi kaçırmamamız gerekiyor.”
PANDEMİ, LOKASYONU
ÖNEMLİ HALE GETİRDİ
KOVİD-19 pandemisi döneminde bir çok büyük uluslararası firmanın şunu algıladığını vurgulayan Egemet Genel Müdürü Ali Selçuk Demirok, “İnsanlar, ‘her şeyimizi Uzakdoğu’dan temin etmeye devam edersek, günün birinde topal kalacağız’ dediler. ‘Mutlaka bize yakın lokasyonda da üretimimizi yedeklememiz gerekiyor’ noktasına geldiler. O sebeple şu anda Avrupa’ya yakın lokasyonlardan, onların standartlarında imalat yapabilecek firmalara büyük ilgi var” dedi.
KALİTELİ PERSONEL İHTİYACI
Türkiye’nin bu anlamda çok önemli bir avantajı bulunduğunu söyleyen Demirok, “Bizim de şu andaki yoğunluğumuz buradan kaynaklanıyor. Bizim gibi geleneksel endüstrilerin altyapısını oluşturacak yeni mezunların hepsine ihtiyacımız var. Öte yandan da bu endüstrileri dijitalleştirmemiz gerekiyor. Bir yandan da dijitalleşmeye altyapı sağlayacak, mekatroniği, elektroniği bilen, otomasyondan anlayan personel yetiştirmemiz lazım” diye konuştu.
BİRÇOK FİRMAYI
BMC BESLEDİ
İZMİR’in çok daha büyük potansiyelinin olduğunu belirten Egemet Genel Müdürü Ali Selçuk Demirok, her şeyden önce bulunduğu konum itibariyle, lojistik anlamda, deniz taşımacılığı anlamında İstanbul’dan daha üstün olduğunu kaydetti. İzmir Limanı’nın büyük bir potansiyel barındırdığını kaydeden Demirok, “Çandarlı Limanı’nın bir an önce faal olması, İzmir endüstrisi için çok büyük artı olacak. Bizim sektör adına örnek vereyim. İzmir’in lokomotifi BMC’ydi. Birçok firmayı besledi, yan sanayiyi geliştirdi. Kendi bünyesinde geliştirdiği elemanlar İzmir’i uzun süre besledi. Fakat BMC’den sonra o rolü üstlenen, ana sanayide faaliyet gösteren bir firma çıkmadı” dedi.
CAZİBEYİ ARTIRMALIYIZ
İzmir olarak da ülke olarak da yabancı sermayeyi bu topraklara çekmemiz gerektiğini ifade eden Demirok, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak bir taraftan da şehir ve bölge olarak cazibemizi artırmamız gerekiyor. Teşvik sisteminde İzmir, ıskalanacak bir şehir değil. Hala İzmir’in yatırım çekme potansiyeli var ve o yatırımı besleyecek altyapısı mevcut. Tamam, doğuya pek çok önemli teşvikler veriliyor, evet oraya sanayinin gitmesi lazım. Bir de işin realitesine bakmak şart. Belli endüstri kurulduğu zaman ona bir insan kaynağı, lojistik olarak stratejik noktada olmak gerekiyor. İzmir’de bunların hepsi var.”
ÜRETİM EKOSİSTEMİNİ
AYAKTA TUTMALIYIZ
TÜRKİYE’nin birçok avantajları olmasının yanında müteşebbis ruha sahip bir toplumu olduğunu söyleyen Egemet Genel Müdürü Ali Selçuk Demirok, “Üretmekten keyif alan bir endüstri kesimi var. Çalışanlar da bundan mutlu. Bu, desteklenmesi gereken bir hikaye. Bu ülke belli bir potansiyel ile tuğla üstüne tuğla ekleyerek bir duvar ördü. Bunun üstüne daha farklı bir büyüme hikayesi koyabilmek için gerçekten sanayi stratejisinin yanına eğitimi de koymak gerekiyor” dedi. Eğitimin yanına gerçekten doğru bir vergilendirmenin de şart olduğunu kaydeden Demirok, şöyle devam etti: “Pek çok politikanın bir araya gelmesiyle doğru bir üretim ekosistem oluşabilir. Bizim üretim ile büyümeye ihtiyacımız var. Çünkü bütün dünyadaki ekonomilere baktığınızda, hizmet sektörü gerçekten önemli yer tutuyor. Hizmet sektörü evet istihdamda çok önemli yer tutuyor. Ancak gördük ki pandemi ile o sektörler bir anda durma noktasına geldi. Fakat üretim durmadı. Üretim kolay kolay durmaz, çünkü üretim potansiyelini oluşturmak kolay değil. Bir göl düşünün, onu besleyen pek çok ırmak, dere var. Bunları sürekli ayakta tutmak gerekiyor ki, o göl kurumasın. Üretimi, üretim ekosistemini ayakta tutmak Türkiye için hayatidir.”