Güncelleme Tarihi:
Umut KARAKOYUN/İZMİR, (DHA)- EGE Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), 12. kurultayını gerçekleştirdi. Kurultaya katılan bileşenler, yaşam alanlarının tahrip edildiğini açıkladı.
EGEÇEP, 12'inci kurultayını Bayraklı’da bulunan Tepekule Kongre Merkezi’nde yaptı. Kongrede, çevre sorunlarına dikkat çekildi. Ayrıca bileşenlerin örgütlenme ve mücadele yöntemlerine dair görüş ve önerilerin de konuşulduğu kurultayda, dikkat çeken açıklamalar oldu. EGEÇEP bileşeni Güzelbahçe Çevre Derneği (GÜLDER) Başkanı Turgut İnel, İzmir’de şu an en yaşanılır bölgenin Güzelbahçe olduğunu fakat bu ilçenin de birçok sorununun bulunduğunu söyledi. Güzelbahçe'de merkezi hükümet tarafından büyük bir balıkçı barınağı yapılmak istendiği, kendilerinin de buna karşı çıktığını ifade eden İnel, "Yine bir mezbaha mücadelesi verdik, ama burnumuzdan getirdiler. Güzelbahçe, Efemçukuru'ndan en çok etkilenen bölge. Güzelbahçe’de yer altı suları bitti, ağaçlar kuruyor, betonlar yükseliyor. En pahalı suyu kullanıyoruz. 10 yıl sonra Güzelbahçe su bulamayacak" dedi.
Turgutlu Çevre Platformu (TURÇEP) adına konuşan Metin Sert ise Manisa’nın Turgutlu ilçesi Çal Dağı’nda kurulmak istenen nikel madenciliğe karşı verdikleri mücadeleyi anlatarak bu projenin hayata geçmesi durumunda dünyanın 7'nci büyük tarım alanı olan Gediz Ovası’nın yok olacağını iddia etti.
EGEÇEP Dönem Sözcüsü Prof. Dr. Ali Osman Karababa, toplantı öncesi basın açıklaması yaptı. Türkiye genelinde yaşanan çevre sorunlarına değinen Karababa, Bergama'da, Kozak yaylasında, Efemçukuru altın işletmecilerinin toprağın altını üstüne getirdiklerini söyledi. Efemçukuru altın madeninin İzmir'in sularını her geçen gün daha fazla kirlettiğini ileri süren Karababa, "Kentin çeperindeki taş ocakları yoğun bir tempoda çalışırken, ormanlar, meralar, tarım arazileri için tam bir kabus haline geldi. Aydınlılar, jeotermal ve madenler, Karaburunlular RES-balık çiftlikleri, Aliağa ve Foçalılar termik santral- demirçelik gibi belalarla mücadele etmek zorunda kaldı" dedi. Gaziemir'deki nükleer atık alanına da değinen Karababa, kurşun fabrikası tesislerinde sınır limitlerin 219 katı radyasyon ölçüldüğünü hatırlattı.
FOTOĞRAFLI