Güncelleme Tarihi:
YÜZYILLAR boyunca Asya ve Avrupa arasında en önemli ticari kavşaklardan, başkent İstanbul’dan sonra Osmanlı’nın en önemli ticari merkezi olan İzmir’in bu jeopolitik önemi Cumhuriyet dönemine de miras kaldı.
İzmir’in coğrafi konum avantajı itibariyle Avrupa limanlarına yakınlığı bu ticari başarısının asıl itici gücüydü.
Bölgemizdeki diğer illerimizde üretilen incir, pamuk vs. gibi ürünlerin önce demiryoluyla İzmir’e, oradan da gemilerle Avrupa’ya ulaştırılması bölgemizi bir ihracat üssü haline getirmenin yanı sıra İzmir’i yabancıların bile yaşamak istediği Avrupai bir şehir haline getirmişti.
ALDIĞI MİRASLA İTİCİ GÜÇ OLDU
İşte son 40 yılımız her şeyden önce tarihimizden aldığımız bu ekonomik ve kültürel mirasın köklerine uzanıyor.
Devralınan bu mirasın Cumhuriyet’in ilk yıllarında fuarlar ve kongreler kenti misyonuyla harmanlanması ve İktisat Kongresi odağında ekonomik kalkınmanın merkezi olarak belirlenmesi, İzmir’in 1980’li yıllara kadar dış ticarette ve sanayide büyüyen bir ivme yakalamasını sağladı.
Bu temeller üzerinde yükselen son 40 yılımız ise bir taraftan dışa açılmanın, liberalleşmenin ve küreselleşmenin bir taraftan da bilişim çağına geçişin altın çağı oldu.
Nitekim İzmir, önceki çağlarda olduğu gibi, 1980’li yıllarda da ülkemiz genelinde benimsenen finansal serbestleşme ve ihracata dayalı ekonomi modelinin itici güçlerinden biriydi.
Veriler bazında değerlendirecek olursak, 1985’te 709 milyon dolar olan ihracatımız 2023’te 17 milyar dolara yükseldi.
Ayrıca İzmir, ihracatının ithalattan daha fazla olmasıyla, yani net ihracatıyla da ülkemizde lider konumdadır.
Bir diğer önemli veri olarak, kentimizin milli geliri 1985’te 955 milyon TL iken 2023’te 1.4 trilyon TL’ye yükseldi.
1985’te 2.3 milyon olan kent nüfusumuzun günümüzde 4.5 milyon kişiye ulaşması ve bu nüfusun çoğunlukla genç ve dinamik olması da bir diğer önemli avantajımızdır.
OSB’LERİYLE ÖNCÜ ROL ÜSTLENDİ
İzmir’in ülkemiz ekonomisine katkısına bakacak olursak…
Kentimiz son 40 yıldaki dışa açılma sürecinin sonunda bugün ülkemiz milli gelirinin yüzde 7’sini, ihracatının yüzde 7’sini, istihdamının yüzde 6’sını, vergi gelirlerinin yüzde 11’ini karşılıyor.
TOBB sanayi veri tabanına kayıtlı 3 bin 926 üründen bin 28’inin İzmir’de yapılması ve bu anlamda İstanbul’dan sonra ikinci sırada olmamız da ekonomik gücümüzün ve çeşitliliğimizin bir diğer tescilidir.
Biz de Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak son 40 yılda ‘Üretim yoksa kalkınmak hayaldir‘ mottosunu prensip edinip, öncülerin odası olma vizyonuyla kentimizin kalkınması için pek çok adım attık.
Bugün 6 bin aktif üye sayısına ulaşmış güçlü bir oda olarak yolumuza devam ederken, 40 yıldan fazladır ilimizdeki 100 büyük firmayı belirliyor, ayrıca üretimde ve yatırımda başarı gösteren sanayicilerimizi ödüllendiriyoruz.
Bölge odası kimliğimizle geçmişten bugüne 21 OSB’nin kurulmasında öncü olduk.
İzmir özelinde ise 17 OSB’nin 14’ünün kurucu ortaklığını üstlendik.
Bölgemizdeki tarım potansiyelinin doğru konumlanması gerektiği inancıyla, Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulması ile ilgili bakanlık tarafından çıkarılan yönetmelik sonrası, Ticaret Odası, Borsa ve Ege İhracatçı Birlikleri ile çalışmalara başlamıştık.
Pandemi sürecinde de çok net gördük ki tarım ve gıda geleceğin en önemli stratejik sektörlerindendir.
Bunun dışında da farklı ilçelerimizde pek çok farklı ihtisas OSB’nin kurulması için çalışmalarda bulunduk.
SANAYİ 4,5 VE YEŞİL SANAYİ ATAĞI
İzmir’in geleceğini de geçmişi kadar değerli görüyor ve buna yönelik çalışmalar yürütüyoruz.
Öncelikle geleceğimiz adına çok önemsediğimiz Sanayi 4.0 ve 5.0, Yeşil Sanayi vb. gibi güncel küresel gelişmelere sanayicilerimizin uyum sağlayabilmesi amacıyla anketlerden seminerlere ve basılı kitaplara değin uzanan çok çeşitli çalışmalarda bulunuyoruz.
Üniversite-sanayi iş birliği, mesleki eğitimi geliştirme projeleri, Avrupa İşletmeler Ağı projesi vb. diğer çalışmalarımız da gerek yerel gerek uluslararası sanayi entegrasyonumuzu güçlendirmek adına odamızın yürüttüğü diğer önemli projeler olarak dikkat çekiyor.
İzmir’i ülkemizin serbest statüde bir teknoloji ve inovasyon üssü olarak yapılandırmaya yönelik model fabrika-yetkinlik ve dijital dönüşüm merkezi, İZQ girişimcilik-inovasyon merkezi ile İzmir’deki kardeş kurumlarımızla birlikte hareket ediyoruz.
Ayrıca, İzmir teknoloji üssü ve Batı Anadolu Serbest Bölgesi projeleri ile kara-deniz-tren hattı entegrasyonunu çok geniş bir hinterlantta yapabilme kapasitesine sahip olacak, Türkiye’nin de en büyük dağıtım merkezi olmaya aday Kemalpaşa Lojistik Köy de İzmir’i geleceğe hazırlayan diğer önemli projelerdir.
Sonuç olarak, bugün çok sayıda zorlukla yüzleşiyor olsak da tarih boyunca kentimizin edindiği misyonu tüm bu saydığım çalışmalarımızın verdiği güçle harmanlayarak gelecek yüz yıllara çok daha emin adımlarla yürüyeceğimize inanıyorum.