Güncelleme Tarihi:
DİLAY Oyuncak Yönetim Kurulu Başkanı Adil Özyiğit için en basit tanımıyla 34 yıllık oyuncakçı diyebiliriz. Çocukların en değerli yoldaşlarını üreten, çocukların hayal dünyasının harcını taşıyan isim. Üstelik bunu yaparken silah denilen soğuk nesnenin oyuncaklarını da pedagog eşliğinde onların minik ellerinden alan, yerine masum oyuncaklar yerleştiren duyarlı bir iş insanı.
Şanslı bir çocukluğu olduğunu, oyuncak yönünden kısıtlı bir dönemde babasının yurt dışı seyahatleri nedeniyle her türde oyuncakla büyüme şansını yakaladığını söyleyen Adil Özyiğit, müteahhitlik yapan babasının kurulu bir işi olmasına rağmen lise çağlarında oyuncakçı olmaya karar verdiğini söylüyor.
“Oyuncakla hayata başladım, oyuncakla devam ettim, ediyorum” diyen Özyiğit, “34 yıllık sektör geçmişim var. Hayalimdeki işi yapıyorum. Kemeraltı’nda plastik oyuncak satışı ile başladım, halen hem ithalat hem üretim ile yoluma devam ediyorum” dedi. Mithatpaşa Endüstri Meslek Lisesi mezunu olduğunu, üniversiteyi Kemeraltı’nda okuduğunu, masterini ise Tahtakale’de yaptığını söyleyen Özyiğit, “Kemeraltı gerçekten bir ticaret okulu. 1987’den 2001 yılına kadar Kemeraltı’nda faaliyet gösterdim” dedi.
EK VERGİLER İLE
KURLAR YÜKSELTTİ
KENDİ kalıpları ile oyuncak üretimi de yaptıklarını ancak ağırlık olarak ithalat ve toptan satış işinde olduklarını ifade eden Özyiğit, sektörün sıkıntılarını anlatırken, ek vergilerin maliyeti artırdığını, dövizin kontrolsüz yükselişinin etkisinin büyük olduğunun altını çizdi. Üretimin çok büyük bir bölümünün Çin’de yapıldığını söyleyen Özyiğit, “Alman veya İtalyan malı, bütün lisanslı ürünler dahil tüm ithal oyuncakların üretim yeri Çin. Çin her anlamda gelişiyor ve çok büyük bir üretim üssü haline geldi. Oyuncak sektörü de üretim yeri için Çin’i tercih ediyor artık” dedi.
OYUNCAK DA OLSA
SİLAHA HAYIR
13 yıldır bir kampanya düzenlediklerini ve ‘oyuncak da olsa silaha hayır’ dediklerini söyleyen Adil Özyiğit, “Şiddet günümüzde ciddi bir problemimiz ve silah da son derece tehlikeli bir araç. Çocukların erken yaşta silahla tanışmasına neden olan oyuncak silahları satmıyoruz. Dilay Oyuncak olarak bu sene 14. kez bu kampanyayı organize edeceğiz. Pandemi bitince oyuncak silahı getiren her çocuğa silahın, şiddetin ne kadar kötü olduğunu bir pedagog anlatacak ve silah yerine başka bir oyuncak vereceğiz” dedi.
TOPLUMA KARŞI SORUMLULUK
İş insanlarının topluma karşı sorumlulukları olduğunu söyleyen Özyiğit, STK’ların önemine de vurgu yaptı.
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu söyleyen, aynı zamanda İZSİAD gibi iş insanlarının örgütlendiği STK’larda bulunduğunu vurgulayan Özyiğit, “Aynı zamanda Yürekten Dokunuşlar Derneği’nde (YÜDOP) aktif çalışıyorum. Dezavantajlı çocuk ve kadınlara yönelik çalışmalar yapıyoruz. YÜDOP olarak kız çocuklarının eğitimi, cezaevinde meslek sahibi olmayan ancak bir meslek edinmek isteyen kadınlara meslek edindirme kursları gibi projeler geliştirdik. 2 yıllık bir planlama ile yedi projeyi hayata geçireceğiz” diye konuştu.
İZMİR HELVA
KARAMIYOR
İZMİR’in bir kimlik sorunu olduğunu vurgulayan Özyiğit, “İzmir’de helva için her malzeme var ama helva yapamıyoruz” dedi. Lojistik avantajlarıyla, imalat gücüyle, girişimciliği ve inovasyonu Türkiye’ye öğretmiş bir şehir olan İzmir’in bir kimlik problemi olduğunu kaydeden Özyiğit, şöyle devam etti:
“Manisa’ya sanayi şehri diyebilirsiniz ama İzmir’e turizm kenti diyemiyorum, sanayi şehri diyemiyorum. Bir tarım kenti de diyemiyoruz. Çünkü kentin bir kimlik problemi var. Ne istediğimizi bilmemiz gerekiyor. Kültürpark’taki fuar hangarlarının yerine bir kongre merkezi yapılması gerektiğini hep söyledik, söylüyoruz. Şehir otelciliğinde doluluk oranı yüzde 10. Kültürpark’ta kurulacak bir kongre merkezi kente dinamizm katar. Ama maalesef bunu yapmıyoruz. Diyarbakır’ın iki katı ölçüde yüzde 57 kadın işsizimiz, yüzde 54 genç işsizimiz var. Diyarbakır, Kars ve Van’ın çok daha kötü durumdayız. Kenti hareketlendirmemiz gerekiyor. İzmir bir sanayi kenti, bu kimliği üzerine almalı, bu üst kimlik ile Tarım Organize Sanayi Bölgeleri eliyle tarımı bilimle buluşturarak, sanayi ile birleştirerek rekabetçi hale gelebiliriz. Aynı zamanda çok küçük dokunuşlarla turizm kenti olabilir ve bunu 12 aya yayabiliriz.”
KEMERALTI ÇÜRÜYOR
KEMERALTI gibi bir değerin çürümeye terk edildiğini iddia eden Özyiğit, “Tarihi çarşı yüzde 80 istihdamını, işletmesini kaybetmiş durumda. Son 20 yılda resmen Kemeraltı’nı bitirdik. Yatırımların tamamı yanlış ve plansız yapılıyor. 3. Beyler’de örnek sokak yapılıyor, ama orada insan yok, tadilatlar 1 yıldır devam ediyor. Esnafla koordineli yapmaları gerekiyordu, otopark sorununu halletmeleri gerekiyordu. Bina yüzlerini değiştirdiler, trafiğe kapattılar ancak otopark sorununu çözmediler, insanları oradan uzaklaştırdılar” dedi. “Önce kentin kimliği belirlenmeli, sonra planlamayla hareket edilmeli” diyen Özyiğit, “Ancak şu an bunun yapılacağına dair maalesef inancım yok. Kentin sanayisini planlarken, turizmini, tarımını, Kemeraltı’nı da planlamanız gerekiyor. Gelin Kültürpark’taki hangarları mevcut halinde Kongre Merkezi’ne dönüştürelim. Üstelik oradan 2 yıl da ücret almayalım. Kentimiz için bunu yapmamız gerekiyor” diye konuştu.