Güncelleme Tarihi:
BATIGÖZ Sağlık Grubu Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hülya Gökmen, göz kapağı düşüklüğünün sadece kozmetik bir sorun olmadığını ifade etti. Göz kapağı düşüklüğünün büyüdükçe kendi kendine düzelen bir durum olmadığını ifade eden Gökmen, “Göz kapağı, göz bebeğini kapatacak kadar düşükse, çocuğun görme gelişimi zarar görür. Bu hastaların en kısa zamanda tedavi edilmesi gerekir. Hafif derecede kapak düşüklüğü olan hastalarda ise ameliyat için çocuğun biraz büyümesi beklenebilir. Bu hastalarda da kapak düşüklüğü olan tarafta göz tembelliği gelişebileceğinden, ameliyat olana kadar düzenli göz muayeneleriyle takip edilmeli” dedi. Prof. Dr. Hülya Gökmen, göz kapağı düşüklüğünün tedavi yöntemleriyle ilgili şu bilgileri verdi:
CERRAHİ YÖNTEM
“Öncelikle bu problemin sebebi ortaya çıkarılmalı, beraberinde başka bir anormallik olup olmadığı araştırılmalı. Eğer kapak düşüklüğüne sebep olan bir hastalık varsa, çocuğun genel sağlığı açısından bu durumlar da tedavi gerektirebilir. Göz kapağı düşüklüğünün tedavisinde cerrahi yöntemler ilk sırada gelir. Göz kapağı düşüklüğünde çok çeşitli cerrahi yöntemler mevcut. Hangi ameliyatın uygulanacağına, çocuğun kapak ve göz muayenesi bulgularına göre karar verilir. Bazı hastalarda kapağı kaldıran kasın onarılması veya güçlendirilmesini sağlayan bir teknik uygulanır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda ise frontal askılama denilen bir teknikle, kapak seviyesinin yükseltilmesi ve görme ekseninin açılması sağlanır. Sürekli yeni teknik ve tedaviler gündeme geliyor. Bu cerrahi işlemler, çocuklarda genel anestezi gerektiren girişimler. Nadir de olsa, bazı hastalarda, kapak düşüklüğü başka bazı hastalıkların işareti olarak ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda, kapak düşüklüğü kadar, eşlik eden diğer hastalıkların da teşhis ve tedavisi önem kazanır.”
UYGUN BİR YOL İZLENMELİ
“CERRAHİYE bağlı komplikasyonlar nelerdir” sorusuna Prof. Dr. Hülya Gökmen, şu yanıtı verdi: “Tüm cerrahi işlemlerde olduğu gib, göz kapağı düşüklüğüne yönelik ameliyatlarda da bazı komplikasyonlar görülebilir. Örneğin, kapakta tam olarak istenilen yükseklik elde edilemezse yani yetersiz ya da aşırı düzelme oluşursa, yeniden bir ayarlama yapılması gerekebilir. Bazı hastalarda, uyanıkken çok düzgün bir kapak seviyesi sağlanmasına rağmen, uyurken kapaklar tam kapanmayabilir ki bu hastalarda ciddi göz problemleri oluşabilir. Özellikle gözün ön kısmındaki kornea dediğimiz saydam tabakada kalıcı hasarlara yol açabilir. Bu nedenle her hastada, o hastaya özel faktörler titizlikle incelenip, uygun bir yol izlenmeli.”