Doç. Dr. Ersin Uygun: ‘Depreme maruz kalan bireyleri en çok etkileyen şey belirsizlik’

Güncelleme Tarihi:

Doç. Dr. Ersin Uygun: ‘Depreme maruz kalan bireyleri en çok etkileyen şey belirsizlik’
Oluşturulma Tarihi: Şubat 07, 2024 20:08

İstanbul Bilgi Üniversitesi Afetler ve Ruhsal Travma Mükemmeliyet Alanı, 6 Şubat depremlerinin yıl dönümü kapsamında deprem seminerleri düzenledi. “Deprem Riskini Anlama ve Anlamlandırma” başlıklı seminerde konuşan Doç. Dr. Ersin Uygun, “Depreme maruz kalan bireyleri en çok etkileyen şey belirsizlik. İnsanlar alışmak istiyorlar ama neye alışacaklarını bilmiyorlar” dedi.

Haberin Devamı

 

6 Şubat 2023 tarihinde büyük yıkıma yol açarak Türkiye’yi derinden sarsan, merkez üsleri Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan depremlerin üzerinden bir yıl geçti. İstanbul Bilgi Üniversitesi Afetler ve Ruhsal Travma Mükemmeliyet Alanı, 6 Şubat depremlerinin birinci yılında düzenlediği çevrimiçi seminerlerin ikincisini “Deprem Riskini Anlama ve Anlamlandırma” başlığı ile dün gerçekleştirdi.

 

Seminerin ilk konuşmacısı BİLGİ Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı öğretim üyesi Doç. Dr. Ersin Uygun, “11 ilimizin doğrudan etkilendiği depremde 85 milyonluk ülkemizin 15 milyonu birebir depremi yaşayarak afet mağduru oldu. Depremin yıl dönümünde deprem bölgesinde anma etkinlikleri düzenleniyor, çoğu şehir merkezinde binaların yokluğu eşliğinde. İnsanlar tekrar o günü hatırlıyor. Böyle kolektif etkinliklerin yas sürecinde iyileştirici katkısı çok fazla; ama bir yıl sonunda bile enkaz veya boş manzaraya maruz kalmak insanlara umut vermiyor, insanların toparlanması daha zor oluyor ve ruhsal anlamda rehabilite olamıyorlar” dedi.

 

Haberin Devamı

Psikososyal görüşmelerde en çok dile getirilen konu belirsizlik

 

Depreme maruz kalan bireyleri etkileyen sıkıntıların başında belirsizliğin geldiğini belirten Uygun, “Bölgedeki insanlar, evlerinin ne olacağıyla ilgili somut bir belgeye ulaşamadı. Psikososyal görüşmelerde en çok dile getirilen konu bu. İnsanlar alışmak istiyorlar ama neye alışacaklarını bilmiyorlar. Yitirilen bir şeyin yerine bir şeyin konması gerekiyor ki insanlar buna

alışsın. Yas süreci unutmak demek değil, alışmak demek, yok olan şeyin açtığı boşluğa alışmak demek. Mesela konteynerde kalan insan neye alışacak?” dedi.

 

Deprem bölgesinde yaptıkları çalışmaları aktaran Uygun, “Depremden bu yana psikolojik ilkyardım ve psiko-eğitim temelli psikososyal destek müdahalelere ağırlık verdik. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kanıta dayalı bireysel görüşmeler, grup oturumları, etkileşimli gruplar gibi bir sürü yöntem kullandık. Burada gözden kaçırmamamız gereken bir grup var, sahada çalışan çok fazla personel var. Depremi deneyimlemiş, psikososyal hizmet veren personelin sayısı az değil ve onların da travmatizasyonları var. Son bir yıla baktığımızda sahada çalışan psikososyal destek personelimiz yavaş yavaş tükeniyor. Çalışana destek modülleri ve gerekli müdahaleleri yapmamız gerekiyor, bunu da gözden kaçırmamalıyız” dedi.

 

Haberin Devamı

‘Travma merkezleri açmaya başlamamız gerekiyor’

 

Uygun, “Şu an orta-uzun vadeye geçmiş durumdayız ve ruhsal bozukluklarla ilgili önleyici ve koruyucu müdahaleler devam etmeli. Saha hala stabilize değil, temel ihtiyaçları risk altında olan gruplar var. Yeni başlattığımız Ruh Sağlığı Profil Çalışması ile özellikle konteyner kentte kalan bireylerdeki ruhsal bozukluk sıklığını anlamaya çalışıyoruz. Artık konu ile ilgili 3, 5, 10 yıllık planlamalar yapmamız gerekiyor. Travmatik stresin reaksiyonu uzadığında uzun vadede ruhsal bozukluk sıklığı artıyor. İnsanlar zamanla rahatladıktan sonra olayları işlemlemeye başlıyor ve psikopatoloji sıklıkla ortaya çıkabiliyor. Uzun vadede çok fazla ruhsal hastalık bizi bekliyor, bunlara hazırlanmamız gerekiyor. Özellikle travma temelli terapileri uygulayabilecek kişiler yetiştirmemiz ve travma merkezleri açmaya başlamamız gerekiyor” dedi.

Haberin Devamı

Doç. Dr. Ersin Uygun: ‘Depreme maruz kalan bireyleri en çok etkileyen şey belirsizlik’

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Şimşek, “Bütün mesele ihtiyaçlar çok fazla. Ruhsal bozukluklar artıyor. Ama fay hattı üzerinde bir ülkeyiz. Bugün, şu anda, biraz sonra ne olacağını bilmiyoruz. Deprem hep olacak ama önemli olan afete dönüşmesin. İnsan öyle bir varlık ki eğer temel ihtiyaçları karşılanamazsa fiziksel ve ruhsal hastalıklar, ortaya çıkar. Bu temel ihtiyaçlar suyla başlar, gıda, uyku, güvenli barınma alanı olarak devam eder. Birbirimizin en temel ihtiyaçlarına saygılı olabilmek, ihtiyaçların zamanında ve doğru şekilde karşılanmasıdır. İnsanların yanında olmak, onlara değerli hissettirir, yanında olana da değerli hissettirir. Hak temelli olabilmek her şeyin özü” dedi.

 

Haberin Devamı

Dünyanın en tehlikeli dördüncü deprem ülkesiyiz

Doç. Dr. Ersin Uygun: ‘Depreme maruz kalan bireyleri en çok etkileyen şey belirsizlik’

 

Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğr üyesi Prof. Dr. Şerif Barış ise, “AFAD’ın 2018’deki bir raporuna göre 1900’den 2018’e kadar olan 77 deprem ile hasar yapıcı ve can alan depremler açısından dünyanın en tehlikeli dördüncü deprem ülkesiyiz. Japonya, Amerika, Çin, Şili, Meksika gibi büyük depremlerle karşı karşıya kalmış toplumlar kişisel zihniyetlerini değiştirmek için çeşitli adımlar atmışlar. İlk adım anayasal bir kanun olması. Biz toplum olarak zihniyetimizi değiştirmiyoruz. Depremlerden, afetlerden çok kısa sürede ders alıyoruz, ancak çabuk da unutuyoruz. Bunun mutlaka yasal bir altyapısı olması lazım. Biz akademisyenler, sivil toplum kuruluşları kanun maddesinin bilimsel ayağını, toplumsal ayağını desteklemeliyiz. Mutlaka hukuksal ve eğitimsel bileşenler de maddenin içerisinde yer almalı. Afetlerin zararlarının azaltılması ve risklerin önlenmesi için hazırlanan kanunlarla sıkı şekilde denetim yapılmalı” dedi.

 

Haberin Devamı

Barış, “Birleşmiş Milletler’in yaptığı gibi 10’ar yıllık afet risklerini azaltma planları uygulamamız gerekiyor. Depremin nerede ve kaç büyüklüğünde olacağını bilmek zararı azaltmaz, önlem alınması gerekiyor. Afet devletlerin gücünü aşan bir olaydır, o yüzden herkese görev ve sorumluluk düşüyor. Sanayicilere, basına, şirketlere ama en çok da vatandaşlara görev düşüyor. Her ailenin bir afet planı olması gerekiyor; deprem çantası, güvenli tahliye planlaması, evde güvenli alanların belirlenmesi gibi konulara hazırlıklı olunmalı. Seçtiğimiz yönetimlerin, afetler konusunda ne yapması gerektiğini seçerken ve seçtikten sonra da denetlememiz gerekiyor” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!