Güncelleme Tarihi:
İZMİR Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Misket Dikmen, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, sansür ve otosansürün basının damarlarında zehir gibi dolaştığını söyledi.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yazılı açıklama yapan İGC Başkanı Dikmen, "4 Ocak 1961 yılında gazetecilerin çalışma koşullarına önemli iyileştirmeler getiren ve sosyal haklarını güvence altına alan 212 sayılı yasanın kabul edilmesi ve 10 Ocak 1961 günü Resmi Gazetede yayınlanması üzerine 9 gazete sahibi yasayı protesto etmek için 3 gün süresince gazeteleri yayımlamama kararı aldı. 10 Ocak 1961 sabahı, gazeteler, 'Gazetemizi 3 Gün Kapatıyoruz' başlığı ile yayınlandı. Babıâli'de 'Dokuz Patron Olayı' olarak anılan bu gelişme karşısında, gazeteciler de 10 Ocak 1961 günü haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla patronların üç günlük boykotları süresinde, kendi gazetelerini yani 'Basın' gazetesini çıkardı. Bu Türk Basın Tarihinde gazetecilerin en önemli direnişlerinden biriydi. O tarihten sonra 10 Ocak, 'Çalışan Gazeteciler Bayramı' olarak kutlandı. Ancak aradan geçen 57 yılda basın emekçilerinin ekonomik ve sosyal kazanımları birer birer ortadan kalktı. 10 Ocak giderek Çalışamayan Gazeteciler Günü'ne dönüştü. Toplu sözleşme hakları kullanılamaz hale getirilirken sendikal hareket işlevsiz kılındı. Çalışanların iş güvencesi sermayenin insafına kaldı. Gazeteciler düşük ücretler ile karın tokluğuna çalışıyor. İletişim fakültelerinden mezun binlerce genç geleceği belirsiz, kaygılı; iş arıyor" dedi.
Bugün Türkiye'de gazetecilerin iki büyük sorununun işsizlik ve tutuklamalar olduğunu söyleyen Dikmen, şöyle devam etti:
"Basın ve ifade özgürlüğünün önünde büyük baskıları görmezden gelmemiz mümkün değil. Basın özgürlüğü açısından en kötü dönemi yaşadığımız 2017 yılı geride kaldı. Cezaevlerindeki meslektaşlarımız özgürlüğe kavuşamadı, sürekli yeni davalar açıldı, mahkumiyet kararları birbirini izledi. On bini aşkın gazeteci işsiz kaldı, çok sayıda medya kurumu kapatıldı ya da el konuldu. Yıllardır gerçek gazeteciler sadece 'habercilik' yaptığı için tazminat ve ceza davaları ile yıldırılmak isteniyor, parmaklıklar ardına atılıyor. Otosansür ve sansür basının damarlarında zehir gibi dolaşıyor. Türkiye özgür dünyadan giderek uzaklaşırken medya görevini yapamaz halde can çekişiyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın açıkladığı 18 Aralık tarihli veriye göre 145 gazeteci ve medya çalışanı tutuklu olarak cezaevinde bulunuyor.
Tutuklu Gazeteciler İle Dayanışma Platformu'nun verilerine göre de 23'ü imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 207 medya çalışanı ve gazeteci cezaevinde bulunuyor. Bu veriler her gün artarak değişiyor. Ve biz dışardakiler içerdekilerden farksız adalet istiyor, gün sayıyoruz. Kaygımız o ki gazeteciler 2018 yılında da yine hapis tehdidi altında görevini yapmaya çabalayacak. Bu tablo ne yazık ki bütün dünyada Türkiye'nin itibarını zedelemeye devam edecek. 10 Ocak mücadele günüdür. İzmir Gazeteciler Cemiyeti olarak bu sorunların çözümünün öncelikli olduğunu kamouyonun dikkatine sunuyor, mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimizi haykırıyoruz."
İZMİR (DHA)
FOTOĞRAFLI