Güncelleme Tarihi:
DİKKAT eksikliği hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) klasik tanımda her yaş döneminde yaşıtlarına oranla dikkati başlatma ve sürdürmede güçlük, dikkati dağıtabilen ses-görüntü gibi çeldirici uyaranlardan çok etkilenme veya yaşıtlarına göre aşırı hareketli ve dürtüsel olmak olarak tanımlandığını ifade eden Çocuk ve Genç Psikiyatristi, Psikoterapist Doç. Dr. Ayşe Kutlu, bu bulguların 12 yaşından önce yaşamımızın en az iki alanında (okul, ev yaşantısı gibi) işlevleri bozucu düzeyde olması ve en önemlisi de başka bir sorunla açıklanamamasının gerekli olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Ayşe Kutlu, ayrıca bu sorunların zevk verici etkinlikler veya ilgi alanlarıyla hobi alanlarında değil, görev ve sorumluluk alanlarında yaşanmasının önemli olduğunu kaydetti.
BELİRTİLERİ NELERDİR?
Hayatın bir döneminde örneğin depresyondayken, yorgun, stresli veya kaygılıyken, hatta biyolojik başka hastalıklarımız ortaya çıktığı zamanlarda bu belirtileri yaşayabileceğimizi belirten Doç. Dr. Ayşe Kutlu, “Çünkü tek başına dikkat, genel tıbbi sorunlar veya yaşamsal durumlarla psikiyatrik diğer sorunlardan ilk ve en kolay etkilenen zihinsel işlevimizdir. DEHB ise yaşam boyu devam eder ve işlevselliği sürekli biçimde bozar. Bu bozulma sadece akademik işlerde olmaz. İlişkilerimizde, para yönetiminde, yaşanan trafik kazaları ve adli sorunlara kadar tüm hayatı yönetme sürecini bozar. Araştırmalar tedavi edilmeyen kişilerin yaklaşık yüzde 30’unun yetişkinlikte alkol, madde, kumar bağımlılığı geliştirdiğini göstermiştir” diye konuştu.
TANI VE TEDAVİ ÖNEMLİ
“Diğer yandan çok kolay, sık tanı konduğu, bu nedenle çok fazla ilaç tedavileri yapıldığı, ilaçsız tedavilerin mümkün olduğu, eskiden böyle bir sorunun olmadığı ve ilaç firmaları için icat edildiği şeklinde etiketleyişi, yanlış söylemleri sıkça görmekteyiz” diyen Doç. Dr. Ayşe Kutlu, sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizde 2018 yılında yapılan Türkiye epidemiyoloji araştırmasında DEHB sıklığı yüzde 12.4 oranında saptandı. Bu oran dünya genelinde saptanan sıklığın yaklaşık iki katı. Heinrich Hoffman’ın 1800’lerde bu çocuklardan bahsettiği kitabından bu yana en çok bilimsel araştırma yapılan konulardan biri olmuştur ve iddia edilenin aksine hastaların çok azı (yüzde 10-15) tedaviye ulaşabilmektedir. Tanı ve tedavi sürecinin yönetimi sadece çocuk ve genç psikiyatristleri yapabilir.”