Dijital tarımın geleceğine yolculuk

BU yazı İnovatif Tarım Projesi ile atalardan gelen yöntemleri geleceğin teknolojisi ve yenilikçi tarım uygulamaları ile birleştirerek sürdürülebilir, kırsal kalkınmaya yönelik yenilikçi bir tarım projesi yaratmayı amaçlayan iki genç girişimci Şükrü Cem Akçay ve Emre Aksoy’un hikâyesini konu alıyor.

Şükrü Cem Akçay, İzmir Atatürk Lisesi'nin ardından Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, Yaşar Üniversitesi'nde İşletme Yüksek Lisansı’nı tamamladı. 2019 yılının eylül ayında, Emre Aksoy’un Yönetim Kurulu Başkanı olduğu RB2 Tarım A.Ş. adına Urla Yağcılar Köyü'nde birlikte bir arazi satın aldılar. Bu arazi, uzun yıllardır kullanılmayan ve tarımsal üretim yapılmamış bakir bir tarla olarak dikkat çekti. Uydu görüntülerine göre çok da cazip, tarım yapılabilecek bir arazi gibi durmayan bu toprakların sahada yapılan incelemelerle birlikte büyük bir potansiyel taşıdığı ortaya çıktı.

“Bu yolculuğa çıkarken aslında var olan, atalarımızdan bize miras kalan geleneksel yöntemleri, geçmişte var olan tarımsal üretimi ve ormanla komşuluğu geleceğin teknolojisi ile birleştirerek yeni bir model tasarladık” diyen

Emre Aksoy, eski yöntemleri ve geleneksel tarımı modern teknolojiyle birleştirerek yeni bir model oluşturduklarını belirtti. İlk başlarda tarım yapacaklarına inanmayan bürokrasi ve banka gibi kurumlar, zamanla projeye destek verdi. Bu süreçte yaşadıkları zorlukları aşarak, örnek bir tarım modeli oluşturmayı başardılar.

AKADEMİK BİLGİ VE YEREL DENEYİM

Şükrü Cem Akçay ve Emre Aksoy, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi işbirliğiyle tarımsal üretimi akademik bilgiyle harmanlayarak, yerel köylülerin de bilgisiyle birleştirdiler. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü’nden Yusuf Kurucu liderliğinde, Tolga Esetlili ve Bihter Esetlili Hocalar’la, 58 dönüm arazinin toprak etüdü yapıldı. Farklı noktalardan alınan toprak numuneleri analiz edilerek, arazinin topoğrafik yapısı da göz önünde bulundurularak tarım planlaması gerçekleştirildi.

1920'li yıllara kadar yapılan araştırmalar, arazinin üzüm bağlarıyla dolu olduğunu gösterdi. Bu bilgi, şaraplık üzüm üretimi için bir fikir verdi ve bu bölgede şaraplık üzüm yetiştirip yetiştiremeyeceklerini düşündüler. Tarım şirketi olarak tıbbi ve aromatik bitki üretmeyi de planlayan ekip, Ege Üniversitesi'nden uzmanlarla birlikte lavanta (Sevtapolis) ve üç çeşit üzüm (CabernetSauvignon, Shiraz ve Merlot) üzerinde karar kıldı. Fidelerin üretimi Manisa'da gerçekleştirilerek, arazinin coğrafi haritaları çıkarıldı ve dikim aralıkları, sıra araları, sıra üstleri belirlenerek detaylı bir plan oluşturuldu. Böylece 58 dönüm arazi üzerinde zeytin ağaçları arasında geleneksel yöntemleri, doğala, doğaya ve çevreye saygılı yenilikçi tarım uygulamaları kullanarak bağcılık ve lavanta yetiştiriciliği yapmaya başladılar.

TARIMSAL ÜRETİM VE FİNANSMAN

Tarımsal üretim aynı zamanda bir finansman gerektiriyor. Türkiye'de tarım sektöründeki büyümenin % 4.6 olduğunu belirten Şükrü Cem Akçay, Ziraat Bankası ile çalışarak yenilenebilir enerji ve akıllı sulama sistemleri projelerini entegre ettiklerini söyledi. Bu projeler, tarımsal üretimi artırarak kırsal kalkınmayı desteklemeyi amaçlıyor. Ayrıca, tarım şirketi olarak tarımsal üretim ve finansman imkânlarını inceleyerek, sürdürülebilir tarım uygulamalarını hayata geçirdiler.

Şükrü Cem Akçay ve ekibi, dijital tarım ve akıllı tarım uygulamaları yaparak bu araziyi kullanıyor. SmartMole's teknolojileriyle tarımda verimliliği artırmayı hedefliyorlar. SmartCapillarity, SmartRoot ve SmartValve’s adını verdikleri yapay zekâ destekli teknolojiler, su ve gübre kullanımında büyük tasarruf sağlıyor. Bu teknolojiler, suyun ve nemin dağılımını gözlemleyerek otonom olarak yönetilen vanalar sayesinde tarımsal verimliliği artırıyor.

Yuluğ Mühendislik Gen. Müdürü. A. ÖmerYuluğ, SmartMole’s teknolojileriyle su ve gübre kullanımında büyük tasarruf sağladıklarını ve bu teknolojilerin tamamen yapay zekâ döngüsüyle çalıştığını anlattı. Sensörler aracılığıyla elde edilen veriler, bulut platformunda işlenerek tarımsal faaliyetlerin verimli bir şekilde yönetilmesini sağlıyor. Bu teknolojiler sayesinde, su ve gübre kullanımı %75-80 oranında azaltılarak, çevresel etkiler minimize ediliyor.

Yağcılar Köyü Muhtarı Çetin Balkan’dan

YENİLİKÇİ TARIMA TAM DESTEK

Yağcılar Köyü Muhtarı Çetin Balkan, kırsal kalkınma modeli olarak tarımsal üretimi destekleyecek bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini belirtti. Betonlaşmanın önüne geçilmesi ve tarım alanlarının korunması gerektiğini vurgulayan Balkan, köylüye daha fazla destek verilmesi gerektiğini savundu. Zamanla tarımın değiştiğini ve üzüm üretiminin azalmasından sonra tütün yaptıklarını, sonra domates yetiştirdiklerini ancak İspanya'dan gelen bir sineğin köyde domates üretimini bitirdiğinibelirten Balkan, tarımsal üretimin sürdürülebilir bir şekilde devam etmesi için gereken önlemlerin alınması gerektiğini ifade etti.

YANGININ GÖLGESİNDE

İNOVATİF TARIM PROJESİ

Bu hafta, Ege'nin bereketli toprakları üzerinde umutla filizlenen bir tarım projesi, yangının yıkıcı etkileriyle karşı karşıya kaldı. Urla Yağcılar Köyü'nde çıkan yangın, sadece doğayı değil, geleceğin tarım vizyonunu da tehdit etti. Ancak Şükrü Cem Akçay ve Emre Aksoy, ekiplerle birlikte alevlere karşı kararlılıkla mücadele ederken, projelerinin sürdürülebilirlik ve inovasyon temelinde ne kadar sağlam olduğunu bir kez daha kanıtladı. Bu zorlu koşullarda bile, geleneksel yöntemleri modern teknolojiyle harmanlayarak geliştirdikleri model, tarımın ve doğanın nasıl birlikte var olabileceğine dair umut verici bir örnek sunmaya devam ediyor.

AFETLERE KARŞI ÖNLEMLER

Şükrü Cem Akçay geçtiğimiz günlerde Yağcılar Köyü’nde çıkan ve tarım arazisinin de çok yakınından teğet geçen yangın ile ilgili olarak orman yangınlarının çoğunun insan kaynaklı olduğunu ve köylerde yangın kültürünün oluşturulması gerektiğini savundu. Bu kültür, köylerin genlerinde var ve tekrar yeşerecek. Ormanlık alanlardaki insan hareketlerinin yangın riskini arttırdığını belirten Akçay, afetlere karşı proaktif önlemler alınması gerektiğini söyledi. Özellikle zeytin ağaçlarının yangınlara karşı doğal bir bariyer oluşturduğunu belirterek, bu tür önlemlerin yaygınlaştırılması gerektiğini vurguladı.

TÜRKİYE İÇİN ÖRNEK MODEL

Emre Aksoy ve Şükrü Cem Akçay’ın projeleri, 2025 yılına kadar şaraplık üzüm üretimini daha da ileriye taşımayı hedefliyor. Ege Bölgesi'nde tarımsal kalkınmayı yeniden canlandırmak, kır ve kent kavramlarını yeniden tanımlamak istiyorlar. Bu amaçla, tarımsal üretimi artırarak kırsal kalkınmayı desteklemek için çalışmalar yapıyorlar. Ayrıca, yerel yönetimlerle ve büyük firmalarla işbirliği yaparak tarımsal üretimi ve kırsal kalkınmayı artırmayı amaçlıyorlar.

Şükrü Cem Akçay ve Emre Aksoy’un ekibi ile birlikte 2019 yılında çıktığı bu yolculuk, tarımın ve teknolojinin gücünü birleştirerek nasıl büyük başarılara imza atılabileceğini gösteren ilham verici bir hikâye... Ege'nin bereketli topraklarında, hem geleneksel yöntemleri hem de modern tarım tekniklerini kullanarak sürdürülebilir bir üretim modeli geliştirdiler. Bu süreçte karşılaştıkları zorlukları aşarken gösterdikleri azim ve kararlılık, geleceğe dair umut veriyor. Bu hikâye, sadece bir tarım projesi olmanın ötesinde, kırsal kalkınma ve toplumsal gelişim adına atılan büyük bir adım olarak karşımıza çıkıyor.

DÖNÜŞÜME AÇILAN KAPI

Yüzyıllardır Ege’nin bereketli topraklarında süregelen tarımsal miras, Şükrü Cem Akçay ve Emre Aksoy öncülüğünde, modern teknolojiyle harmanlanarak yeniden canlanıyor. Bu girişim, sadece Ege Bölgesi için değil, tüm Türkiye için umut verici bir model oluşturuyor. Geleneksel bilgi ile modern teknolojiyi harmanlayarak sürdürülebilir tarım uygulamaları geliştiren bu girişim, kırsal kalkınmayı desteklerken aynı zamanda çevreyi ve doğal kaynakları koruyor.

Bu hikâye, tarımın sadece bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda toplumun ve çevrenin refahı için hayati bir unsur olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Geleceğin tarımını inşa etmek için gösterilen bu çaba, herkes için ilham verici bir örnek teşkil ediyor. Ege'nin bereketli topraklarında başlayan bu yolculuk, Türkiye'nin dört bir yanında yeni girişimcilere ve tarım sektörü çalışanlarına ışık tutarak, sürdürülebilir ve yenilikçi tarım uygulamalarının yaygınlaşmasına katkıda bulunacaktır. Bu başarı hikâyesi, sadece bir başlangıç olup, gelecekte daha büyük ve etkileyici projelere ilham kaynağı olacak.