Güncelleme Tarihi:
Ekol Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ogün Erşen, geleneksel cerrahi yöntemlerinin yanı sıra son yıllarda Da Vinci Robotik Cerrahi Sistemi gibi gelişmiş teknolojilerin kalın bağırsak kanseri tedavisindeki rolünün giderek arttığını söyledi. Kalın bağırsak kanserlerinin tüm kanser tipleri arasında en sık görülen dördüncü kanser olup aynı zamanda karın içi kanserlerde ise sıklık açısından ilk sırada yer aldığını belirten Erşen, “Kolon (kalın bağırsak) ve rektum cerrahisinde en kolay ulaşılabilen minimal invaziv cerrahi teknik laparoskopik (kapalı) cerrahidir. Laparoskopik cerrahi, dijital kamera ve gelişmiş aletler kullanılarak kolon ve rektumun küçük kesilerden ameliyat edilmesine olanak tanır. Da Vinci Robotik Cerrahi ise kapalı ameliyat teknikleri arasındaki en hassas ve en ileri teknolojiyi barındıran yeni sistemlerdir” dedi.
BİR ÇOK HASTAYA UYGUN
Bir çok kolon ve rektum kanseri hastasının Da Vinci Robotik Cerrahi’ye uygun olduğunu ifade eden Erşen, “Sizin için en iyi ameliyat türü sağlığınız, kanser türünüz ve kullanılacak teknik gibi birçok faktöre bağlıdır. Hastanemizde onkolojik cerrahi işleminin türüne ilişkin kararlar genellikle birçok hekimin bir araya geldiği konseylerde verilmekte ve uygulanmaktadır. Da Vinci robotik cerrahinin fayda vereceği hasta grupları titizlikle seçilmekte ve her hasta için ayrıca özel olarak hazırlanan ekipmanlar kullanılmaktadır” diye konuştu.
ÇOK DAHA KONFORLU
Da Vinci Robotik Cerrahi’nin daha konforlu bir teknik olduğunu ifade eden Erşen, şunları söyledi: “Tüm ekipmanlar yüksek teknoloji ürünü farklı aletler olmakla birlikte özellikle yüksek çözünürlüklü görüntü fiberoptik kameralar ile aktarıldığından dolayı görüntü yaklaştırılsa da görüntü kaybı olmaz. Cerrah dar alanlarda ve derinliklerde normal görüş alanından daha iyi görüntüleri sağlayabilir. 720 derecelik dönüş açısına sahip olan robotik kollar, insan elinin yapması mümkün olmayan hareketlerin kolaylıkla yapılabilmesine imkan tanır. Cerrahın ellerindeki küçük titremeler, robot kontrolünde olan cerrahi gereçlere yansımaz. Böylece cerrahide yaşanabilen hata payı mümkün olan en düşük seviyeye indirilir. Ayrıca ameliyatı oturur pozisyonda ve ergonomik olarak yapmamız da uzun süren ameliyatlarda konsantrasyonumuzu toplamamızı sağlamaktadır. Ayrıca hastaya direk müdahale etmediğimiz için eldiven, önlük, maske, siperlik gibi ağır koruyucu ekipmanlar kullanmadığımız için hareket serbestliğimiz daha fazla olmaktadır. Laparoskopide bu üstünlükler maalesef yoktur.”