Güncelleme Tarihi:
BALIK yağının dünyada ilk olarak 1752 yılında Dr. Samuel Kay tarafından romatizmal eklem ağrılarının tedavisinde kullanıldığını belirten çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Gonca Aslan, 1976 yılında hayvansal yağ ağırlıklı beslenmelerine rağmen Eskimolarda koroner kalp hastalıklarının görülmediğinin saptandığını, bunun üzerinden yapılan araştırmalarda Omega 3’ün öneminin fark edildiğini söyledi. Omega 3’ün vücudumuzda üretilmeyen esansiyel yağ asitlerinden biri olduğunu hatırlatan Aslan, bu yüzden gıdalarla ya da takviye preparatlarla alınması gerektiğini vurguladı. Hayvansal gıdalardan balık ve yumurtada, bitkisel gıdalardan ise koyu yeşil yapraklı sebzeler, keten tohumu yağı, kanola yağı, balkabağı çekirdeği, kuru baklagiller, semiz otu, ceviz ve kolza tohumunda bulunduğunu dile getiren Aslan, en yaygın desteğin ise Omega 3 içeren şurup ve kapsüller olduğunu, vücudumuzun günlük ihtiyacının 1-1.5 gram olduğunu bildirdi.
ÖĞRENMEYİ KOLAYLAŞTIRIYOR
Bitkisel Omega 3’lerden vücudumuzun direkt yararlanamadığını vurgulayan Dr. Gonca Aslan, şöyle devam etti: “Çünkü bitkilerle alınan alfa linoleik asidin EPA ve DHA’ya dönüşmesi gerekmektedir. Dönüşüm oranı ise oldukça düşük olup bu oran yüzde 1-5 arasındadır. Dolayısıyla hayvansal gıdalara, yani balık, kril ve havyar yağına öncelik vermek daha doğru olur. Omega 3, vücutta immün sistem üzerinde son derece önemli bir role sahip. Hücrelerin dış çeperleri olan membran stabilitesini sağlıyor. Kolesterol düzeylerinin normal seviyelerde olmasına yardım ediyor. Kardiyovasküler sistem üzerine olumlu etkileri gösterilmiştir. Algılamayı artırır, öğrenmeyi kolaylaştırır. Matematik zekasını yükseltir. Birçok otoimmün hastalığın tedavisine yardımcı olur. Hipertansiyon, diyabet, astım gibi kronik hastalıkların tedavisine yardım eder ve görme yetisini artırır.” BALIK YEMEYİ İHMAL ETMEYİN Omega 3’ün, intrauterin dönemde daha fetüs evresinden itibaren faydalı olduğunu da belirten Dr. Gonca Aslan, bu nedenle kadın doğum hekimlerinin anne adaylarına genellikle Omega 3 tedavisi başlattığını kaydetti. Emzirme dönemi boyunca da anne sütünden çocuğa Omega 3 geçtiğini dile getiren Aslan, “Ek gıda ile anne sütü emilimi azaldığından, bebek yeterli düzeylerde Omega 3 alamayabilir. Vücuda yeterli miktarda Omega 3’ün sağlanabilmesi için bebeğin öğününde hayvansal gıdalara geçildikten sonra haftada iki gün balık olması son derece önemli. Somon, uskumru, ton balığı, ringa ve sardalyada bol miktarda Omega 3 bulunuyor. Pişirme yöntemi de son derece önemli. Mutlaka fırında ya da buğulama dediğimiz haşlama yoluyla hazırlanması tercih edilmeli. Balık kızartıldığında Omega 3 etkinliği azalır” ifadelerini kullandı.
TAKVİYE ALIRKEN
BUNLARA DİKKAT
ÜRÜNÜN etiketinde EPA ve DHA oranının mutlaka belirtilmiş olması gerektiğini kaydeden Dr. Gonca Aslan, şu uyarılarda bulundu: “Omega 3 takviyelerinin içindeki EPA’nın DHA’ya oranı farklılık gösterir. Bu oran genellikle 3/2’dir. Bu da 500 mg’lık bir kapsülde 300 mg EPA için 200 mg DHA bulunuyor anlamına gelir. Omega 3’den en yüksek yararı elde etmek için Omega 6 içermeyen preparatlar tercih edilmeli. Omega 3 ile ilgili bilinen bir başka yanlış da kilo aldırmasıdır. Balık yağı kilo aldırmaz. Yapılan bir çalışmada 12 hafta süre ile Omega 3 verilen grupta bel çevresinde belirgin azalma gözlenirken, verilmeyen grupta değişiklik olmadığı saptanmıştır. Sonuç olarak çocuklarınıza haftada iki gün balık yediremiyorsanız mutlaka takviye olarak Omega 3 preparatı kullanmanızı öneriyorum.”