Güncelleme Tarihi:
Ebeveynlerin sakin ancak çocuklarıyla ilgili olması gerekiyor. Uzmanlar, çocukluk döneminde görülen kekemeliğin yüzde 80'inin kendiliğinden ortadan kalktığını ancak psikolojik sorunlar, stres ve olumsuz duygularla bağlantılı olarak konuşmada tutukluğun yaşandığını vurgulanıyor.
İzmir Ekonomi Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Öğretim Görevlisi Ezgi Oral, kekemeliğin, seslerin, hecelerin tekrarı, anlatım akıcılığındaki bozukluktan oluştuğunu belirterek, “Kişiler, sözcükleri söylerken istemsiz kontrol kaybı yaşayabiliyor. Kekemelik sıklıkla heyecan, gerilim durumlarının, korkuların, utanma, rahatsızlık gibi özel duyguların belirtisidir. Kişilerde kekemelik tablosunun gerçek yerleşimi daha çok 5-6 yaşlarında olur. Sözcük dağarcığı kısıtlı olmasına karşın çok şey söylemek isteyen çocuk, konuşmada zorluk çeker ve sonuç olarak kekeler" dedi.
Türkiye'de, yaklaşık 700 bin kekemelik vakası olduğunun düşünüldüğünü aktaran Oral, kekemeliğin kız çocuklara oranla erkek çocuklar arasında daha sık görüldüğünü kaydetti. Kekemeliğin tek bir nedeni olmadığını, stresli ortamlar ve psikolojik faktörlerin bu durumu tetikleyebileceğini anlatan Oral, şunları söyledi:
“Çocuklar genellikle kekelediğini farkında değildir. Dikkatlerini kekelemelerine çekmemek gerekir. Uyarılarda bulunmamak, söylemek istediğini ondan önce söylememek, düzeltmemek yararlı olur. Çocuğun söylediklerini dikkatle ve sabırla kekelemesine, nasıl söylediğine odaklanmadan dinlemek faydalı olacaktır. Önemli olan bireyin nasıl söylediği değil ne söylediğidir. Ayrıca çocuğunuzla konuşurken göz teması kurun. Başkalarının yanında çocuğun kusuru hakkında asla konuşmayın. Daha akıcı konuşan akranlarıyla çocuğu asla kıyaslamayın. Böyle bir kıyaslama çocuğun iyileşme sürecini yavaşlatır. Özellikle alay etmek ve konuşmaya zorlamak çocuğu olumsuz etkileyecektir."
‘GERGİN ORTAM KEKEMELİĞİ ARTTIRIR’
Ebeveynlerin aralarındaki sorunları çocuğa yansıtmadan çözmesi gerektiğini ifade eden Oral, anne babaların çocuğun ruhsal ve duygusal gelişimi için sağlıklı bir ortam yaratmaları gerektiğini aktardı. Oral, dil veya konuşma bozukluğu olan her yaştaki insanın konuşma terapisi eğitimi alabileceğine dikkat çekti.