Güncelleme Tarihi:
İZMİR, (DHA)- CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, olağanüstü halin fırsatçılığa çevrildiğini, darbe girişiminden sorumlu tutulanların yanında her türlü muhalefetin susturulmaya çalışıldığını, bunun hukuksuzluğa davetiye çıkaran, anayasal bir suç olduğunu, demokrasilerde ve bir hukuk devletinde kabul edilemeyeceğini söyledi.
Milletvekili Musa Çam, açığa alınan 11 bin 301 öğretmenin 9 bin 843'ünün Eğitim Sen üyesi olmasına tepki gösterdi. Kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) kamu görevlilerinin görevden alınmasının giderek demokrasi dışı uygulamaya dönüştüğünü savunan CHP'li Musa Çam, en temel hukuk ilkelerinin bile çiğnendiğini, kişi hak ve özgürlüklerinin hiçe sayan bir sürecin yaşandığını öne sürdü. Çam, "Bir devlette insanların adaletsizliğe uğramaması için en temel, çok basit bazı evrensel ilkelere asgari saygı göstermek yeterlidir. Suçun şahsiliği, kanunsuz suç ve ceza olamayacağı, mahkeme kararı ile sabit olana dek herkesin suçsuz kabul edilmesi gerekliliği, kanuna aykırı delillerin kabul edilemezliği, yargılamada silahların eşitliği birinci sınıf çocuklarına öğretilen temel kurallardır. Bu basitlikte bir duruş dahi bugün Türkiye'nin bu hale gelmesini engelleyebilirdi" dedi.
"HAKLARIN ÖZÜNE DOKUNMAK ANAYASAL BİR SUÇTUR"
Kanun hükmüne kararnameler ile isimleri yayınlanarak görevden alınanların manevi yıpranmışlığının yanında anayasal haklarının da hiçe sayıldığını ifade eden Çam, "Anayasanın 13'üncü maddesi 'Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz' der. Eğitim Sen örneğinde de gördüğümüz gibi 15 Temmuz darbe girişimiyle somut hiçbir ilişkisi kurulamamış olan bir kişinin, ömür boyu tüm ekonomik ve sosyal haklarından ve bunun doğal sonucu olarak medeni haklarından mahrum bırakılmasının bu hakların özüne dokunduğuna şüphe yok. Hükümete yakın yazarların kullandığı 'sivil ölüm' kavramının hakkın özüne dokunduğu ve insan hakları hukuku açısından kabul görmeyeceği de açıktır" diye konuştu.
"ADALET GERÇEKTEN HERKESE LAZIM"
AK Parti iktidarının yaşananlardan ders çıkarmayan bir kara düzende yoluna devam ettiğini ileri süren Çam, Ergenekon, Balyoz davalarına dikkat çekti. Bu davaların mahkemeleri esnasında da temel yargılama ilkelerine uyulmadığını ifade eden Çam, şunları söyledi:
"Aklı başında yurttaş o zaman da bunu dillendirdi. Davalara verilen siyasi destek sayesinde dönemin savcıları kahraman ilan edildi. Her şey birbirine karıştırıldı. Muhalif sesler aynı torbaya doldurulmaya çalışıldı. İtiraz edenler darbecilikle itham edildi. Sonunda tüm davalar çöktü. Bugün yapılanlara da yine aklı başında insanlar karşı çıkıyor. Yine her şey birbirine karıştırılıyor. Yine yanlış yöntemler uygulanıyor. Yine ve bu kez inanılmaz kalabalık bir yurttaş kitlesi ya işinden ediliyor ya endişeli halde bekliyor. Yine muhalif sesler aynı çuvala tıkıştırılıyor. Yine hukukun temel ilkeleri ihlal ediliyor. Darbe girişimine katılanlar, bağlantılı olanlar ve devlet memuriyetini devleti ele geçirmek çıkar sağlamak için istismar edenlerin üzerine elbette gidilmeli, adil yargılama ile cezaları verilmeli ancak bunu yaparken adaletin gerçekten bir gün hepimize lazım olabileceği ilkesi unutulmamalı. Muhalif olarak gördüğünüz herkesi aynı kefeye koyarsanız adaletin tokadının da herkese bir gün çarptığını hatırlarsınız."
FOTOĞRAF