Güncelleme Tarihi:
Villakent Mahalesi Güzelleştirme Kültür Dayanışma Derneği ve 14 kişinin avukatlığını yapan Arif Ali Cangı ile Gülen Tekin, İzmir Valiliği ve İZBAŞ'a karşı, tehlikeli atık düzenleme depolama alanının kurulduğu, monodeponi sahasına ilişkin olarak İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından 2009 yılında verilen 'ÇED gerekli değildir' kararının kaldırılması ve yürütmenin durdurulması istemiyle İzmir 6. İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Avukatlar, davacıların yaşadıkları çevrede bulunan tesiste katlanılması zor ve insan sağlığı açısından endişe uyandıran yoğun bir kokunun olduğunu, tehlikeli atıkların depolanması işlemi ile ilgili olarak ÇED zorunlu olduğu halde, davalı idarece ÇED yönetmeliğine aykırı olarak verildiği belirtilen kararla hukuk kurallarının ihlal edilerek korunması gereken kamu yararının göz ardı edildiğini belirtti. Avukat Gülen Tekin, mahkemeye verdiği dava dilekçesinde, "Verilen karar Atıkların Düzenli Depolanamsına Dair Yönetmeliğe de aykırıdır. Arıtma tesisi 1. sınıf tehlikeli atık düzenli depolama tesisi olup, yerleşim yerine uygun bir uzaklıkta bulunması gerekmektedir. Rüzgar yönü ve yağış durumu ile çevrede bulunan tarım alanları ve korunması gereken tarihi varlıklar dikkate alınmamıştır. Müvekkillerim rüzgar olduğunda kokudan dışarı çıkıp, balkonlarında oturamamaktadır. Çevresel Etki Değerlendirmesi yapılmadan tesis edilen işlem, Anayasa, Çevre Kanunu ve uluslararası çevre koruma sözleşmeleri uyarınca hukuka aykırıdır. Bu nedenle kararın iptali ve yürütmenin durdurulması gerekmektedir" dedi.
Davalı avukatları da verdikleri cevap dilekçelerinde, "Dava süresinde açılmamıştır. Proje tanıtım dosyası 'Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği' hükümleri uyarınca hazırlanmıştır. ÇED sürecinde yapılan analiz sonucunda atıkların tehlikelilik özelliği gösterdiği tespit edilince, tesis 'Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği'nde yer alan depolama kriterlerine uygun olarak inşa edilerek faaliyete geçirilmiştir. Yönetmelik limitlerini sağlamadığı yönündeki iddialar mesnetsizdir. İşlem mevzuata uygun olarak tesis edilmiştir. Bu nedenle davanın reddine karar verilsin" dedi.
Tarafların iddia ve cevaplarını değerlendiren İzmir 6. İdare Mahkemesi, rapor hazırlanması için dosyayı bilirkişiye gönderdi. Gelen raporda, "Atık depolama alanı ile en yakın konut arasındaki mesafenin 830 metre olarak ölçüldü. Yönetmeliğin 31. madde belirtilen en yakın meskun mahale 1000 metre mesafede olması hükmüne uygun değildir. Oluşan arıtma çamuru, etleme, tıraş, yün ve kenar atıkları gibi atıkların düzensiz bir şekilde, zemin yalıtımı veya üst örtüleme yapılmaksızın doğal zemin üzerinde depolanmaktadır. Bu durumun uzun yıllar boyunca çevrede koku problemi oluşturması kaçınılmaz. Depolama alanında 35 santim ve 1 metre derinliklerden alınan iki örnekte de toplam krom, antimon değerlerinin, tehlikeli atıkların düzenli depolanabilme kriterleri sınır değerlerini dahi aştığı görülmüştür. Atıklar 2002-2015 yılları arasında açıkta ve kontrolsüz olarak doğal zemin üzerinde depolanmıştır. Atıkların özellileri de dikkate alındığında büyük bir koku problemi yaratması bekleneceği, ayrıca bu atıklar, yağış suları ile yıkanarak yer altı ve yüzeysel sularda kirlenme riski yaratacaktır. Sahada kontrolsüz olarak depolanan atıkların çevreye olan etkilerinin kontrolü için hiçbir önlem alınmamıştır" denildi. Depolama tesisinin ömrünün dolduğu ve kapatıldığı, geri dönüşüm konusunda halihazırda herhangi bir faaliyetin bulunmadığı da belirtildi.
Bunun üzerine 6. İdare Mahkemesi davacıların talebi yönünde yürütmenin durdurulması ve ÇED gerekli değildir kararının iptali yönünde karar verdi. Mahkeminin karanından şöyle denildi:
"Dava konu olan tesisin hukuka aykırı olduğu saptanmıştır. İşlemin uygulanmaya devam etemesi durumunda, davacılar yönünden telafisi güç zararlara neden olacaktır. Zira işlemin yürütmesinin durdurulmaması halinde, hukuka aykırı bulunan işlemin etki alanına bağlı olarak ilgili açısından meydana gelmesi muhakkak zararların işlemin uygulanmaya devam edilmesi ile artacağı da tabiidir. Hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesiuyarınca bu karara karşı itiraz yolunun kapalı olması nedeniyle, verilen ÇED raporunun iptali ve yürütmenin durdurulmasına kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi."