Güncelleme Tarihi:
SU ALTINI KEŞFETMEYE SEVDALIYIZ
Sizi tanıyabilir miyiz? Çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
- (Selen) İkimiz de su altına ve dünyayı keşfetmeye sevdalıyız. Zaten yollarımız da bir dalış eğitmenliği kursunda kesişti. Tunç, kurduğu Ayışığı Dalış Merkezi’yle hem insanlara dalış öğretiyor, hem de hem de yurtdışına dalışa götürüyordu. Ben ise tekstil mühendisiyim. Tanıştığımızda çok uluslu bir şirkette yönetici olarak çalışıyordum. Tunç’un işi sayesinde de Guneydoğu Asya’da bol bol dalışa gidiyorduk. 2008’de çalıştığım şirketin Cakarta ofisinden teklif geldiğinde fazla düşünmeden kabul ettik. İki küçük çocuğumuzla birlikte Endonezya’ya taşındık. Tunç uzunca bir süre Türkiye’ye gidip gelerek Ayışığı Dalış Merkezi’ni hayatta tuttu. Endonezya’da yaşayıp Türkiye’de çalışmak çok da kolay olmuyordu. 2012’de dünyanın en zengin mercan resiflerine sahip Raja Ampat’ta yatırım yapmaya karar verdik. Tunç sırt çantasını alıp koy koy gezdi ve şu anki Papua Explorers Dalış Oteli’nin yer aldığı koyu buldu. 13 ay gibi kısa bir sürede minik butik otelimizi inşa etti. Kendimiz gibi biraz deli, biraz maceraperest ortaklarımızla birlikte bu tesisi geçen yıl dünyanın en iyi dalış oteli mertebesine taşımaya başardık. Papua Explorers’in başarısı bize cesaret verdi ve iki sene önce de ‘Coralia’ adında mavi tur teknesi ekledik işimize. Bunların yanında 2013’ten beri yöre halkına yaptığımız yardımlar, eğitimler ve çevre koruma aktivitelerini Raja Ampat SEA Centre adında bir vakıf altında topladık. Vakfımız mercan ekimi, yasadışı balıkçılıkla mücadele ve resiflerin izlenip raporlanması gibi çevreyle ilgili projeleri yürütüyor. Ayrıca, yerel halka yönelik eğitim programlarımız var. Vakfımız dünyanın pek çok yerinden bilim insanını ağırladı ve denizle ilgili araştırmalarına destek oldu. Bütün bunların yanında eğitim programlarımızla hem yetişkinlere meslek kazandırıyoruz, hem de köy okuluyla çalışarak çocukların eğitimine yardımcı oluyoruz. Ailece Endonezya ve Papua maceramız keyifli olsa da çocuklar için çok uygun eğitim şartları sağlayamadık. Bir sene Raja Ampat’ta otelde yaşadık ve çocuklara online olarak eğitim verdik. Doğayla, denizle iç içe harika bir hayat olsa da kendi yaşıtları olmadığı için bir anda çok çabuk olgunlaştıklarını fark ettik. O yüzden 2015’te öncelikle çocukların eğitimi için Avustralya Sydney’e taşındık. Gerçi çocukların bahanesiyle gittik ama ben iki master yaptım, Tunç da pilotluk eğitimi aldı. İkimiz de uzun zamandır hayalini kurduğumuz işleri başardık. Avustralya’da gecen dört harika yıl sonunda geçen mayısta Bodrum’a taşındık. Şimdi de senelerce yasadığımız tropik iklimin meyvelerini Bodrum’da yetiştirmeye çalışıyoruz. Gümüşlük’teki bahçemizde mango, avokado ve ejder meyvesi fidanlarıyla meşgul ediyoruz kendimizi. Tunç’un Endonezya’dan getirdiği passiflora meyvelerinin çekirdeklerini çimlendirip büyütmeye çalışıyoruz. Yıllarca denizle haşır neşir olduktan sonra şimdi de toprağı tanımaya çalışıyoruz.
CIVIL CIVIL BİR AKDENİZ KÜLTÜRÜ
Bodrum’a taşınmanızın nedenini öğrenebilir miyiz?
- 2008’de Türkiye’den taşınırken, kafamızda bu kadar uzun süre yurtdışında kalma düşüncesi yoktu. “2-3 yıl dünyayı gezer, döneriz” diyorduk. Ancak dünyanın çok büyük olduğunu, gezilip görülecek çok yeri olduğunu atlamışız. Dolayısıyla tahminimizden uzun surdu dönmemiz. Hala görmek istediğimiz çok yer var. Ancak sanırım yaş ilerledikçe memleket özlemi ağır basmaya başladı. Ben son iki yılın her sabahı kendimi gözümü açar açmaz Bodrum’daki satılık evlere bakar buluyordum. Tunç’un ailesinin Gümüşlük’teki yazlıkları çocukları için bütün yıl boyunca hayalini kurdukları, kocaman ailenin hepsiyle bir arada yazı geçirebildikleri, harika anıları olan bir yer oldu bizler için. Endonezya’da da Avustralya’da da güzel yerler gördük ve çok mutlu olduk. Ancak ailemizle geçirdiğimiz Bodrum günleri hep bizim için hep çok özel oldu. Geçen yıl hayalimizdeki ev bir anda karşımıza çıkınca fırsatı kaçırmamaya karar verdik. Yavaş yavaş Bodrum’a yerleşme adımlarını atmaya başladık. Pandemi öncesi hedefimiz ağustosta Bodrum’a yerleşmekti. Salgın bunu mayıs sonuna çekti. Burada olduğumuz için çok mutluyuz. Hemen alıştık ve Bodrum’u evimiz olarak benimsedik. Bodrum’a olan gönül bağımızın dışında, bence burası hala çok güzel. Evet; endişe verici bir siteleşme, plansız şehirleşme var ama hala ana yoldan içerilere saptığınızda köy yollarına çıkabiliyorsunuz. Ben sabahları inek ve horoz sesleriyle uyanıyorum. Gün batımları ve deniz manzaraları zaten ömre bedel. Hem etkileyici bir tarihle iç içeyiz, hem de çok az yerde bulunabilen cıvıl cıvıl bir Akdeniz kültürünün tadını çıkarıyoruz. Avustralya yıllarında en çok özlediğimiz şey de bu sıcak, canlı kültür, tarihi zenginliğimiz ve muhteşem yemeklerimizdi.
KOYLARI KEŞFETMEYİ SEVİYORUZ
Bodrum ve Milas’taki favori mekanınızı paylaşabilir misiniz?
- Açıkçası Bodrum’u yeni yeni keşfediyoruz. O yüzden senelerdir burada yaşayanların bildiği mekanların çoğunu bilmiyor olabiliriz. Milas’ı ise pek bilmiyoruz. Hala keşfetmeye çalışıyoruz. Şimdilik ilk beşimizde Gümüşlük’ün sonundaki Karafaki, Garova, Arka Pizza, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, Dibeklihan ve köpeğimizle kimseyi rahatsız etmeden denize girebildiğimiz Yalıkavak’ın arka taraflarındaki ıssız koylar var.
KÖY KAHVALTISIYLA BAŞLIYORUZ
Sizden hafta sonu bir Bodrum-Milas programı alabilir miyiz? Neler yapılabilir?
- En sevdiğimiz hafta sonu programı Etrim’de köy kahvaltısıyla başlıyor. Bu köy çok şirin. Kahvaltı sonrası köy içinde keyifli bir yürüyüşün ardından Mazı’ya doğru yola çıkıyoruz. Mazı’da denize girilebilecek farklı yerler var ve hepsi de çok güzel. Deniz keyfinden sonra Garova Bağları’na doğru yola çıkıp peynir eşliğinde tadım yapmak ve sahibi Mehmet Bey’in anılarını dinlemek çok keyifli. Bu program bir günü dolduruyor. Ertesi gün için Bodrum Müzesi’ni ve çarşıyı tavsiye ederim. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi bence çok özel ve değerli. Tarihin en eski batığı olarak bilinen Uluburun’dan çıkarılan Nefertiti’nin mührü, firavunun altın kadehi, pek çok mücevher ve eşya beni her gidişimde büyülüyor. Müzeyi hakkını vererek gezmek oldukça yorucu. Müzeden sonra çarşının ara sokaklarına dalarak pek çok ilginç mekan bulmak mümkün. Ama bizim favorimiz Bodrum döneriyle ayaküstü bir öğle yemeğinin ardından Penguen’de çay ve tatlı keyfi.
MİNİMUMA İNDİRGEDİK
Tüm dünyayı etkisi altına alan pandeminin size ve işlerinize yansıması ne şekilde oldu?
- Salgın bizi çok fazla etkiledi. Bizim işimiz Papua Explorers ve Coralia’da. İkisi de dünya turizmine hizmet veriyor. Mavi tur teknemizde özellikle Avrupa ve Amerikalı gezginleri ağırlıyoruz. Martın sonunda ülkeler sınırlarını kapatmaya başladığında bazı misafirlerimizi zorla gönderdik evlerine. Hatta birini gönderemedik. Raja Ampat’ta çok izoleyiz. Aslında gerçekten de pandemi gibi bir durumda olunabilecek en güvenli yer. Pandemi sebebiyle Endonezya marttan beri yurtdışından turist kabul etmiyor. Raja Ampat zaten çok ücra olduğu için Endonezyalılara bile kapalıydı. Yeni yeni ülke içindeki turizme izin verildi de biz de yavaş yavaş misafir ağırlamaya başladık. Diyebilirsiniz ki, Endonezya sınırlarını açsa da insanlar bu ortamda seyahat etmez. Bu bizim müşteri profilimiz için geçerli değil. Bize gerçekten doğaya aşık, maceraperest insanlar geliyor. Normalde de zaten pek çok tropik hastalığı göze alıp geliyorlar. O yüzden dikkatli bir şekilde seyahat edip bize gelmek isteyen çok misafirimiz var. Biz otelimizde de, teknemizde de her türlü önlemi aldık. Operasyonu insanlar arasındaki kontağı minimuma indirecek şekilde yeniden düzenledik. Misafirlerimizi güvenli bir şekilde ağırlamaya hazırız. Zaten otelde her bir oda bir bungalov, odalar deniz üstünde, etrafta misafir ve çalışanlardan başka kimsenin olmadığı ıssız adayız. İzole olmak için en ideal yer.