Güncelleme Tarihi:
Erkan İYİGÜNGÖR
DOĞDUĞUNUZ, yaşadığınız coğrafya gerçekten insanın karakterinde, yapacağı işte çok etkili oluyor. Fulya Erkmen de Karadeniz Ereğli’nin muhteşem doğasından ilham alarak hayatına yön verenlerden biri… Denizin, doğanın içinde büyümesi yaratıcılığının ve özgürlüğünün bir parçası olmuş. Daha küçük yaşlarda insanların hayatlarına dokunmayı ve kendi işini kurmayı odağına almış. Moda ve tasarımın her zaman ilgisini çekmesi fulyaerkmen.co markasını kurmasına vesile olmuş. Ancak markayı kurması biraz zaman almış. 18 yıl boyunca Erdemir ve Ülker gibi kurumsal firmalarda beyaz yaka olarak çalışan Erkmen’in de hayatı pandemiyle değişenlerden. Ülker’den sonra bir yazılım firmasında uzaktan çalışırken İstanbul’dan Çeşme’ye taşınan, bir ayağı da İzmir’de olan Fulya Erkmen araya annelik serüveni de eklenince görevinden istifa etmiş. Bu süreçte kendini yeniden keşfedip, kendi işini kurma kararı almış.
O günleri şöyle anlatıyor: “2022 yılında kendi moda markamı yaratma hayalimi gerçekleştirmek için ilk adımı attım. Başlangıçta sadece bir tulum kalıbı çıkarıp farklı desenlerde üretmek ve bu ürünleri müşterilerle buluşturmak istiyordum. Kumaş almak ve tulum dikmeye çalışmak, tasarımın ve dikişin inceliklerini anlamamı sağladı. Haftada üç gün bir terzi yanında çalışarak bu becerilerimi daha da geliştirdim. Ancak kendi başıma bu hayali gerçekleştirmenin zorluklarını da görmeye başladım. Profesyonel bir üretici firmayla iş birliği yapmanın önemini anladım. Ancak nereden başlayacağımı ve nasıl ilerleyeceğimi bilemiyordum. Aradan aylar geçmişti. Bu belirsizlik içinde bir gün ablam Funda Erkmen’i aradım. Ona hayalimi anlattığımda bana inanıp cesaret veren ve ilk adımı atmam konusunda beni destekleyen kişi oldu. İki kız kardeş olarak böylece bu markanın doğuşunun ilk temelini attık.”
KADINLARA İLHAM OLMAK İSTİYOR
2023 marka için dönüm noktası olmuş. Yılın ortalarında web sitesi ve ilk koleksiyon oluşturularak uzun ve titiz çalışmaların ardından bu yılın ocak ayında markayı tescil ettiren Erkmen, koleksiyonunu web sitesi üzerinden müşterilerle buluşturdu. İlham kaynağının ‘bu hayatta bir fayda sağlama ihtiyacı’ olduğunu ifade eden Fulya Erkmen, “Kadınların kendi ayakları üzerinde durması ve özgürce yaşamalarını sağlamak, markamla hem kadınları desteklemek hem de sürdürülebilir bir moda anlayışı sunmak istiyorum. En büyük arzum markamı büyüterek birçok kadına istihdam sağlamak ve yeni kadın girişimcilere ilham vermek” diyor.
TÜM ZORLUKLARI TEK TEK AŞTI
Çevreden gelen, “Bu işi yapan çok kişi var, nasıl başaracaksın?” şeklindeki sözlere kulak asmayan Erkmen, “Bu sözler motivasyonumu azaltsa da beni yolumdan vazgeçirmedi. Pazardaki pastanın büyük olduğunu ve herkes için yeterince dilim olduğunu biliyordum. Beni en çok zorlayan şey işin teknik yönleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmamamdı diyebilirim. Ancak öğrenmek çok keyifli, yol çok uzun, taşlı ama yol çok güzel. Bu süreçte moda tasarımı, kumaş seçimi ve üretimi gibi detayları kendi çabalarımla öğrenmek beni her geçen gün daha da motive etti. Markamı tanıtmak ve müşteri kitlesi oluşturmak tabii ki zaman aldı. Ancak sabırlı ve kararlı adımlarla ilerleyerek her zorluğun üstesinden gelmeyi başardık” ifadelerini kullanıyor.
GİYİLEBİLİR, ERİŞİLEBİLİR, ZAMANSIZ
Yaptığı tasarımları ve giysileri anlatan Fulya Erkmen, “Kaliteli ve özgün tasarımları uygun fiyatlarla sunarak her kesimden insanın ulaşabileceği ürünler yaratıyoruz. Amacımız, dolaplarda uzun süre yer bulacak ve kullanıcılarına özgüven aşılayacak parçalar üretmek. Markamızın tarzı, Çeşme’nin yaz ruhunu taşıyan, şık ama nefes alan, yazın enerjisini ve özgürlüğünü yansıtan bir görünüm sunuyor. Her bir koleksiyonumuzda işlevsellikten ödün vermeden, estetik ve rahatlık dengesi ön planda tutuluyor. Farklılığımız, giyilebilir, erişilebilir ve zamansız ürünler üretiyor olmamız. Bu aslında bir bakıma kendi ihtiyaçlarımdan doğdu. Kalıbı, kumaşı ve dikişi kaliteli olan ürünleri bulmakta zorlanıyordum ya da bulduğumda fiyatları yüksek geliyordu. Biz yüksek fiyatlarla sadece belirli bir kesime hitap eden bir marka olmaktan ziyade, herkesin benim gibi düşünüp satın almak istediği ürünleri mümkün olan en uygun fiyatlarla sunmaya çalışan bir markayız. Dolaplarda yıllarca kalacak, özgürlük ve özgüven hissi veren tasarımları günümüz trendleriyle harmanlayarak sunuyoruz” ifadelerini kullanıyor.
KALİTELİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR
Sadece moda değil, bir yaşam tarzı sunduklarını dile getiren Erkmen, şöyle devam ediyor: “Ketenden pamuğa, müslinden tensel kumaşa birçok ürünümüzü doğal ve sürdürülebilir malzemelerden ürettirmeyi amaçlıyoruz. Kendi tarzımızdan ilham alarak, giymeyi en sevdiğimiz parçaların üretimini gerçekleştiriyoruz. Tasarımların büyük bir kısmını kendim yapıyorum; moda trendlerini takip ediyor ve kullanıcı geri bildirimlerini dikkate alarak ürünleri şekillendiriyorum. Malzeme seçiminde ise kalite ve sürdürülebilirlik ön planda. Doğaya saygılı materyaller kullanarak çevreye zarar vermeyen ürünler üretiyoruz.”
TEK KİŞİLİK DEV KADRO
Fulya Erkmen, markanın her şeyi konumunda… Adeta tek kişilik ordu gibi çalışan Erkmen, yaptığı mesaiyi şöyle anlatıyor: “Markanın her detayıyla bizzat ilgileniyorum. Fulya Erkmen’in kurucusu, tasarımcısı, modeli, pazarlamacısı ve aynı zamanda arka planda görülmeyen birçok işin kahramanıyım. Öte yandan ablam Funda’nın da bu süreçte büyük emeği var. Her adımda en büyük destekçim ve danışmanım. O olmasaydı belki de bugün bu marka doğmayacaktı ve bu kadar büyümeyecekti.”
SPORUN HAYATINA ETKİSİ BÜYÜK
GENÇ yaşlardan bu yana ralli ve motorsporlarıyla ilgilenen Fulya Erkmen için spor da en az işi kadar vazgeçilmez… Erkmen, “Motorsporlarında pilot ve co-pilot olarak yer aldım. Ancak co-pilotken geçirdiğim bir kaza sonrası ralli dünyasından uzaklaştım ve sonrasında triatlon sporuna yöneldim. Ironman yarışlarına katılarak 3 bin 800 metre yüzme, 185 kilometre bisiklet ve 42 kilometre koşu parkurundan oluşan bu zorlu yarışı 14 saatte tamamlayarak ‘ironman’ ünvanını kazandım. Yarışmak kolaydı. En zoru bir yandan kurumsalda 08.00-18.00 çalışırken bir yandan üç yıl boyunca her gün sabah akşam antrenman yapmaktı. Sabah 04.30’da evden çıkıp gece 23.00’te döndüğüm günler oluyordu. Yarışa yaklaşırken cumartesi günleri 6 saat bisiklet antrenmanı, pazar günleri 3-4 saatlik koşu antrenmanları yapıyordum. Hedefe giden yol çok uzun ve zorlu ama bir o kadar keyifliydi. İşte şimdi markamı büyütmeye çalışırken, tam da bu zorlu sürecin ortasındayım. İşin en güzel kısmı nasıl ‘finish’ çizgisine ulaşacağımı biliyorum. Ironman olma yolundaki bu deneyim bana zorluklarla nasıl mücadele edileceğini ve asla pes etmemeyi öğretti. Kendi marka yolculuğumda karşılaştığım her zorluğu bu prensiplerle aşmaya çalışıyorum. Çok çalışmak ve inanmak başarının anahtarı. Aynı zamanda doğayla iç içe olmayı seviyor ve yeni maceralar keşfetmekten büyük keyif alıyorum. Bu tutkularım hem kişisel hayatım hem de Fulya Erkmen markasında sürdürülebilirlik ve yenilikçilik anlayışımı şekillendiriyor” diyor.
HEDEFTE YURT DIŞI VAR
FULYA Erkmen gelecek hedefleri arasına dünyaya açılmayı belirlemiş. Bu hayallerini şu sözlerle aktarıyor: “2025 başında uluslararası alanda adımızı duyurarak daha geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyoruz. Yenilikçi tasarımlarımızla herkesin doğayla uyumlu bir yaşam tarzını benimsemesine öncülük etmek istiyoruz. Bu süreçte, karşılaştığımız her zorluk ve belirsizlik bize kendi markamızı yaratmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. En çok da diğer kadınlara ilham olmayı ve istihdam sağlamayı, yeni kadın girişimcilere örnek olmayı hedefliyoruz.