Güncelleme Tarihi:
Erkan İyigüngör
MARDİN’İN kırsal bir kesiminde 7 çocuklu bir ailenin en küçük erkek çocuğuydu Abdurrahim Korkmaz… Küçük bir köyde dünyaya geldi. Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan bir ailenin üyesiydi. Dar gelirli bir ailede büyümek zordu ama asıl zor olan doğduğu coğrafyanın çetin şartlarıydı. Köyünde okulun olmaması, suyun, elektriğin ve yolun geç gelmesi gibi zorlukları yaşadı. Peki, İbn-i Haldun’un dediği gibi ‘coğrafya kaderimiz miydi?’ Bu soruya Korkmaz’ın cevabı ‘Hayır’ oldu. Çünkü o adeta kaderini kendi yazdı ve hayallerini bir bir gerçekleştirdi… Şimdilerde yüzlerce gence sörf öğreten, milli sporcular yetiştiren, Alaçatı’da herkesin ona ‘Apo Hoca’ dediği Abdurrahim Korkmaz, hikayesinin bir TV programıyla şekillendiğini söylüyor.
BİLİNÇALTINA YERLEŞTİ
Apo Hoca sörf merakının başladığı günü şöyle anlatıyor: “Rüzgâr sörfünü TRT’de ‘Ekstrem Sporlar’ diye bir programda gördüğümde ulaşılması imkansız ve uzak bir şey gibi geldi bana. Bu beni çok etkiledi ve bilinçaltımda yer etti. Yıllar sonra ablamın Ayvalık’a taşınmasıyla bu ismini bile duymadığım sporu canlı bir şekilde görme imkânı buldum. Oradayken sahilde dolandığım bir gün Amerikalı bir turist karavanıyla yanaştı. İçinden sörfünü, yelkenini çıkardı. Kurulumunu yaptı ve denize çıktığı anda süzüldü gitti. Öyle kalakalmıştım. O anda, ‘Keşke İngilizcem olsaydı da ona bir şeyler sorsaydım’ demiştim içimden. Film izler gibi izledim. ‘Ölmeden önce mutlaka ben de bu işi yapacağım!’ diye kendime söz verdim. Aslında bunun bir rüzgar sörfü olduğunu, ülkemizde de yapılabileceğini, öğrenmenin de mümkün olduğunu gördüm. O andan itibaren karşı konulamaz bir merak ve ona ulaşma arzusu duymaya başladım.”
CEBİNDE ANNESİNİN VERDİĞİ 100 TL VARDI
Bu işin nerede ve nasıl yapıldığını öğrenmeye karar veren Korkmaz, Alaçatı’nın yolunu tuttu. Cebinde yol parası hariç annesinin verdiği 100 lira vardı. Alaçatı’da ilk işi sörfün yapıldığı yeri bulmak oldu. Ufak bir tepeyi aşıp denize baktığında yüzlerce sörfü suda görünce adeta büyülendi. Sörfçüler adeta rüzgarla dans ediyordu. Ve kendi kendine, “Ben de bunu yapabilirim” dedi. Daha sonra sörf okullarına gidip iş başvurusunda bulundu ve sörfü öğrenmek istediğini söyledi. Tüm sörf okullarını gezdi ancak iş bulamadı. Bu durumun moralini bozduğunu ama hiçbir şekilde umudunu kaybetmediğini söyleyen Abdurrahim Korkmaz, “Başka bir iş bulup, çalışıp para kazanarak sörfü öğrenmeye karar verdim. Civardaki otel ve restoranlara gidip işe ihtiyacım olduğunu ve çalışmak istediğimi söyledim. Oralarda da iş bulamayınca şehir merkezine doğru giderken büyük bir inşaat alanı vardı. Oraya gidip işe ihtiyacım olduğunu, ne iş olursa yapacağımı söyledim. İnşaattakiler de bana taş kırıp kıramayacağımı sordular. Ben de, ‘Tabii ki kırarım, yeter ki iş olsun, bu işe ihtiyacım var’ dedim. Haftanın 5 günü çalışıp para kazanmaya başladım ve kalacak bir yerim de oldu” diyor ve şöyle ekliyor:
ADETA GEÇMİŞİM SİLİNDİ
“Sonra asıl hedefim olan sörfü öğrenmeye gidip birkaç gün ders alıp bu işi öğrenebileceğimi biliyordum. Ama maalesef kazandığım parayla ders almam imkansız gibi bir şeydi. Ders alamayacağımı anladıktan sonra bu işi kendim öğrenmeye karar verdim. Ama bunun için ekipman almam lazımdı. Ekipman almam da kolay olmadı, çünkü neyi nereden alacağımı bilmiyordum. Uzun uğraşlar sonucunda ekipman kiralamayı başardım. O gün hayatımdaki en mutlu günlerden biriydi. Çünkü aylardır bu işin etrafında dolanıyordum ama bir türlü denemek nasip olmamıştı. O gün ekipmanlarımı alıp, sahile inip insanların nasıl sörf yaptığını izledim. Sonra kendim yavaş yavaş denemeye başladım. Tüm günümü suda geçirmiştim. Hayata dair her şeyi unutmuştum. O gün toplasanız yarım saat bile boardın üzerinde duramamıştım. Yaptığım işi, kaldığım yeri, ailemden uzak olmayı, geleceği-geçmişi her şeyi unutmuştum.”
DÖNÜM NOKTALARINDAN BİRİ
8 ay boyunca inşaatta çalışmaya devam eden Korkmaz, oradan kazandığı parayla sörfün kira masraflarını karşılamaya devam etti. Aynı zamanda kiralama yaptığı şirkete çok istekli bir şekilde yardım ediyordu. Teklif beklemeden gidip oradaki çalışan insanlara destek oluyordu. Ve hayatının dönüm noktalarından birini yaşadı. O anı şöyle anlatıyor: “Bir gün sörf okulunun sahibi beni çağırdı ve ne yaptığımı sordu. Ben de ona sörfe aşık bir insan olduğumu ve öğrenmek istediğimi, bunun için Mardin’den geldiğimi söyledim. O gün hayatımdaki en anlamlı iş tekliflerimden birini aldım. Onlarla çalışmayı önerdi ve şartsız bir şekilde kabul ettim. Çünkü aylardır bunun için mücadele ediyordum. Artık daha rahat koşullarda sörf yapabilecektim. Sörfe daha yakın olacaktım ve ekipmana para vermeyecektim. Ve daha iyi koşullarda kalma imkânım olacaktı. Daha sonra işe başlayınca yavaş yavaş en alt kademeden işi öğrenmeye, kendimi geliştirmeye başladım. İyi bir seviyeye geldikten sonra bu işte nasıl daha başarılı ve kalıcı olurum diye düşünmeye başladım. Türkiye Yelken Federasyonu’nun açtığı eğitmenlik kurslarına katılıp 2009’da rüzgar sörfü eğitmenlik lisansımı da aldım.”
Apo Hoca, eğitmen olarak başladıktan sonra hayatının işini bulduğuna karar verir. Ders verdiği insanlardan olumlu geri dönüşler alan Abdurrahim Korkmaz, “Bu da işimi daha iyi yapmak için motive etti. Daha sonra kendime bir karavan aldım, denize sıfır bir konumda konaklamaya başladım. Hayalini kurduğum hayatı Alaçatı’da yaşamaya başladım. Ama bir süre sonra bir şeylerin eksik olduğunu hissettim. Alaçatı dünyanın sayılı sörf merkezlerinden biri, her sene dünyanın her yerinden binlerce insan geliyordu. Dil bilmediğim için bu insanlarla hiçbir şekilde iletişim kuramıyordum” diye anlatıyor.
“İşte o zaman dil öğrenmenin şart olduğunu fark ettim” ifadelerini kullanan Korkmaz, “Eğer dil öğrenirsem işimi daha iyi yaparım diye düşündüm. Araştırdığımda karşıma Güney Afrika’da Cape Town çıktı. Bunu eşe dosta, çevremdekilere söylediğimde çıldırmış olduğumu söylediler. ‘Yol bilmiyorsun, iz bilmiyorsun, kimseyi tanımıyorsun, dil bilmiyorsun, orası çok tehlikeli’ dediler. Tüm bunlara rağmen üzerimde ağır bir aile baskısı da vardı üzerimde. Çünkü ailem hiçbir şekilde yaptığım işi kabul etmiyordu. Onlara da hak veriyordum. Çünkü kesinlikle anlamlandıramadıkları bir işin peşinden gidiyordum. Bu işi yıllardır yapıyorum, binlerce sörfçü yetiştirdim ama aileme beni sorduklarında, ‘Biz oğlanı kaybettik, bir tahtada, suyun üzerinde tepinip duruyor. Bir gün boğulup gidecek’ diyorlar. Tüm bu karşı çıkmalara rağmen biletim, elimde bir kağıt parçası ve malzemelerimle 12 bin kilometre uzağa Güney Afrika’ya gittim. Kalacağım yeri bulmam bile neredeyse 1 günümü aldı. Çünkü dil bilmiyordum” diye konuşuyor.
GÜNEY Afrika macerasının oldukça zorlu başladığını ama zaman geçtikçe her şeyin yoluna girdiğini belirten Abdurrahim Korkmaz şu ifadeleri kullanıyor: “Orada hem dil öğrenmek istiyordum hem de hayalim olan okyanusta sörf yapmanın peşine düştüm. Bu süreçte şöyle bir sıkıntı oldu. Dil okulları şehir merkezinde, sörf noktaları ise şehrin dışındaydı. İkisini bir arada götürmek için her alanda fedakârlık ettim. Hayallerim çok önemliydi ve bunun için ne gerekiyorsa yaptım. Sabah 8’deki derse yetişmek için her gün 5’te kalkıp 3 araç değiştirerek dil okuluna gittim. Sıfırdan dil öğrenmeye başladım. Güney Afrika’da 3 ay kaldıktan sonra insanlarla iletişime geçmeye, hayalimi paylaşmaya başladım. Bu durum oradakilerin ilgisini çekti ve bana başka bir iş imkanı doğdu. İngilizceyi öğrenmeye başladıktan sonra neredeyse her hafta sonu dil okulundaki 5-6 arkadaşımla sörf bölgesine gitmeye başladık. Bir kısmına kendim ders veriyordum. Bu da oradaki sörf okullarının dikkatini çekti. Bana iş teklifinde bulundular. Orada 2012 yılında kite surf eğitmenlik lisansımı çıkardım. 2012’den günümüze her sene Alaçatı’da sezonu bitirdikten sonra Güney Afrika’ya giderek ders vermeye devam ediyorum. Orada yaşadıklarım hayallerimin de ötesindeydi. Bu kadarını tahmin etmiyordum.”
HAZİNE BULMUŞ GİBİYDİM
GÜNEY Afrika’dan Türkiye’ye döndükten sonra adeta yeni bir insan olduğunu kaydeden Apo Hoca, “Ülkeme döndükten sonra çok daha iyi şartlarda çalışmaya başladım. Dil öğrenerek hayatıma önemli bir hazine kazandırdım. Hayatımın son yıllarında bir motto edinebildiysem tüm sıkıntılara rağmen senin için yazılan kaderi yenmek ve kendine yeni bir kader çizebilmek için bu hayatta çok çalışmak ve mücadele etmek zorundasın. Gerekirse bu hayal için ülkenin en doğusundan en batısına gideceksin. Bu hayal için gerekirse inşaatta taş kıracaksın ve yine gerekirse ismini bile bilmediğin bu sporu sıfırdan kendi kendine öğreneceksin. Yarışlara katılıp bu hayalini çocuklarla paylaşıp ders vereceksin, yine gerekirse başka bir kıtaya gidip 22 yaşında bir dili sıfırdan öğreneceksin” diyerek sözlerine devam ediyor.
YENİ HEDEFLERİ VAR
HEDEFLERİ arasında Almanca öğrenmek ve kendi sörf okulunu kurmak olduğunu ifade eden Abdurrahim Korkmaz, herkese ilham olacak hikayesini şöyle özetliyor: “Nerede doğduğunuz ne şartlarda büyüdüğünüz önemli değil. Önemli olan sizin ne kadar azimli olduğunuz ve mücadele ettiğiniz. Mardin’de doğduğumda Güney Afrika’ya gidip sörf hocası olacağımı hiçbir zaman hayal etmedim. Ama şartlar beni buna ittiğinde gerekli mücadeleyi verdim. Benim için yazılan kaderi yenip kendime yeni bir kader çizdim.”