Güncelleme Tarihi:
ÇİN aşısı olarak bilinen Sinovac firmasının ürettiği Coronavac aşısının ülkemizde de yapılan Faz3 çalışmalarına gönüllü olarak katıldığını ve aşı olduğunu söyleyen Dr. Serdar Canko, koronavirüs pandemisinden sonra mutlaka aşılanma protokollerinin başlaması gerektiğini söyledi. Gönüllü denek olarak aşılama çalışmalarına katıldığını kaydeden Canko, aşının herhangi bir yan etkisi olmadığını bildirdi. Aşının güvenli olduğunu ve belli bir seviyede antikor oluşturduğunu belirlediklerini dile getiren Canko, toplumun büyük bir çoğunluğunun aşılanması gerektiğini vurguladı.
BİRLİKTE AŞACAĞIZ
Şu ana kadar aşının güvenirliliği konusunda herhangi bir sıkıntı görülmediğini belirten Dr. Serdar Canko, şöyle devam etti: “Ayrıca bu aşı inaktif bir aşı. Ölü virüs aşıları zaten ülkemizde diğer etkenlere karşı yıllardır güvenle uygulanıyor. Diğer yandan şu anda ülkemizde de Faz2’de olan aşı çalışmaları var. Bu çalışmaların da en kısa sürede sonuçlanacağına inanıyorum. Şu anda bakanlığımızın açıkladığı aşı takvimine göre aşılanma yapılıyor. Sağlık çalışanları buna hemen katıldı. Çok kısa sürede çok ciddi rakamlara ulaşıldı. Aynı ilgiyi vatandaşlarımızdan da bekliyoruz. Aşılanma yapıldıktan sonra da bir süre daha maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat etmemiz gerektiğini unutmamamız gerekiyor.”
D VİTAMİNİ VE MİNERALLERE DİKKAT
İZMİR Ege Laboratuvarları Mesul Müdürü, klinik biyokimya uzmanı Dr. Güngör Yıldırım, pandemilerde vitamin, mineral ve bazı eser element eksikliklerinin bağışıklık sistemi açısından önemli olduğunu söyledi. Mineral ve vitaminlerin vücudun salgınla mücadelesinde önemli rol oynadığını belirten Dr. Yıldırım, “Mücadelede koruyucu hekimlik çok önemli. Koruyucu hekimlikte de aşı, işin bir yönünü, uygun beslenme ise diğer yönünü oluşturuyor” dedi.
VÜCUDUNUZU İYİ TANIYIN
Pandemi dönemlerinde uygun beslenmenin önemli olduğunu kaydeden Yıldırım, “Hasta olmamak için vücudumuzu iyi tanıyacağız. Bizi koruyan moleküllerin neler olduğunu bilmemiz lazım. Kandan çok küçük bir miktar alınarak yapılacak testlerle bu molekülleri ölçmek mümkün” diye konuştu. Kovid-19 pandemisinde D3 vitamini, B12 vitamini, çinko, magnezyum, K2 vitamini ve Omega-3 gibi moleküllerin öncelik arz ettiğini belirten Yıldırım, şunları söyledi: “Bunların vücuttaki seviyelerini bilmemiz gerekiyor. Son aylarda ciddi tıbbi dergilerde yayınlanan makalelerde şunu görüyoruz: Yoğun bakımlık olan hastalarda özellikle D vitamini düzeylerinin çok düşük olduğu saptanmış. Araştırmalara göre bu durum, hastaların yaklaşık yüzde 80’ini kapsıyor. Bu da akla şunu getiriyor: Acaba bu hastalar eksiklik gösteren bu vitamin ve molekülleri virüse maruz kalmadan önce tamamlasaydı yoğun bakımlık olmadan hastalığı atlatabilir miydi? Son yıllarda D vitamininin kemik metabolizması dışında bağırsaklar, kalp, kanser ve bağışıklık sistemi üzerinde büyük etkisi olduğu bulundu. D vitaminine artık hormon gözüyle bakmak gerekiyor. Tabii bunun yanında gerekli ise B12, K2 vitaminleri ve çinko desteğinin de gözardı edilmemesi lazım. Bunlar birlikte görev yapıyor. D vitamini alanların birlikte K2 vitamini alınması çok önemli. Antiviral etki açısından ise ayrıca kan çinko ve magnezyum seviyelerini bilmek gerekiyor. Günümüz toplumunda açık hava etkinliklerinin azalması, yetersiz ve dengesiz beslenme, yüksek faktörlü güneş koruyucu kremlerin kullanılması, kapalı ortamda çalışmanın artması nedeniyle D vitamini eksikliği arttı. Bu sebeple D vitamini düşüklüğü mutlaka doktor kontrolünde düzeltilmelidir. Her şeyde olduğu gibi D vitaminin de fazlası zararlı. Doktora gitmeden, kontrol yapılmadan bilinçsizce D vitamini kullanmanın zarar da verebileceği unutulmamalı.