Güncelleme Tarihi:
Her öğrencinin kendine özgü yetenekleri ve ilgi alanları bulunduğuna dikkat çeken Ömer Yeğen, “Eğitimde ezberci anlayış yerine soru sormaya dayalı, hatanın doğru tespit edilerek giderildiği bir sistem uyguluyoruz. Bu sistemi kurgularken öğrencilerin seviyesini, bilgi birikimini ve ilgi alanını doğru şekilde tespit etmek için bir yapay zeka programı kullanıyoruz. Bu programda, öğrencinin farklı derslerden aldığı notların ortalaması alınarak bir grafik oluşturuluyor. Daha sonra bu grafik, okul ve sınıfın ortalamalarıyla eşleştiriliyor. Yapay zeka programının bize verdiği veriler bölüm tercihi için yol gösterici oluyor. Bizim öğrenciyi ve velileri de doğru yönlendirmemiz için ölçümlenebilir bilgi akışı sağlıyor” dedi.
KUR SİSTEMİYLE ÖĞRENİYORLAR
Her öğrencinin aslında farklı bir öğrenme hızına sahip olduğunu ifade eden Yeğen, İngilizce eğitiminde olduğu gibi matematikte de kur sistemine dayalı bir öğrenme metodu uyguladıklarını vurguladı. Kur sistemi sayesinde her öğrencinin kendini daha rahat ifade edebildiğini anlatan Ömer Yeğen, şöyle devam etti: “Başarısızlığın en önemli nedenlerinden biri de öğrencinin soru sormaktan çekinmesidir. Sınıf ortamında bir öğrencide, ‘Acaba bana gülerler mi, bilemediğim için öğretmen bana kızar mı?’ gibi düşünceler oluşabilir. Bu soru sormama durumu zamanla yerleşir ve öğrencinin ders başarısını da olumsuz etkileyebilir. Bizler seviye tespiti yaparak aynı İngilizce’de olduğu gibi her öğrencinin belli bir kur sistemi içinde ders görmesini sağlıyoruz. Her öğrenci kendi seviyesine göre ayrılıp ona göre ders alıyor. Böylece kendi seviyesindeki öğrencilerle ders takibi daha kolay oluyor. Her konu bitiminde yaptığımız sınavlarda da eksikleri saptayarak bireysel veya grup halinde etüt çalışmaları yapıyoruz.”