Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2022 16:24
SAİLORS, daha önce belediye binası olarak kullanılan, 120 yıllık, iki katlı, mavi beyaz renkleriyle herkesin zihninde iz bırakan o eski binada 2001’de kapılarını açmıştı. Yıllarca herkesin en az bir kahve molası için oturduğu, mutfaktan lorlu kurabiye kokularının geldiği, üst katında sempatik 5 odasıyla konaklama imkanı da veren Alaçatı’nın çok değerli işletmelerinden biriydi. Gülay Tokgöz ise 2000’lerin başından itibaren, Alaçatı’ya yerleşmek için tüm imkanlarını zorlayıp, 2006’da bu arzusunu gerçekleştirmiş ve zaman içinde Alaçatı’daki başarılı kadın işletmeciler arasında yerini almıştı. İşte biz de bu noktada 22 yıldır var olan Sailors ve Gülay Tokgöz’ün hikayesini merak ettik ve sorup öğrendik.
* Yollarınız nasıl kesişti?
- Eşim ve ben İstanbul’un bize büyük geldiğini düşünerek daha küçük bir yere yerleşme kararı aldık. Önce İzmir’e, sonra Alaçatı’ya yerleştik. 20’li yaşlarımdan itibaren hep ‘4 masa-4 oda’ hayalim vardı. Hizmet sektöründe çalışmanın beni çok mutlu edeceğini düşünüyordum. Bu nedenle Alaçatı çok iyi bir seçenekti. Her şey çok basit ve yalın gözüküyordu, mutlu ve renkli bir beldeydi. 2006’da yerleştiğimiz Alaçatı’da sanırım 20 otel yoktu. 2007’de Sailorsotel Bahçe’de işe başladım. Turizm sektöründe hiçbir tecrübem yoktu, ama çok istekliydim. İşletme sahibi Nilüfer-Mahmut Etkin’den çok şey öğrendim. Ayrıca otel sahibi büyüklerim, şimdi dostlarım, Zeynep Öziş, Okşan-Lemi Resimcioğlu, Zeynep Erdem ve daha pek çok isim bana inanılmaz destek oldular. İkinci yılımın sonunda Sailors markasının tüm birimlerinden sorumlu duruma geldim.
* Peki ya sonra?- 2010’da eşimi kaybettim. 2012 sonuna kadar gerçekten çok yoğun bir tempoda çalıştım. Ama bir türlü başarılı hissedemiyordum kendimi... İngilizcemi geliştirmek için
3 aylığına İngiltere’ye gittim. Oradayken kendime yeni bir yol çizmek istediğime karar verdim ve Sailors’tan ayrıldım. Döndüğümde kolay iş bulurum sandım ama zorlandım. Mayıs 2013’te yine Alaçatı’ nın iyi ve eski işletmelerinden Köşekahve’de işe başladım. Zaten hayran olduğum Köşekahve ve yaratıcısı Tomris Hanım’la da çok keyifli bir çalışma dönemim oldu. Bu süreçte aradığım o duyguyu yaşadım, başarmıştım.
* Neden ayrıldınız?- Köşekahve’de başarıyı sürdürmek ve daha ileriye taşımak en büyük amacım oldu. Çok iyi bir ekip olmuştuk. Her koşulda çözümlerimizi üretiyor, yolumuza devam ediyorduk. Pandemi dönemini başarıyla atlatmıştık. Ancak Alaçatı’nın değişen yapısı, değişen değerleri beni ve pek çok insanı mutsuz ediyordu. Ve ben bu değişimle yaşamakta güçlük çekiyordum. Özellikle Sailors’ın yıllardır var olduğu eski belediye binasından çıkartılmış olması beni derinden etkilemişti, köy meydanında yalnız hissetmiştim kendimi. Çünkü biz hep birlikte hareket ediyor, rakip olmamıza rağmen birbirimize pek çok konuda destek veriyorduk. Ben hep, ‘Sailors birinci çocuğum, Köşekahve ikinci çocuğum’ diye anlatıyordum. En büyük hayalim de aslında iki markayı birlikte yönetmekti. Bir Egeli, diğeri Avrupalı... Çok enteresan bir hikaye olabilirdi, hayal işte... Ama o noktaya hiç gelemedik. Ayrıca aradığım duyguyu yaşamıştım, bence süreç tamamlanmıştı. Sonunda kararımı verdim ve ayrıldım. Artık sadece kendi markamla ilgilenmek istiyordum.
* Hiç anlatmadınız, hangi marka? - Ben hayal insanıyım, biri biter diğeri başlar... 2014’te Köşekahve’de çalışmaya devam ederken şirketimi kurdum. Önce
2, sonra 3 eski Rum evini organize edip günübirlik kiralamaya başladım. Airbnb üzerinden kiraladığım bu evlerde amacım, emekli olduğum zaman tek başıma da olsa yürütebileceğim bir işimin olması, yeni insanlar ve yeni kültürlerle tanışmaktı. Bu ‘bence’ bir iş olmalıydı ve bu nedenle adı ‘Benceev’ oldu. Benim başladığım yıllarda bu konu güncel değildi ancak pandemi nedeniyle son dönemde çok yaygınlaştı. Airbnb’de yıllardır süper ev sahibi statüsündeyim. Ayrıca küçük ve butik oteller grubunun bir üyesiyim. İnanılmaz bir keyifle de yürütmeye çalışıyorum.
* Sailors’la yollarınız tekrar nasıl birleşti?- Köşekahve’den ayrılma kararı verdiğimde niyetim kendime daha fazla zaman ayırmak, kitap okumak ve ‘Benceev’ markasını daha yukarı taşımak için çalışmaktı. Hatta toprakla uğraşmak, üretim yapmaktı. Bu arada Sailors, Hacımemiş’teki yeni yerine taşınmıştı. Kocaman bahçesi olan bambaşka bir yerdi. Biraz zorlandıklarını görebiliyorduk. Mahmut Etkin bir gün beni yanına çağırdı ve destek olmamı istedi. Ayrıca da ortağı... Tabii ki çok şaşırdım, çok düşündüm. Çok düşündüm çünkü yoğun bir tempoda çalışmak istemiyordum, bu nedenle işten ayrılmıştım. Ama konu sadece çalışmak değildi, konu Alaçatı’da bu kadar geçmişi olan bir markanın yeniden canlandırılması, can suyunun verilmesiydi. Çünkü gerçekten anılarla dolu bir markaydı Sailors... Alaçatı’da kaç işletmenin 2000’li yılların başından kalan, gelen misafirlerin hislerini paylaştığı defterleri vardır? Gelin karıştırın, kimler neler yazmış... İşte beni tekrardan çalışmaya iten duygu bunları yaşatma duygusu oldu. Son 10 yılda çok marka kaybetti Alaçatı. Taşotel, Lavanta, Delice, Camgeran, Kırevi, Höyük, Ayşe’nin Dolabı vs... Yani aslında bir sorumluluktu benim için. Ayrıca o eski Alaçatı ruhunu yaşatmaya çalışmak da heyecan vericiydi açıkçası. Diğer bir yandan, daha önce çalıştığım şirkete ortak edilmek pek çok çalışan arkadaşıma ve işletme sahibine de örnek olacaktı. Bu noktada Mahmut Etkin önemli ve farklı bir duruş sergiledi. Bu ortaklıkta başarılı olduğumuz taktirde pek çok kişiye örnek olacağımıza eminim.
* Sailors’ı diğer mekanlardan ayıran özellik nedir?- Öncelikle 22 yıllık geçmiş, 22 yıllık birikim, 22 yıllık tecrübe... Sailors bir günde açılmadı ya da çok büyük bir yatırımla da açılmadı. Sailors hep adım adım ilerledi, sağlam adımlarla, ruhuyla, enerjisiyle... İnişler ve çıkışlar olmuştur ama gerçekten önemli markalarındadır Alaçatı’nın. Sailors yaşar, nefes alır, bir heyecanı vardır ve bunu kapısını açtığınızda hissedersiniz. İşte budur bizi diğerlerinden ayıran özellik. Ayrıca Hacımemiş Camisi’nin hemen yanında kocaman bahçesiyle yemyeşil, ferah, havadar, gökyüzünü görebildiğiniz bir işletmedir. Kışın her daim sıcak, yine lorlu kurabiyenin kokusuyla güne başlayan başka bir yerdir. Müdavimi çoktur, muhabbeti çoktur. Mutludur Sailors Hacımemiş... Kalabalığın içine girmeden arabanızla ulaşabileceğiniz bir işletmedir.
* Alaçatı’da kadın işletmecilerin artıları ve eksileri nelerdir?- Burada pek çok işletmenin başında kadın işletmeci vardır. Bu belki de rahmetli Leyla Figen’in başlattığı bir gelenektir. Biz, Leyla Figen ve Zeynep Öziş’i kendimize örnek alıp yolumuzu belirledik. Onlardan çok şey öğrendik. Onlar buraya ilk gelenler ve cesaretle dimdik duranlardır. Kadın estetiktir, detaycıdır. Bu nedenle de Alaçatı gibi bir belde için de kadın işletmeciler kazançtır. Kadın işletmecilerin burada zorluk çektiğini düşünmüyorum. Çok medeni bir belde olduğu için kadınlar hep desteklenmiştir.
* Alaçatı’nın bugün içinde olduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?- Canlı müziğe izin verildiği yıllardan bugüne Alaçatı aslında bir sörf merkezi iken eğlence merkezine dönüştü. Kısa vadede ticaret anlamında olumlu gözükse de zaman içinde ne kadar zarar verdiğini gördük. Eskiden işletmelerin hedefi en güzelini, en kalitelisini, en iyisini yapmak iken şimdi para için her şey yapılıyor. Dolayısıyla Alaçatı çok büyük yara aldı. Farklı mimari yapılar, değişen değerler Alaçatı’yı tüketilecek bir ürün haline getirdi. Bu nedenle biz Sailors ve Sailors gibi değerlerine saygı duyan, misafirlerini mutlu edebilme endişesi taşıyan işletmeler olarak direniyoruz.
* Son olarak, ‘başarılı olmak’ demek ne demek sizin için?- Ben hayallerimin peşinden koşarım, eğer hayalime ulaştıysam başarmışımdır. Tek kriterim budur. Başarıya ulaşmanın en kısa yolunun da hep daha iyisini aramaktan geçtiğine inanırım. Çözüm aramayı severim, bulunca da mutlu olurum, mutluysam başarılıyımdır. Tek başına başarı yoktur. Başarı dostluklardan, güvenden, sadakatten doğar. Alaçatı maceramın en önemli ve değerli yanı bana her daim destek veren sevenlerimdir. Geldiğim bu noktada hepsinin mutlak bir payı var, çok çok teşekkür ediyorum.