Güncelleme Tarihi:
Timur TARLIĞ/İZMİR, (DHA)- EGE Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Adnan Tokaç, Ege Denizi'nde ticari deniz balıkçılığının en önemli sorunun azalan balık stoku olduğunu söyledi. Mevcut balık stokunun korunması için aşırı ve yoğun balıkçılığın önlemesi gerektiğini belirten Tokaç, son bir yıl içinde Afrika'nın batı kıyılarında balıkçılık yapmak için giden teknelere gerekli destek ve teşvik verilmesi gerektiğini de söyledi.
Prof.Dr. Adnan Tokaç, Ege Denizi'nde yürütülen balıkçılık faaliyetlerini değerlendirdi. Ege Denizi balıkçılığının üretim miktarı, üretim değeri ve istihdam katkısı ile Türkiye balıkçılığı içinde önemli yere sahip olduğunu belirten Tokaç, Türkiye'de yılda 500 bin ton deniz balığı üretildiğini belirterek, şöyle dedi:
"En yoğun üretim Karadeniz'de, bunu sırası ile Marmara, Ege ve Akdeniz izliyor. Buna karşın özellikle ekonomik tür sayısı açısından Karadeniz ve Marmara Denizi'ne oranla Ege Denizi daha zengin. Ege Denizi'nin Türkiye'nin deniz balıkları üretimindeki payı yaklaşık yüzde 9 olmasına rağmen, balıkçılıktan elde edilen gelir oransal olarak daha yüksek bir paya sahip. Ege Denizi balıkçılığının daha kazançlı olması, özellikle Karadeniz ve Marmara Denizi bağlama limanlarına kayıtlı bazı trol ve gırgır gibi teknelerin Ege Denizi'ne gelmelerine neden oldu."
AMATÖR BALIKÇILIK TİCARİ BALIKÇILIĞA ZARAR VERİYOR
Prof.Dr. Tokaç, Ege Deniz'inde genel olarak olta ve uzatma ağları takımları ile bağlama limanı yakınlarında günübirlik yapılan küçük ölçekli balıkçılığın yanında, trol ve gırgır takımları ile hareketli ve daha geniş alanlara yayılan, büyük ölçekli balıkçılığın gerçekleştirildiğini belirtti. Amatör balıkçılığın ticari balıkçılığa zarar verdiğini söyleyen Tokaç, "Amatör balıkçılık genellikle olta takımları ile karadan veya tekneyle denize açılarak yapılıyor. Ege Denizi'nde zıpkın veya tüfek kullanımı ile dalarak yapılan avcılık faaliyetleri de önemli bir düzeyde. Amatör olarak yapılan bu uğraşların bir kısmı zamanla yarı ticari hale dönüşmeye başladı ve gerçek balıkçılığı olumsuz etkiledi. Zaten birçok sorunla uğraşmak zorunda olan ticari balıkçının korunması açısından amatör balıkçılığa yeni bir düzenlemenin getirilmesi gerekmektedir" diye konuştu.
LEVREK BİRİNCİ SIRADA
Ticari deniz balıkçılığı ve balık yetiştiriciliği bakımından oldukça yüksek potansiyele sahip olan Ege Bölgesi'nin su ürünleri ihracatında da önemli bir paya sahip olduğunu anlatan Tokaç, 2015 yılında gerçekleştirilen 690 milyon dolarlık ihracatın, 490 milyon dolarlık kısmının Ege Bölgesi'nden gerçekleştirildiğini anlattı. Ege Bölgesi'nin Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 71'ini karşıladığını söyleyen Tokaç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ege Bölgesi'nden yapılan su ürünleri ihracatında 2015 yılında ilk sırayı daha önceki yıllarda olduğu gibi levrek aldı. Levrek ihracatı yaklaşık yüzde 30'luk artışla 252 milyon dolara yükseldi. Levrekten sonra ikinci en önemli ihracat ürünü olan çipura 153 milyon dolarlık tutarla ikinci sırada yer aldı. Bu ürünün ihracatı yüzde 26'lık bir artış gösterdi. İçsular balık yetiştiriciliğinde ise alabalık ihracatı yüzde 19'luk artışla 51 milyon dolardan, 56 milyon dolara çıktı. ICCAT tarafından uygulanan kota uygulaması nedeni ile orkinos ihracatında 17 milyon dolardan 11 milyon dolara gerileyen yüzde 37'lik düşüş oldu. Türkiye'den yurt dışına yapılan su ürünleri ihracatında birinci sırayı Hollanda alırken, bu ülkeyi sırasıyla İtalya, İngiltere, Almanya ve Rusya takip ediyor."
AÇIK DENİZ BALIKÇILIĞINA DESTEK VERİLMELİ
Dar kıta sahanlığı içinde balıkçı filolarının sıkışmasının küçük balıkçı ile büyük balıkçı arasında problemlere neden olduğunu ifade eden Tokaç, şunları söyledi:
"Son bir yıl içinde büyük gırgır teknelerinin Afrika'nın batı kıyısındaki Moritanya'ya balıkçılık yapmak için gitmeleri bu açıdan son derece önemli bir gelişme. Açık deniz balıkçılığına yönelen bu teknelere gerekli her türlü destek ve teşvik verilmeli. Deniz balıkçılığında yaşanan sorunlara çözüm bulunabilmesi, balıkçının refahının ve sektörün başarısının arzu edilen düzeylere çıkarılabilmesi için iyi işleyen bir idari yapılanmaya ihtiyaç duyuluyor. Bunun için devletin idari yapıları yanı sıra, başta su ürünleri kooperatifleri olmak üzere, ilgili tüm paydaşlara daha fazla görev düşüyor. Balıkçılık yaşayan ve sürekli değişim halinde olan bir sektör, yaşanan sorunlara zaman geçirilmeden müdahale edecek bir idari mekanizma çok önemli."
BALIK STOKU AZALIYOR
Ege Denizi'nde balık stokunun azalmasının ticari deniz balıkçılığının önemli sorunları arasında yer aldığını söyleyen Tokaç, mevcut balık stoklarının korunması için aşırı ve yoğun balıkçılığın önlenmesi ve sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması gerektiğini anlattı. Avcılığın düzenli olarak izlenmesi ve sağlıklı kayıt tutulması gerektiğini aktaran Tokaç, "Balıkçılıktan kaynaklı çevreye olan olumsuz etkiler minimize edilmeli. Yakalanan ürünün kalitesinin korunmasına yönelik iyi balıkçılık uygulamalarına daha çok önem verilmeli. Böylece avlanan ürünün tüketiciye sağlıklı ve güvenilir koşullarda ulaşımı sağlanmış olur. Bu amaçla yeni gıda güvenlik ve kalite standartlarına uyum sağlanması ve bilgi sistemleri tarafından desteklenen zincir yönetimi sayesinde av ortamı ya da yetiştirilen ortamdan tüketiciye uzanan bilgi transfer sisteminin kurulması önem kazanıyor" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI