Güncelleme Tarihi:
Eğer duymadıysanız da üzülmeyin. Çünkü yalnız değilsiniz. Bir gezgin olarak ben de Latmos’tan habersizdim. Bafa Gölü’nün doğusunda, Aydın ve Muğla sınırları içinde yer alan Beşparmak Dağları’nın antik çağlarda adı Latmos imiş. Latmos aslında doğal ve kültürel kaynak değerleri bakımından Türkiye’nin en önemli alanlarından biri. Nasıl olmasın? Burada gezinirken bin yıllık bir kilise veya 8 bin yıl önceye tarihlenen kaya resimlerini görmeniz an meselesi. Eğer bu dağlarda yürüyüş yapıyorsanız bir yandan sıradışı kaya oluşumlarının üzerinden atlıyorsunuz, bir yandan büyülü toprakların eşsiz manzaralarını içinize çekiyorsunuz.
İLK AİLE TABLOSU
Latmos Dağları’nda Alman arkeolog Anneliese Peschlow-Bindokat tarafından bulunan kaya resimleri, Anadolu’da son yılların en büyük tarih öncesi arkeolojik buluntuları arasında sayılıyor. Bölgede şimdiye kadar bu kaya resimlerinden 170’ten fazla bulundu. Bu resimler yaklaşık 8 bin yıllık zaman içine tarihleniyor. İnsanlığın gelişim tarihi açısından çok önemli olduğu bilinen bu resimlerin Anadolu’nun ilk aile tablosunu sembolik bir dille anlattığı söyleniyor. Ayrıca bu resimlerde Avrupa’da bulunan resimlerden farklı olarak savaş figürlerinin olmadığı vurgulanıyor. Batı Anadolu’da benzerleri olmayan bu resimler tarih öncesi resim sanatına olduğu kadar dönemin kadın-erkek ilişkilerine dair bilgileri de günümüze ulaştırıyor.
GİZLİ GEÇİT VE YOLLAR
Latmos Dağları’nın bir başka önemi de burada yaşayan kavimlerin, tanrılarının bu dağlarda yaşadığına inanmış olması. Hatta Latmos Dağları bu nedenle küçük Asya’nın kutsal dağı bile ilan ediliyor. Latmoslular, Neolitik dönemden itibaren Hava Tanrısı’nın ve eski Anadolu Dağ Tanrısı’nın bu dağlarda yaşadığına inanıyor. Öyle ki, dağların zirvesinde olduğunu düşündükleri hava ve yağmur tanrılarının kutsal alanına ayin yürüyüşleri yapmışlar. Latmosluların dağdaki mabetlerine ulaşmak için kullandıkları gizli geçitlerle yollar Hıristiyanlık döneminde kutsal yol olarak tanımlanmış. Hac yolu olarak kullanıldığı da söyleniyor.
ÖNEMLİ BİR LİMAN KENTİ
Latmos Körfezi’ne kurulan Antik Çağ’ın en önemli kentlerinden biri olan Herakleia, bu bölgede ilgi çeken bir antik kent. Bafa Gölü kıyısında konumlanan kentte günümüzde Kapıkırı köyü var. Herakleia, Latmos Körfezi’ndeki konumuyla Batı’dan gelen gemilerin son durağını, Karia’nın içlerine uzanan karayolunun ise başlangıcını oluşturuyor. Bu nedenle hem bir liman şehri, hem de mal aktarma yeri olarak önemli. Gelişmesi Helenistik, önemini kaybetmesi ise Roma İmparatorluğu dönemine rastlıyor.
HALİKARNASSOS’UN KURUCUSU
Bölgede bulunan diğer bir antik kent ise Labranda. Karia uygarlığının hac yeri olan Labranda, dağların üstünde kutsal bir alan olarak kuruluyor. En parlak dönemini M.Ö. 4’üncü Yüzyıl’da Karia Satrapı Mausolos ve kardeşi İdrieus döneminde yaşıyor. Her yıl beş gün süren dinsel bayramlar burada kutlanıyor. Karia Satrapı Mausolos aynı zamanda Halikarnassos’un da kurucusu. Hani Bodrum’da antik dünyanın yedi harikasından biri sayılan Halikarnas Mozolesi var ya, işte bu anıt mezarında bahsi geçen Mausolos için yapıldığını biliyoruz.
GÖZLEM YAPMA ŞANSI
Eğer siz de Latmos Dağları’nda tanrıların izini sürmeye niyetliyseniz, ülkemizin en güzel trekking parkurlarından birinde yürüyeceğinizi bilerek gelin. Yürüyüş için trekking batonu getirmeyi ihmal etmeyin. Bölge birçok göçmen ve yırtıcı kuşa yuva olduğundan, gözlem için de dürbün getirmenizi tavsiye ederim.
Ülkemde yaptığım en keyifli trekking rotalarından birinin Latmos olduğunu söyleyebilirim. Canım ülkemin bilinmeyen zenginliklerinden biri olan Latmos’u umarım maden aramalarına teslim etmeden, doğasını mahvetmeden korumayı da becerebiliriz.