Güncelleme Tarihi:
BUGÜN üç kuşağın hizmet verdiği Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, hem iklim hem de su krizine karşı inovatif çözümler geliştiriyor. Kooperatif, susuz yetişen ağaçlardan karbon gazını emen bitkilere, toprağa karışan organik naylon üretiminden meyve fidanlarının geliştirilmesine kadar birçok çalışmaya imza atıyor. Fidan üretimiyle başlayan ve bugün sebze-meyve, hayvancılık, süt ve süt ürünlerinin de faaliyet alanına ekleyen Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin Başkanı Selçuk Bilgi, son dönem yaptıkları AR-GE ve inovasyon çalışmalarını değerlendirdi.
54 YILDA GÜCÜNÜ BÜYÜTTÜ
Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin 20 tane meyve fidanı üreticisi tarafından; ihtiyaç duydukları kimyevi gübreyi, tarım ilacını, sulama makinelerini, ilaçlama motorları ile bunun gibi birçok alet ve ekipmanları daha ucuza almak, ürettikleri ürünleri iç-dış pazarda daha güçlü bir şekilde pazarlamak amacıyla 1968 yılında kurulduğunu söyleyen Selçuk Bilgi, “1968-1970 yılları arasında herhangi bir faaliyette bulunmayan kooperatifimiz, 1970’ten itibaren, bünyesinde eleman çalıştırarak faaliyetlerine başladı. İlk icraatımız hayvancı ortaklarımızın hayvan yemi ve çeşitli giderlerini, tarımcı ortaklarımızın da tarımda ihtiyacı olan malzemeleri temin edip, ürünleri pazarlamamızla başladı. Kooperatifin ilk elemanı bendim. Kooperatifimiz dünyada yapılan üretim modelleri ile yenilikleri takip ederek, gelişmeleri yerinde gözlemledi, tarım ve hayvancılık aletlerini getirterek üretim şekillerinde adaptasyonu sağladı; sonuç olarak gücünü ve potansiyelini her geçen gün büyüten bir kooperatif haline geldi” dedi.
GÜNDEMİN İLK SIRASINDA
Yılda 10 milyon civarında sadece meyve fidanı ürettiklerini dile getiren Selçuk Bilgi, ürünlerin tamamının sertifikalı olduğunu aktardı. Gündemlerinde iklim krizinin de olduğunu dile getiren Selçuk Bilgi, sözlerine şöyle devam etti:
“Su kıtlığı ve yüksek karbon üretimine karşı neler yapabiliriz diye düşündük. Bu alanlarda AR-GE ve inovasyon çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Park ve bahçelere yönelik karbon emilimini yüksek verimle sağlayan bitkiler ürettik. İzmir’in yeşil alanlarının yüzde 90’ı bizim bitkilerimizden oluşuyor. Yollardaki köprülerin altına gölge ve havasız ortamda hem dikey hem de yatay olarak yetişebilen bitki türlerine yönelik çalışmalarımız var. Bu çalışmalarımızı yaparken yetişmiş çiftçi gruplarımızla birlikte yol alıyoruz. Benimle birlikte bu yola çıkan arkadaşlarımın birçoğunun çocuğu ziraat mühendisi oldular. Onlar dünyadaki gidişatı takip ediyorlar ve en iyi şekilde ne yapılması gerekiyorsa bizi yönlendiriyorlar.”
DOĞADA YOK OLAN NAYLON
10 litre suyla 1 yıl yaşamını geçirecek bitki yerine 2 litre suyla 1 yıl yaşamını geçirecek bitkiler yaratmaya çalıştıklarını dile getiren Selçuk Bilgi, “Bitki olmazsa kesinlikle karbon tüketilip oksijen üretilmez. Bu da insan sağlığının ihtiyacı olan en temel şeydir. Mutlaka bitkilerin olması lazım. Özellikle de artık günümüzde susuzluğa dayanıklı bitkiler olmalı. Her geçen gün dünyada aşırı su tüketiminden dolayı çölleşen alanlar artıyor. O çöllerde yaşamını sürdürebilecek bitkilere ihtiyaç duyulacak. Şimdilerde bunların üzerinde çalışıyoruz. Bununla birlikte çevreci çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Mesela çiftçilerimizin toprağa serdikleri naylon örtüler var. Son 2 senedir yaptığımız çalışmaların neticesi olarak bu naylonların toprakta 2 yılda çözünebildiği bir tür elde ettik. İzmir’de üretim yapan bir firmayla üretime geçmeye hazırlanıyoruz. Bu dünya hepimizin olduğu kadar gelecek nesillerinse eğer, tüm insanlar mutlaka bu çalışmaları yapmak zorunda” ifadelerini kullandı.
20’NİN ÜZERİNDE MEYVE TÜRÜ
Granny Smith yeşil elma, Washington portakal, Malta erik gibi bugün tüketilen meyvelerin isimlerinin yüzde 90’ı yabancı olduğunu dikkat çeken Selçuk Bilgi, “Bu, o ülkelerin bu meyveleri evirip, üretip, piyasaya sunduğu anlamına geliyor. Örneğin Malatya’da 100’e yakın çeşitte üretilen kayısı var. Bu kayısıların yüzde 98’inin ismi yine yabancı. Üzümün de öyle, elmanın da diğer meyvelerin de. Emek vererek bir çeşidi bulabilmek de ırkı temin edebilmek de kolay olmuyor. 15-20 yıl uğraşmak gerekiyor. Bizde meyvecilik konusunda araştırma yapan 151 tane araştırma enstitüsü var. Ne yazık ki kendi tüketimimize has hiçbir çeşidimiz yok. Biz, kooperatifimizin çatısı altında kendi meyve cinslerimizi yetiştiriyoruz. Mesela ceviz çeşidi ürettik, adı Potamia Erdin… Potamia, Bademli’nin belirttiğim gibi eski çağlardaki adı. Erdin de bu çeşidi bulan arkadaşımızın ismi. AR-GE çalışmalarımızla verimli, lezzetli çeşitler üretmek için çabalıyoruz. Bugün kendi üretimimiz olan 20’nin üzerinde meyve var” dedi.
ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞINDA DA VARLAR
BADEMLİ Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin bir diğer önemli üretiminin de zeytin ve zeytinyağı olduğunu aktaran Selçuk Bilgi, bu alanda yaptıkları çalışmalarla ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Bölgemiz zaten zeytinci. Bu nedenle 1974 yılında zeytinleri mamul haline getirecek tesisimizi kurduk. Yeni kuşakların da aramıza katılmasıyla sürekli kendini yenilemiş, bugün zeytinyağında dünyanın öncü ülkeleri arasında yer alan İtalya ve İspanya’nın üretim tesisleri ile rekabet edebilecek düzeyde bir zeytinyağı tesisimiz var. 600-700 ton civarında ham yağ üretiyoruz. İşlendikten sonra yüzde 60-70’ini ortaklarımıza iade ediyoruz, geri kalanını da İzmir pazarına satıyoruz.”
SERİ ÜRETİM BAŞLADI
DUT çeşitlerinin olduğu bilgisini veren Selçuk Bilgi, ipek böceği konusunda da çalışmalar yaptıklarını dile getirdi, “Nisan ve mayıs aylarında olgunlaşan eriğin ağustos ve eylül aylarında da tüketilecek çeşidini yapmaya çalıştık. Bölgede en çok hayvanların kaba yemini yani saman, yonca ve mısır üretimini sağlamaya çalışıyoruz. Mısır da 2-3 defa ekilebilen ancak çok su tüketen bir bitki. Biz de mısırın yerine yüzde 30 daha az suyla daha çok kaba yem veren bitki türleri üzerinde çalışıyoruz. Afrika’da böyle bir cins bulduk ve getirdik, şimdi onun seri üretimini yapıyoruz” diyerek, kooperatifin diğer çalışmaları hakkında da bilgi verdi.
YENİ BİR PEYNİR
TÜRÜ GELİYOR
ORTAKLARININ yüzde 48’inin hayvancılık yaptığını ifade eden Selçuk Bilgi, “Bu ortaklarımızın giderleri ve ihtiyaçları kooperatifimiz tarafından karşılanıyor. Ürettikleri sütler kooperatifimiz tarafından alınıyor, mamul haline getirilip, piyasaya arz ediliyor. Biz kaymaklı yoğurdu bulup piyasaya sürmeden önce İzmir’deki tüketiciler kaymaklı yoğurdun nasıl olduğunu bilmiyorlardı. Hazır aldıkları, bozulmayan yoğurtlardan övgüyle bahsediyorlardı. Bizim uyarılarımızla herkes doğruyu anladı. Artık herkes bozulmayan yoğurtların insan sağlığı için çok zararlı olduğunu biliyor. Bizde pastörize süt var. Uzun ömürlü sütten yok. Kooperatifimizi ziyaret eden süt ve süt ürünleri üreticisi ülkeler, peynir ve yoğurdumuzu çok beğendi. Kendi kaliteleri ile aynı nitelikte, tadı oldukça lezzetli ürünlerimizden aldılar. Şimdi biz de coğrafi işaretli, damak zevki bölgeye has olan, gravyer peyniri gibi kendimize özgü bir peynir çeşidi üretmeye hazırlanıyoruz. Hem kaşar hem de tulum peyniri türünde olacak bu peynirimiz” diye konuştu.