100 yıldır hiç sönmeyen ateş

Ailenin 1902’de açtığı küçük dükkanı paça çorbası fabrikası haline getiren Süleyman Üzek ve oğlundan sonra 5’inci kuşak temsilcisi Hüseyin Üzek, bu değişmeyen lezzeti sunmayı sürdürüyor.Ailede paçacılığa ilk başlayan kişi, Yunanistan’da kasaplıkla uğraşan ve ‘Kara Ahmet’ olarak anılan Ahmet Üzek olarak biliniyor. Kara Ahmet’in Akhisar’a göç ettikten sonra, kesilen hayvanların kellelerini değerlendirmek için paça çorbası (papara) yapmasıyla başlayan serüven, ondan oğlu Süleyman’a, Süleyman Usta’dan da oğlu Önder’e geçiyor. Günümüzde bu mesleği sürdüren Süleyman Üzek ve oğlu Hüseyin’le paçacılık ailede gelenek halini alıyor. Akhisar’ın en eski paçacısı olan Süleyman Üzek ve oğlu Hüseyin, ailenin ününü artık ilçe dışına taşıdı. Baba ve oğul sabahın erken saatlerinde tezgahın başına geçerek, Kara Ahmet’ten kalma taş fırında sadece dana kelle ve paça kemiklerini kullanarak lezzetli ve şifa deposu yoğun çorbalar hazırlıyor.

YEMEDİĞİNİZİ YEDİRMEYİN

Akhisar’ın dışında da müdavimleri olan bu lezzetin 5’inci kuşak temsilcisi Hüseyin Üzek, bunca yıl değişmeden, bozulmadan devam eden tadı dedelerden gelen gelenekleri yaşatmalarına bağlıyor. Dedelerinin, “Yemediğinizi yedirmeyin” düsturuyla mesleği devam ettirdiklerini söyleyen Üzek, kuşaktan kuşağa başarıyla aktarılan lezzetin sırlarını şöyle veriyor: “Kelle, kaval kemiği, paça, tuz ve su kullanıyoruz. Ancak lezzetin en önemli sebebi çorbayı kara fırında odun ateşinde pişirmemiz. Dananın ayırdığımız kısımları 8-10 saat arası kara fırında kaynatılıyor. Kaynama noktası ve eti işlemek de çok önemli. Kelle kaynadıktan sonra etler kendiliğinden dökülmeli. Yemekte kullanılan pideleri ise ekşi mayayla hazırlıyoruz. Kuruması için birkaç gün beklettikten sonra dilimlere ayrılıp tabağa diziyoruz. Daha sonra et suyuyla ıslatıyoruz. Kazanın dibinden aldığımız etleri ve macun kıvamındaki beyni pidelerin üzerine yerleştiriyoruz. Biraz daha et suyu ilave edip isteğe göre sirke, sarımsak ve kırmızı toz biberle servis ediyoruz.”