Zaman Gazetesi yazarları ve yöneticilerinin yargılandığı davaya devam ediliyor (2)

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Aralık 08, 2017 16:37

Zaman Gazetesi yazarları ve yöneticilerinin yargılandığı davaya devam ediliyor (2)

Haberin Devamı

Yüksel KOÇ / İSTANBUL, (DHA) - ZAMAN Gazetesi'nin eski yazarları ve yöneticileri aleyhine açılan ve aralarında Mümtazer Türköne, Ahmet Turan Alkan, Şahin Alpay, Ali Bulaç'ın bulunduğu 22'si tutuklu 31 sanıklı davaya devam edildi.

Öğleden sonraki oturumda söz alan tutuklu sanık Şahin Alpay, Gülen hareketinin karanlık bir yüzü olduğunu göremediği için yanılgıya düştüğünü belirterek, "Bu hareketin mensuplarının bir darbe girişiminde rol alabilecekleri aklımdan geçseydi asla Zaman'da yazmazdım. 15 Temmuz darbe girişimini lanetliyorum, bu nedenle Zaman'da yazmış olmaktan pişmanlık duyuyorum" dedi.

Tutukluluğunun cezaya dönüştüğünü söyleyen Alpay, "Bu haksızlığa son verilerek giderek azalan yıllarımı eşim, çocuğum ve torunlarımla geçirmeyi diliyorum. Kaçmaya kalkabileceğimi düşünüyorsanız adli kontrolle tahliyeme karar verebilirsiniz" diye konuştu.

Ahmet Turan Alkan da, hem Recep Tayyip Erdoğan'a hem de Fethullah Gülen'e angajmanı olmadığını belirterek, sadece doğru bildiklerini yazdığını söyledi. 500 gündür tutuklu olduğunu söyleyen Alkan, "Bir insanın cebren gasp edilen 500 gün asla hafife alınmamalıdır. İnanmayan içinden 500'e kadar sayabilir" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'nün karşısında bulunan duruşma salonlarında yaptığı bugünkü duruşmaya 22 tutuklu sanığın tamamı ile tutuksuz yargılanan 6 sanık ve avukatları katıldı.

Bugünkü duruşmada Nuriye Ural, Orhan Kemal Cengiz, Lale Sarıibrahimoğlu, İhsan Dağı'nın da aralarında bulunduğu 7 tutuksuz sanığın sorgusu yapıldı.

Sorguların ardından söz alan tutuklu sanık Şahin Alpay, 500 gündür tutuklu olduğunu belirterek, Zaman Gazetesi'nde yazdığı yazıların suç olmadığını, tersine parlamenter sistemi ve demokrasiyi savunan yazılar olduğunu savundu. Beraat edeceğine inandığını söyleyen Alpay, hayatı boyunca kimseye karşı cebir ve şiddet kullanmadığını, bunun delilinin de iddianameye konu yazıları olduğunu savundu.

Alpay, "Gülen hareketinin karanlık ve gizli bir yüzü olduğunu göremediğim için yanılgıya düştüm, bunu itiraf ediyorum. Bu hareketin mensuplarının bir darbe girişiminde rol alabilecekleri aklımdan geçseydi asla zamanda yazmazdım. Fethullah Gülen hareketinin suç örgütü olduğuna dair tek bir karar olsaydı orada çalışmazdım. 15 Temmuz darbe girişimini lanetliyorum, bu nedenle Zaman'da yazmış olmaktan pişmanlık duyuyorum. Demokrasiyi ve hukuk devletini savundum. 15 Temmuz darbe girişimini şu veya bu şekilde desteklemek için aklımı kaçırmış olmam gerekir" ifadesini kullandı.

Alpay şunları söyledi:

"Sayın Başkan, sayın üyeler ben terörist değilim. Yazarlık hayatım boyuncu terörün, teröristin karşısında yer aldım. Barışı savundum. Ben Ak Parti düşmanı değilim. Reformları yaptığı sürece 2002'den 2011 yılına kadar kuvvetle destekledim. Erdoğan'ın iç barışı sağlama yönünde attığı adımlar nedeni ile Nobel Barış Ödülü alması gerektiğini savundum. Bundan sonraki eleştiriler AK Parti'ye değil, otoriterliğe gidişe eleştirilerdir. Bu eleştirilerde yanlız olmadığımı biliyorsunuz."

"GİDEREK AZALAN YILLARIMI TORUNUMLA GEÇİRMEYİ DİLİYORUM"

"Benim bir çok kronik hastalığım var, bunların bir kısmı kanser şüphesi taşıyor. 10 Kasım 2017 de Silivri Devlet Hastanesi'nde sağlık kuruluna girdim. Önümüzdeki günlerde aynı hastanede anjiyo olacağım. Yapılan tetkiklerde kulağımın işitmeme oranının yüzde 30'dan yüzde 50'ye çıktığı söylendi. Ben 73 yaşındayım. Birçok kronik hastalığım olduğu gibi kalp sağlığımın da kötüye gittiği anlaşılıyor. Hiçbir suçum yoktur. Tutukluluğum cezaya dönüştü. Bu haksızlığa son verilerek giderek azalan yıllarımı eşim, çocuğum ve torunlarımla geçirmeyi diliyorum. Ailemin bakımına ihtiyacım büyük. Kaçmaya kalkabileceğimi düşünüyorsanız adli kontrolle tahliyeme karar verebilirsiniz."

İddianamede kendisine bir suç yöneltilmediğini söyleyen tutuklu sanık Ali Bulaç, "6 yazıya sadece başlıkları ile değinilerek atıfta bulunuluyor. Bu yazılarda herhangi bir suç unsuru yok" dedi.

Darbeden 3 ay önce bir yazı yazdığını hatırlatan Ali Bulaç, "Darbeden 3 ay önce darbeye davetiye çıkarmak alçaklıktır diye yazdım. Halkbank'a yapılan operasyonun haksız ve yanlış olduğunu yazdım. Yolsuzluk yapılmışsa, yapan varsa adil soruşturulup cezalandırılmalı diye yazdım. Düşünce ve yazı hayatım boyunca Müslüman yazarların devletten uzak bir hayat sürmeleri gerektiğini yazdım" şeklinde konuştu.

"GÜLEN BANA 'SABETAYİST' DEDİ"

Fetullah Gülen'in kendisine Sabetayist dediğini savunan Bulaç, "Ben örgüt üyesi olamam. Örgütün lideri bana 'Sabetayist' dedi. Ben bir Yahudi de doğabilirdim, ama ben bir Müslümanım elhamdulillah. Bana Sabetayist diyen Gülen'in benim için bu 'Ali Bulaç mıdır, bulamaç mıdır' dediği Nurettin Veren tarafından ifade edildi. Bana 'Bulaç mıdır, bulamaç mıdır' diyen biri beni örgüt üyesi yapar mı? Ben sadece o gazetede inandığım şeyleri yazıyordum" dedi.

Bulaç şunları söyledi:

"YARIN İNŞALLAH 500. GÜN OLACAK"

"Anlaşıldığı kadarı ile Zaman Gazetesi'nde yazmakla suçlanıyorum, başka da bir delil yok. Ben 17 aydır tutukluyum. Bugün 499. gün, yarın inşallah 500. gün olacak. Ben asla yargıdan kaçmadım. Bundan sonra da kaçmaya niyetim yok. Yargılama sonunda beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum."

'500 GÜN HAFİFE ALINMAMALIDIR, İNANMAYAN İÇİNDEN 500'E KADAR SAYABİLİR'

20 yıl Zaman Gazetesi'nde yazdığını, 500 gündür tutuklu olduğunu söyleyen tutuklu sanık Ahmet Turan Alkan, "Bir insanın cebren gasp edilen 500 gün asla hafife alınmamalıdır. İnanmayan içinden 500'e kadar sayabilir" diye konuştu.

Bu davanın siyasi hınç ve intikam sonucu açıldığını savunan Alkan, özetle şunları söyledi:

"İddianamenin sevk maddeleri dudak uçuklatacak kadar ciddi, delil kısmı bomboş. Biz burada 500 gündür mağduruz, ne kadar süreceğini de bilmiyorum. Bu kadar hafif ve ciddiye alınmayacak ithamlarla bir insanın hayatını 500 gün çalmak bu kadar kolay mı hukuk devletinde. Cevap veriyorum; evet kolay. Benim hayatımla, şerefimle oynamak bu kadar ucuz mu. Cevap veriyorum; evet ucuz. Kimseye angajmanın yok. Ne Recep Tayyip Erdoğan'a ne de Fethullah Gülen'e angajmanım yok. İnandıklarımı yazdım. Uygun gördüğüm zaman destekledim, uygun gördüğüm zaman eleştirdim. Bununla onur duyuyorum. Gençliğimde yıllarca milliyetçilik yaptım, Allah'tan af diliyorum. Bir hafta önce uğruna nota verilen Rıza kadar itibarım yokmuş bu devlette. Biz şu an konu mankeni olarak dayak yiyoruz."

"SANKİ BU SALON BÜYÜK ABİNİN TEHDİTKAR BAKIŞLARI ALTINDA"

"Sayın mahkeme heyeti, sizden merhamet ve adalet beklemiyorum. Biz bir şekilde baskı altındayız, öyle zannediyorum ki yargı daha büyük baskı altında. Sanki bu salon büyük abinin tehditkar bakışları altında."

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu ve Ali Hüseyin çelebi, Osman Nuri Arslan, Lalezar Sarıibrahimoğlu, Nuriye Ural ve Orhan Kemal Cengiz'in de bulunduğu 8 tutuksuz sanık yer alıyor.

İddianamede, sanıklar hakkında "Anayasal düzeni, TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da ayrı ayrı 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. 

İddianamede, Zaman Gazetesi'nde köşe ve haber yazarlarının 17-25 Aralık sürecinde olaya müdahil olarak algı mühendisliğine katkı sundukları iddia ediliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!