Güncelleme Tarihi:
İstanbul, 27 Eylül (DHA) KUZEY Irak 'Bağımsızlık Referandumu'na ilişkin konuşan Altınbaş Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bahadır Kaynak, "Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'yi ne kadar çok sıkıştırırsak o kadar Türkiye'nin istemeyeceği ittifaklar içerisine girecektir. Daha ılımlı politikalar izlemeliyiz. Barzani ortadan kalktığı zaman oradaki realite ortadan kalkmıyor, onun yerini dolduracak PKK'ya yakın unsurlar Türkiye için daha zorlayıcı olacaktır" dedi.
Altınbaş Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bahadır Kaynak, Kuzey Irak Referandumu'na ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Referandumun gerçekleşmesinin hemen yarın fiili bir bağımsızlık anlamına gelmediğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Kaynak, "Referandum sonuçlarının yüksek oranda 'evet' çıkacağı tahmin ediliyor. Referandumun gerçekleşmesi hemen yarın fiili bir bağımsızlık anlamına gelmiyor. Barzani'nin bunu pazarlık unsuru olarak kullanacağı bekleniyor.Burada şunu konuşmak gerekiyor: Türkiye, tartışmakta olduğu yaptırımları ne kadar gerçekleştirecek veya Barzani'yi ne kadar sıkıştıracak, bunu görmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
"Barzani'yi boğarsak istemeyeceğimiz ittifaklar içerisine girebilir"
Türkiye'nin referanduma ilişkin yapmasını öngören iki yaklaşım olduğunu aktarıp bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Kaynak, "Türkiye'nin yapması gerekenlere ilişkin bir grup bu noktada 'Sert tepki ortaya koymalıyız, Kuzey Irak Yönetimi'ni boğacak şekilde tepki göstermeliyiz, askeri ve ekonomik önlemler almalıyız' diyor. Daha ılımlı yaklaşan diğer grup ise zaten Kürt milliyetçiliği bir vaka bu yükselen bir dalga, Barzani de kendi iç dengeleri üzerinden bundan istifade etmek zorunda, Barzani'yi biz zora sokarsak onun yerine gelecek alternatifler daha da kötü olabilir' görüşünde. Ben ikinci görüşe daha yakınım, gösterilen tepkiler eğer belli bir çizgiyi aşarsa yani biz İran ve Irak ile işbirliği içerisinde, Barzani yönetimini boğmaya kalkarsak onları aslında tercih etmediğimiz ittifak sistemlerinin içine itmiş olacağız. Türkiye bu durumda her ne kadar rahatsızlık duysa bile müttefiki olabilecek, potansiyel olarak beraber çalışabileceği bir siyasi aktörü zora sokmuş olur. Barzani ortadan kalktığı zaman oradaki realite ortadan kalkmıyor, onun yerini dolduracak PKK'ya yakın unsurlar Türkiye için daha zorlayıcı olabilir. Ayrıca Kuzey Irak'taki oluşumu bizim tercih etmeyeceğimiz ittifak sistemlerinin içine itebilirler. Şöyle İsrail'e ABD'nin kucağına daha fazla itersiniz. Çünkü alternatifsiz kaldıkları zaman bu ittifakları aramanın dışında çareleri kalmayacaktır" diye konuştu.
"Biz ezmek, sıkıştırmak üzerinden bir politika geliştirirsek, ortada kalabiliriz"
Türkiye'nin bölgedeki oluşumu, Kürt hareketini birazcık sahiplenici rol oynamasının kendi çıkarları için daha olumlu olabileceğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Kaynak şöyle konuştu:
"Duygusal tepkiler yerine, mantıklı hareket etmemiz lazım. Çünkü bizim içinde bulunduğumuz Ortadoğu'da bir takım değişiklikler olacak. Türkiye bunları kendi lehine olacak şekilde manipüle etmeye çalışmalı. Mesela Suriye'ye ilişkin ciddi bir durum söz konusu, iç savaştan sonra Suriye bildiğimiz gibi devam etmeyecek. Daha yeni Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim 'Kürtlerle özerkliği konuşabiliriz' diyor. Dolayısıyla bölgedeki bütün aktörler Kürt realitesi üzerinden yeniden pozisyonlarını tanzim ediyorlar. Biz ezmek, sıkıştırmak üzerinden bir politika geliştirirken, kendimizi ortada kalmış bulabiliriz. Bunun kaç yıla yayılacağını öngörmek mümkün değil. Kürtler siyasi aktör olarak Ortadoğu'da sahneye çıktı, arkasında da büyük güçler var. ABD'nin böyle bir tercihi var, Rusların karşı olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'nin bu konuda Ruslarla ittifak yapması bana mantıklı gelmiyor. Ruslar, Kürt siyasi aktörlerin ortaya çıkmasında çok mu rahatsız?ben o kanaatte değilim. İsrail'de güçlü bir şekilde destekliyor, bunu durdurmaya, önünü kesmeye çalışırken; Türkiye Barzani'yi kendi rakiplerinin yanına doğru ittirebilir."
"Askeri strateji, siyasi stratejinin altındadır"
Meseleye sadece askeri strateji üzerinden yaklaşmamak gerektiğini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Kaynak, "Kısa dönemde bağımsız Kürdistan olmak yerine özerk federal bölgeler şeklinde de olabilir. Bu meseleye sadece askeri strateji açısından yaklaşmak operasyon yapmak çözüm değildir. Askeri strateji, siyasi stratejinin altındadır. Siyasi strateji hakim stratejidir, askeri stratejinin onun altına kurgulanması lazım. Benim gördüğüm kadarıyla Türkiye'nin şuanda askeri stratejisi var ama siyasi stratejisi bulanık ya da uygulanabilir değil. Bir de işin şu boyutu var açıklamalarımız sert ama uygulamalarımız o derece sert olacak mı?onu görmemiz lazım. Çünkü son zamanlarda dış politikayı iç tüketim için yapmaya başladık. Çok sert politikaları ben savunmuyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
(FOTOĞRAF)