Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA)-PLASTİK, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Aykut Özpür, "Meme protezleri tamamen süt bezleri ve süt kanallarının arkasına yerleştirildiği için emzirmeyi etkilemez veya süte geçmez. Gebeliğin son dönemlerinde olan meme büyümesini ve genişlemesini de engellemez’’ dedi.
Günümüzde yapılan protezlerdepatlama olasılığının neredeyse olmadığını, memede doğuştan bir gelişim geriliği yoksa meme büyütme operasyonlarının gebelik ve emzirmeyi etkilemediğini ifade eden Op. Dr. Aykut Özpür, emzirmenin çok faktörlü ve çok fonksiyonel bir süreç olduğunu, hormonlardan doğum sonrası psikolojiye kadar birçok etkenin emzirmeyi etkileyebileceğini belirterek, Meme protezleri tamamen süt bezleri ve süt kanallarının arkasına yerleştirildiği için emzirmeyi etkilemez veya süte geçmez. Gebeliğin son dönemlerinde olan meme büyümesini ve genişlemesini de engellemez" diye konuştu.
Vücudun genel estetik görünümünde meme büyütme operasyonlarının tamamlayıcı olduğunu söyleyen Op. Dr. Özpür, meme büyütme operasyonlarına dair bilgi verdi. Op. Dr. Özpür"Meme büyütme ameliyatlarını temel olarak genç yaşta, vücut gelişimi tamamlanmış fakat memeleri küçük kalmış veya hamilelik, emzirme, aşırı kilo kaybı sonucu memelerinin dolgunluğunu yitiren kadınlar tercih ediyor" ifadelerini kullandı.
"MEME BÜYÜTMEK İÇİN FARKLI YÖNTEMLER MEVCUT"
Memeyi büyütmek için farklı yöntemlerin mevcut olduğunu dile getiren Op. Dr. Aykut Özpür, en sık kullanılan ve başarısı en yüksek olan yöntemin silikon meme protezleriyle yapılan operasyonlar olduğunu vurguladı. Yağ ve yapay dolgularla da meme büyütme işleminin yapılabileceğinden bahseden Özpür, bu yöntemin uzun süre kalıcı ve sağlıklı bir sonuç elde etmek için zor olduğunu belirtti.
Op. Dr Aykut Özpür, memenin hacim olarak büyüklüğünden daha çok, bu hacmin nasıl dağılacağı, yani memenin 3 boyutlu şeklinin daha önemli olduğunu,ameliyat sonrası bu 3 boyutlu doğal optimal meme şekline ulaşabilmek için bireysel özelliklerin iyi değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Özpür, "Her bireyin meme yapısı ve özellikleri farklıdır. Operasyon öncesinde memenin oturduğu göğüs kafesinin alanı, süt bezlerinin yapısı, cilt esnekliği gibi değişkenlerin matematiksel ölçümleri, kullanmamız gereken silikon meme protezinin hacmini, yüksekliğini ve boyutunu belirleyecektir’’ dedi.
NASIL KARAR VERİLİYOR
Hastalarının isteklerinin kendisi için birinci sırada önemli olduğunu, fakat bireysel özellikler nedeniyle bazı sınırlamalar bulunduğunu vurgulayan Op. Dr. Aykut Özpür, bu sınırların zorlanmasının doğal olmayan sonuçlara ve uzun dönemde sorunlara neden olabileceğini ifade ederek şunları söyledi:
"Ameliyat öncesi karar verirken memenin göğüs kafesi üzerinde oturduğu alan büyük ölçüde oluşturmak istediğimiz meme hacmini belirliyor. Seçeceğimiz protez bu alanın içinde kalmalıdır. Derinin genişleyebilme kapasitesi ve var olan meme dokusunun hacmi de protez seçiminde belirleyicidir. Silikon meme implantının uzun yıllar sorunsuz kullanılabilmesi için implantın kalın ve sağlıklı bir doku tarafından tamamen kaplanmasını istiyoruz."
Özpür, cilt altı dokuları ince, meme dokusu az olan hastalarda implantı göğüs kasının altına yerleştirerek daha kalın bir dokuyla örtülmesini sağlamanın tercih edilebileceğini belirterek, muayene ve doku ölçümlerine göre implantın yerleştirileceği alana hastayla birlikte karar vermenin en doğrusu olacağını sözlerine ekledi.
"AMELİYATTAKİ HEDEF MEMENİN DOĞAL GÖRÜNÜMÜNÜ UZUN YILLAR DEVAM ETTİRMESİ"
Ameliyattaki hedefin memenin dolgun, aynı zamanda doğal görünümünü uzun yıllar sorunsuz devam etmesinin sağlanması olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Aykut Özpür, memenin dinamik, canlı bir dokuolduğunun, yıllar içinde deride, süt bezlerinde, yağ dokularında değişimler olabileceğini ve bu değişimlerin meme formunu etkileyebileceğinin altını çizdi. Özpür, şöyle konuştu:
"Gebelik, emzirme aşırı kilo alıp-verme bireysel özelliklerimize göre meme formunu bozabileceği gibi belirgin bir değişikliğe neden olmaya da bilir. Bu yüzden operasyon düşünülürken sadece memenin ne kadar büyük olacağına odaklanmamak gerekir. Memenin formunu uzun yıllar sorunsuz devam ettirebilmesi için meme dokusunun tamamını koruyan ve implantı kalın sağlıklı dokularla saran teknikler tercih edilmelidir.’’
Memenin ne kadar büyüyebileceğini bireysel özelliklerin ve isteklerin belirlediğini aktaran Op. Dr. Özpür, memenin doğal, dolgun ve damla şeklinin oluşabilmesi için optimal bir hacim aralığı olduğunu, bu sınırın zorlanması memenin damla görünümünden uzaklaşıp yuvarlaklaşmasına ve meme başının pozisyonunun değişmesine neden olabileceğini, memenin büyüklüğüne değil 3 boyutlu şekline odaklanmanın her zaman daha kalıcı ve sağlıklı sonuçlar verebileceğini belirtti.
(FOTOĞRAF)