Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA) - 'İŞ Dünyasında Yeni Soluk' 'Arabuluculuk' konferansında konuşan Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü ve Arabuluculuk Daire Başkanı Hakan Öztatar, arabuluculuğun dostane çözüm yöntemi olduğunu söyleyerek " 23 bin 500 uyuşmazlık çözdük, bunların yüzde 93'ünü bir günde ve bir günden daha az bir zamanda çözdük. Arabuluculuk sizin adalete hızlı şekilde erişmenizi sağlayan bir süreç oluyor" dedi.
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) ile Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TUGİS) "İş Dünyasında Yeni Soluk: Arabuluculuk" konferansı düzenledi. Üsküdar'da düzenlenen konferansa TGDF Yönetim Kurulu Başkanı Şemsi Kopuz, TUGİS Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Buzbaş'ın yanı sıra çok sayıda iş veren ve sektör temsilcisi katıldı. Yaklaşık 2 saat süren konferansta konuşan Öztatar, ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk ve yeni iş mahkemeleri yasası doğrultusunda zorunlu arabuluculuk konusunda bilgi verdi.
"DÜNYADAN FARKLI OLARAK HUKUKÇULARIN ARABULUCULUK YAPTIĞI TEK ÜLKE TÜRKİYE'DİR"
Normalde bir davanın ancak 200-400 gün arasında sonuçlandırılabildiğini çünkü dava sürecinin usuller zincirine bağlı olduğunu belirten Öztatar, "23 bin 500 uyuşmazlık çözdük, bunların yüzde 93'ünü bir günde ve bir günden daha az bir zamanda çözdük. Arabuluculuk sizin adalete hızlı şekilde erişmenizi sağlayan bir süreç oluyor. Yeni iş mahkemeleri yasası doğrultusunda işçi ve işveren arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde arabuluculuk sisteminin yasal zorunluluk haline geldi. Dünya genelinde arabuluculuk, 160 ülkede faaliyet gösteriyor, Türkiye161'inci ülke oldu. Dünyadan farklı olarak hukukçuların arabuluculuk yaptığı tek ülke Türkiye'dir" diye konuştu.
"ARABULUCULUKTA TARAFLAR KENDİ KARARLARINI KENDİLERİ VERİYOR"
Şu ana kadar çözüme kavuşan uyuşmazlığın 23 bin 500 civarında olduğunu aktaran Öztatar, bu oranların yüzde 91'inin işçi-işveren uyuşmazlığı olduğunu belirtti. Arabuluculuk sisteminin önemine değinen Öztatar, şöyle konuştu:
"Arabuluculukta taraflar kendi kararlarını kendileri veriyor. Kesinlikle arabulucu karar veren bir mekanizma değil. Neyi sağlıyor bu? Bir kere şirketlerimiz ne ister? Kontrol ister. Sürpriz bir kararla karşılaşmak istemezler. İşte arabuluculuk sisteminde kontrol tamamen sizde, kararı siz vereceksiniz. Bu anlamda baktığımızda arabuluculuk, mahkemeden ve tahkimden farklı bir müessese olarak karşımıza çıkıyor."
"ARABULUCULUK SİZİN ADALETE HIZLI ŞEKİLDE ERİŞMENİZİ SAĞLAYAN BİR SÜREÇ"
"Arabuluculuk sisteminin her türlü uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacak" diyen Öztatar, arabuluculuğun 'dostane çözüm yöntemi' olduğunu dile getirdi. Arabuluculuk sisteminin adalete hızlı erişimin adı olduğu için dünyada önem kazandığının altını çizen Öztatar, şunları söyledi:
"Bir davayı ancak 200-400 gün arasında sonuçlandırabiliriz. Neden? Çünkü dava süreci bir usuller zincirine aittir. 23 bin 500 uyuşmazlık çözdük, bunların yüzde 93'ünü bir günde ve bir günden daha az bir zamanda çözdük. Arabuluculuk sizin adalete hızlı şekilde erişmenizi sağlayan bir süreç oluyor. İnsanların buna inanası gelmiyor? Nasıl olur ya? 200-400 gün, 600 gün süren bir süreçten bir günde nasıl anlaşır insanlar? Bunun sırrı iletişimde, yani konuşmaktan geçiyor. Çünkü dava sürecini insanlar dilekçelerle konuşuyorlar. Bir araya gelip de 5 dakika yüz yüze konuşmuyorlar. Oysa biz onları bir masa etrafında topladığımızda konuşarak sorunu çözmeye başlıyorlar."
"ARABULUCULUK SÜRECİNDE GİZLİLİK ESASTIR"
108 adliye içinde arabuluculuk bürosu kurulduğunu, arabuluculuk bürosu bulunmayan yerlerde de Sulh Hukuk Yazı İşleri Müdürleri'nin bu işlemleri yürüteceğini ifade eden Öztatar, Arabuluculuk sürecinde gizlilik esastır. Gizliliği ihlal etmek cezai sorumluluğu olduğu kadar hukuki sorumluluğu da gerektirir. Arabulucu o sebeple en başta uyarır. Der ki; 'arabuluculuk sürecinde kullanılan kelimeler, kabuller, her şey burada kalır.' Kesinlikle dışarıda konuşamazsınız. Gizlilik ihlal edildiğinde 6 ay hapis cezası var. Gizlilik anlaşması da taraflar arasında yapar. 'Bizim için çok da gizli değil' derseniz alenen de yapabilirisiniz" dedi.
"TEMEL İLKEMİZ KOBİ'LERİ GÜÇLENDİRMEK"
TGDF Yönetim Kurulu Başkanı Şemsi Kopuz ise TGDF'nin kurulduğu günden bu yana temel ilkesini KOBİ'lerin güçlendirilmesi olduğunu belirtti ve şöyle dedi:
"Hem ülke tarımımın hem de gıda sanayinin göz bebeği olan KOBİ'lerimiz aslında görünmez kahramanların elinde her geçen gün standartlarını yükseltmekte ve dünya skalasında daha üst seviyelere gelmektedir. Bu hepimiz için büyük bir gurur ve motivasyon kaynağıdır. Gıda sanayicileri binlerce kişiye istihdam sağlayan başta tarım olmak üzere bir çok kesimden tedarik ettiği hammadde ile de ticaretin en önemli dinamiği durumundadır. Tabii ki yaşanan süreçlerde ortaya çıkan her türlü anlaşmazlık da ayrı bir dava konusu olabilmekte. Bu da hem kaynak hem de zaman israfını beraberinde getiriyor."
"ÖN YARGISIZ GÜÇ BİRLİĞİ ŞART"
Toplantının çok önemli olduğunu söyleyen TUGİS Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Buzbaş da, "İstihdam yatırımlarını destekliyoruz. Arzu ettiğimiz hedeflere ulaşabilmek sektörün tüm paydaşlarının ön yargısız güç birliği yapmasına bağlıdır. Güçlü ve katılımcı, farklı ve özgün, ilkeli ve kararlı, sorumlu davranış sergileyen, uzlaşmacı fakat teslimiyetçi olmayan, sosyal ortaklığa önem veren ilkelerimizle, gıda sanayini değişim ve gelişim yönünde en üst noktalara taşıyacağımıza inanıyorum" diye konuştu.
(FOTOĞRAF)