Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA) - MEMORİAL Şişli Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü, Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Doktor Leyla Alkaş, çocuklarda tedavi edilmeyen kekemeliğin depresyon nedeni olduğunu söyledi.
Kekemeliğin bebeklerin ilk kelimelerini heyecanla bekleyen ebeveynler için endişe verici durumlar arasında ilk sıralarda yer aldığını söyleyen Leyla Alkaş, "2–7 yaş arası, özellikle erkek çocuklarda yaygın görülen kekemelikte genetik faktörler etkin rol oynuyor. 'Büyüyünce geçer' diye düşünülerek tedavisi ertelenen kekemelik çocuklarda depresyona bile yol açabiliyor" diye konuştu.
AİLEDE VARSA ÇOCUKTA GÖRÜLME İHTİMALİ 3 KAT ARTIYOR
Leyla Alkaş, "Çocuklarda kekemelik görülme oranı yüzde 1’dir. Erkek çocuklarında kız çocuklarına kıyasla 4 kat daha fazla gözlenmektedir. Kekemeliğin gelişimsel tipi 2-5 yasları arasında yaygın olarak görülür. Genetik geçiş etkilidir. Yakın akrabalarda kekemelik varsa çocukta bulunma olasılığı 3 kat artmaktadır. Çocuklukta konuşma ve dil gelişiminin en hızlı olduğu dönemde normal kabul edilen konuşma akıcılığındaki bozulma aile tarafından kekemelik olarak tanımlanırsa çocuğa baskı yapılabilir. Çocuk dikkatini konuşmaya ve takılmalara verirse kekemelik iyice pekiştirilmiş olur. Kekemeliğin kendiliğinden veya ufak bir danışmanlıkla iyileşmesi yüzde 80 gibi yüksek bir orandır" şeklinde konuştu.
Çocuklarda kekemelik belirtileri hakkında bilgi veren Alkaş, belirtileri şöyle sıraladı:
"Konuşurken ses ve hece tekrarları, sesleri uzatma, ünlemlemeler, sözcüklerin parçalanması, duraklamalar, dolaylı yoldan konuşma, kekelediği kelimeler yerine başka kelimelerle konuşma veya gereksiz kelime yerleştirme, tek heceli sözcük yinelemeleri,
"Klinik ağırlaştığında ise belirtilerin de ciddileştiğini söyleyen Alkaş, "Sıkıntılı nefes alma, anormal ses kalitesi, dudak büzme, göz kırpma, kafa sallama, konuşmaya eşlik eden anormal vücut hareketleri, ayağı ya da eliyle bir yere vurma, vücudu sallama, boynu, ağzı yamultma, konuşmaktan kaçınma, sosyal ortamlara girmeme, göz teması kurmama, kapıyı-telefonu açmama, suskunluk, derse katılmama, sistemik bazı hastalıklar kekemeliği tetikleyebilir" diye sıraladı.
Alkaş şunları söyledi:
"Nörolojik bazı hastalıklar, diyaliz sonrası, ani yoğun ruhsal travma sonrası da edinsel kekemelik başlayabilir. Bu iki tip birbirinden ayrılmalıdır. Nörofizyolojik gelişimsel problemler; konuşmanın beyinde anormal lateralizasyonu sonucu konuşma kaslarına giden uyaranlar eş zamanlı olamamakta, konuşma akıcılığı bozulmaktadır. İşitsel geri bildirim bozuklukları olması, bazen de yapısal anormallikler de kekemeliği tetiklemektedir. Tanı koyarken en önemlisi bunun normal konuşmayı öğrenmedeki bir fizyolojik sorun olup olmadığının ayırt edilmesidir. Karmakarışık hızlı konuşma – cluttering, Tourettesendromu, spazmatikdistoni, bazı epilepsi tipleri ayırıcı tanıda önemlidir.
KEKEMELİĞİN ÖNLENMESİ İÇİN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Kekemeliğin önlenmesi için nelere dikkat edilmesi gerektiğine değinen Alkaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Okul öncesi dönemde iyileşmenin kendiliğinden gerçekleşmesi ve çocuğun konuşması üzerine odaklanma kaygısı yaşamaması için; evebeynler telaşlı ve aceleci olmamalıdır. Konuşması tam dinlenmeli, çocuğa konuşurken baskı yapılmamalıdır. Nefes al, güzel konuş, yavaş konuş, böyle tekrar et…”gibi uyarılar yapılmamalıdır. Çocuk konuşurken sabırla dinlenmelidir. Kendini ifade etmesine olanak sağlanmalıdır. Alay etme, utandırma, taklidini yapma, zorlamadan kaçınılmalıdır. Ailenin tuvalet, temizlik, genel kurallar konusunda aşırı disiplini ve zorlaması varsa bunlar da gevşetilmelidir. Teknik oyun ve davranışçı yöntemler çocuğun kekemelikten bağımsız konuşma becerisini artırır. Kendisinden yaşça büyük çocuklarla konuşma terapisi yararlı olacaktır. Alışılmış basmakalıp davranış örüntüleri değiştirilir, öğrenilmiş tepki ve gerginlik azaltılması üzerine odaklanılır. Nefes alma, bekleme, uzatma, heceleri bölme, tonlama hız ayarlamalar öğretilir."
PROFESYONEL DESTEK TEDAVIYI PLANLAMADA ETKILI OLUYOR
Alkaş, sözlerini şöyle noktaladı:
"Tüm terapi yöntemlerinde kazanımların günlük hayata yayılması en zor aşamadır. Çocuk terapi odasında gayet iyi konuşma aşamasına geçmesine rağmen daha terapi merkezinden çıkarken kekelemeye başlayabilmektedir. Okulda koro şeklinde okuma, evde yüksek sesle okuma çalışmaları yararlı olacaktır. Şiir şarkı, tekerleme söylerken kekeleme olmadığı için, çocuğun öz güvenini arttırmak için bu tip egzersizler yararlı olacaktır. Çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı, tanıyı koymada, uygun tedaviyi planlamakta, ikincil gelişmiş kaygı bozuklukları, sosyal fobi, depresyon sorunlarını çözmede yardımcı olacaktır."
(FOTOĞRAF)