"Uyuşturucu tedavisi için başvuranlar 7 kat arttı"

Güncelleme Tarihi:

Uyuşturucu tedavisi için başvuranlar 7 kat arttı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 01, 2017 11:18

"Uyuşturucu tedavisi için başvuranlar 7 kat arttı"

Haberin Devamı

Buse ÖZEL, İSTANBUL, (DHA) İSTANBUL Kemerburgaz Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ASAM terör uzmanı Dr. Eray Güçlüer, Türkiye'de son 7 yılda yatarak uyuşturucu tedavisi için başvuranların 7 kat arttığını belirtti. Dr. Güçlüer, daha önce birkaç kullanımda bağımlı hale getiren uyuşturucuların yerini artık ikinci kullanıldığında bağımlı yapan uyuşturucuların aldığını söyledi ve tehlikelere dikkat çekti.

"TÜRKİYE TRANSİT ÜLKE KONUMUNDAYDI"

Eray Güçlüer, 90'lı yılların sonuna kadar Türkiye'nin daha çok uluslararası uyuşturucu kaçakçıları için üretici ülkelerden tüketici durumundaki hedef ülkelere giden rotaların geçtiği transit ülke konumundayken, 2000'li yıllardan sonra Türkiye’deki uyuşturucu kullanıcılarının zaman içerisinde artmasına bağlı olarak ülkemizin uyuşturucu kaçakçıları açısından hedef (pazar) konumuna konulduğunu belirtti. Dr. Güçlüer, örneğin 2011 yılı araştırma sonuçlarına göre ülkemiz genelinde yaklaşık 1 milyon 350 bin kişinin, yani nüfusun yüzde 2,7’sinin uyuşturucu kullandığını, son 10 yıl içinde Türkiye’deki yasadışı uyuşturucu miktarında da önceki yıllara göre iki kat artış olduğunu söyledi.

"EN FAZLA İKİNCİ KULLANIMDA BAĞIMLI HALE GETİREN UYUŞTURUCULAR ÇIKTI"

Dr. Güçlüer, bağımlılığın artışına ilişkin ise şunları söyledi:

"Bağımlılığın artışının nedenlerini iki temel zeminde ifade etmek mümkün. Birincisi geçmişe göre özellikle sentetik uyuşturucular içerisinde, merkezi sinir sistemini etkileyen maddelerin etki derecesi çok yükseldi. Daha etkili moleküller bulundu. Yani önceden bağımlılık yapan herhangi bir uyuşturucu madde, birkaç kez kullanıldıktan sonra kişi bağımlı hale geliyorken, şimdi en fazla ikinci kullanımda artık bağımlı hale gelebilmektedir. Bu bağımlı hale gelmekten kastettiğim ise bireyin kendi iradesiyle bırakamaması, mutlaka tedaviye ihtiyaç duymasıdır. Bu anlamda tabii ki bununla mücadele yöntemlerini de daha modern ve bilimsel bir hale getirmek lazım. İkincisi de yaşanan modernite süreçlerine bağlı olarak azalan sosyal kontrol etkisidir.

Türkiye'de biliyorsunuz uyuşturucuyla mücadele şuraları yapıldı, eylem planları hazırlandığını da belirten Dr. Güçlüer , koordinasyon kurulları oluşturuldu ve bu kapsamda özellikle İtalyada'ki benzerleri model alınarak uyuşturucuyla mücadele rehabilitasyon merkezleri kurulması gibi daha etkili olabilecek yöntemler deneniyor ancak bunların tamamen hayata geçirildiğini söylemek mümkün değil, yeterli olduğunu da söylemekte mümkün  değil. Hatta toplumsal baskı unsurlarını da düşündüğümüzde bireyin rahatlıkla gidip bu bağımlılıktan kurtulabilmesi, kendisini kurtarabilmesini sağlayacak yolların bile Türkiye'de henüz daha tam olarak rahatlıkla işletilebildiğini söylemek de mümkün değil."

"ÖNEMLİ OLAN TOPLUMSAL FARKINDALIĞIN ARTMASI"

Devlet destekli rehabilitasyon süreçlerinin daha aktif bir şekilde işletilmesi gerektiğini belirten Dr. Güçlüer, neler yapılması gerektiği konusunda şunları söyledi:

"Sadece polisiye tedbirler düşünülmemelidir. Elbette işin bir yönü polisiye tedbirleridir. Ama şöyle bir örnek vereyim, üretici durumundaki doğu ülkelerinde yıllık 500 tonluk bir eroin üretiminden bahsediliyor ancak bunu uyuşturucu kaçakçılarının hedefinde olan tüketici durumundaki Avrupa ülkelerine ulaşan miktarı 200-250 ton. Peki, nerede bu geri kalan 250 ton? İşte bu artık pazara dönen Türkiye gibi ülkelerde tüketiliyor. O yüzden artık her geçen gün daha fazla tüketici konumuna doğru giden bir süreçte olduğumuz gerçeğinden hareketle, daha etkin ve polisiye tedbirleri aşan bir anlayışla mücadeleyeevrilmemiz gerekiyor.Bu son derece önemli. Bu anlamda diğer bir söyleyebileceğimiz husus da bilimsel araştırmaların, alan araştırmalarının yapılarak birtakım sonuçlara gidilerek oradan tedbirler üretilmesi, kendi toplumsal yapımıza uygun tedbirlerin de hayata geçirilmesinde son derece önemli.Aksi takdirde polisiye çerçevede kamu bürokrasisi içine hapsolmuş bir mücadele olgusuyla, anlayışıyla karşı karşıya kalırız. Yapılması gereken şey öncelikle STK’lar, medya ve diğer kamusal araçları kullanarak toplumun durumsal farkındalığının arttırılmasıdır. Bununla paralel olarak akademik kuruluşların güvenlik bürokrasisi ile entegrasyonunun sağlanması ve kesintisiz iletişimin sağlanacağı Uyuşturucu Araştırmaları ve Mücadele Merkezlerinin (UYAM) kurularak karar verici mekanizmalara ve topluma sürekli, güncel ve bilimsel verilerin sunulması sağlanmalıdır. Kemerburgaz Üniversitesi bünyesinde kurulması planlanan uyuşturucuyla mücadele araştırma merkezinin böyle bir işlev görmesi açısından önemli bir insiyatif alacağını ve büyük bir boşluğu dolduracağına düşünüyorum. "

(FOTOĞRAFLI)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!