TÜRKTOB/Yılmaz: Tohumda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 73’e çıktı

Güncelleme Tarihi:

TÜRKTOB/Yılmaz: Tohumda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 73’e çıktı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2018 15:31

TÜRKTOB/Yılmaz: Tohumda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 73’e çıktı

Haberin Devamı

İstanbul, 26 Şubat (DHA) - Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ile Türkiye Odalar Borsalar Birliği'nin (TOBB) birlikte düzenlediği 13. Kartepe Ekonomi Zirvesi 23-25 Şubat 2018 tarihinde Kocaeli Kartepe’de gerçekleştirildi. Zirve kapsamında konuşanTürkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Kamil Yılmaz, “2017 sonu itibariyle ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 73'e çıktı. Buna fide, fidan ve süs bitkileri eklendiğinde bu oran yüzde 90'ın üzerine çıkmıştır” dedi.
TÜRKTOB Başkanı Yılmaz, yaptığı sunumda 1990'da 97 bin ton olan sertifikalı tohumluk üretiminin 2016'da 958 bin tona, 2017'de ise bir milyon 49 bin 361 tona yükseldiğini söyledi. Türk tohumculuk sektörünün geldiği son noktaya ilişkin bilgiler veren Yılmaz, tohumun, insanların beslenme ve giyinmesinde çok önemli bir sektör olduğunu belirtti.
Tohumluk üretiminin 2007'de 325 bin ton iken 2008'de kurulan ve bugün 43 bin üyeye ulaşan TÜRKTOB'un çalışmaları sayesinde rakamın ciddi artış göstererek 2010'da 497 bin tona yükseldiğini dile getiren Yılmaz, ondan sonraki yıllarda da sektörün istikrarlı bir ilerleme sağladığını söyledi.
Yılmaz, fide, fidan ve süs bitkilerinde önemli noktaya geldiklerini belirterek, "2017'de 238 milyon adet meyve fidanı, dört milyar adet sebze fidesi, bir milyar 619 bin adet süs bitkisi üretildi" dedi.
Yılmaz, sadece 30-35 yıl önce tohumculukta "ihracat" diye bir kavramın olmadığını, sadece ithalatın olduğunun altını çizerek, "Ancak 2017 sonu itibariyle ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 73'e çıktı. Buna fide, fidan ve süs bitkileri eklendiğinde bu oran yüzde 90'ın üzerine çıkmıştır." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin geçen yıl 185 milyon dolarlık tohum ithal ettiği bilgisini veren Yılmaz, buna karşılık ihracatın 136 milyon dolara ulaştığını bildirdi. Yılmaz, son 15 yılda ihracatı sekiz kat artırdıklarını, 80 ülkeye tohum ihraç ettiklerini, hedeflerinin küresel tohum ticaretinde dünyada ilk beş ülke arasına girmek olduğunu duyurdu.
Türkiye'nin önemli bir tarım ülkesi olduğuna değinen Yılmaz, özellikle tahıllarda, sebzelerde ve meyvelerde dünyada önemli üreticilerden olduğunu vurguladı.
Türkiye'de tahıl üretim alanlarının azaldığını ancak üretim miktarının arttığını dile getiren Yılmaz, kaliteli tohumların kullanılmaya başlaması sonrası bitkisel ürünlerde ekim alanlarının azalmasına rağmen üretimin arttığını aktardı.
Kaliteli ve sertifikalı tohumun önemine dikkati çeken Yılmaz, "Sertifikalı tohum dediğimizde, kayıt altına alınmış, tarımsal-teknolojik hastalık ve zararlara dayanıklılık gibi özellikleri belirlenmiş tohumları kast ediyoruz. Yabancı otlardan, diğer tür ve çeşitlerden arındırılmış, yüzde 97-99 saf olan, sadece tohum olan ürünlerden oluştuğu için hem mısırda hem şeker pancarında hem buğdayda hem pamukta hem şeker pancarında hem diğer bazı yem bitkilerinde önemli verim artışları sağlanmıştır" dedi.
Yılmaz, son dönemde kamuoyunda sertifikalı tohumların insan sağlığına zararlı olduğuna, genetikleri değiştirilmiş organizmalarla eş görüldüğüne dair görüşlerin olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu konularda Türkiye'de üretilen tohumluklar doğaldır. Hiçbirisinin genetiği değiştirilmemiştir. 2010 yılında biliyorsunuz Biyogüvenlik Yasası çıktı. Buna göre Türkiye'de GDO'lu tohumların üretilmesi, ithalatı yasak. Sadece Biyogüvenlik Kurulu'nun izin verdiği, mısır ve soyada ürünlerin ithalatı yem sanayisinde kullanılmak üzere yapılıyor. Ancak Türkiye'de bunun üretimi yasak.
“İkincisi hibrit tohumlar gerçekten verimi artıran mısırda, domateste, biberde, mısırda, ayçiçeğinde, salatalıkta önemli mekanizmalardan bir tanesi. Hibrit tohumlar hiçbir zaman laboratuvar ortamında, yapay şartlarda elde edilmiş değil. Bunlar doğal ortamda saflaştırılmış... Hibrit tohum elde ederken melezleme yapılan bireylerin yakın akraba olması istenmez. Mümkün olduğu kadar uzak akraba olması istenir. Buradaki amaç en yüksek verimi sağlamaktır."
Yılmaz, Türk tohumculuk sektörünün son dönemde ciddi mesafeler kaydettiğinin altını çizerek, Türkiye'nin toplam sertifikalı tohum ihtiyacının ancak yüzde 40'ını üretebildiğini ve kullanabildiğini söyledi.
Verimliliğin artırılması ve ekonomiye daha fazla katkı sağlanması için kullanılan sertifikalı tohum miktarının yüzde 80-90'lara çıkması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, tarımı gelişmiş ülkelerde oranların bu düzeyde olduğunu bildirdi.
Birlik tarafından 2016 yılında başlayan Tohumculuk Sektörü Ulusal Strateji Geliştirme Projesi'nin geçen yıl tamamlandığını kaydederek, bu kapsamda belirledikleri vizyonlarından ve hedeflerinden bahsetti. Yılmaz, Türkiye'nin İsrail'den yüksek miktarda tohum aldığına ve tohumculukta bu ülkeye bağlı olduğuna dair iddiaların hatırlatılması üzerine, "Türkiye İsrail'den tohum alıyor ancak İsrail'e tohum da satıyor. 2016'da yüzde 6.0 iken 2017'de yüzde 7.0 olmuş. Biz İsrail'e sadece tohum değil sebze de satıyoruz. Geçen yıl 15 milyon dolarlık domates satmış. Ancak öyle bir izlenimler var ki sanki bütün tohumları İsrail'den alıyoruz veya İsrail'den tohum almazsak üretim yapamayacağız. Toplam ithalatımız içinde İsrail'in payının önemsiz olduğunu söyleyebilirim" dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!