Güncelleme Tarihi:
Öykü Altuntaş / İstanbul, 17 Haziran (DHA) - Kömür ve İklim Değişikliği 2016 Raporu’na göre, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı, "resmi söylemin aksine artarken" yeni kömürlü termik santrallerin de eklenmesiyle, Türkiye'nin ileride ekonomisini karbonsuzlaştırması "imkansız" hale geliyor.
İklim ve enerji uzmanı Önder Algedik’in Türkiye’deki enerji politikaları, yatırımları ve kömürlü termik santrallerini inceleyerek hazırladığı güncel rapora göre, kömür ithalatı, 1990 yılına göre 2014 yılı itibariyle “6 katına” çıktı.
Türkiye’de kurulmak istenen ithal kömürlü termik santrallerin kapasitesinin, planlanan yerli kömürlü termik santrallerin 6 katı olduğu vurgulanan raporda, 2002 yılından beri eklenen 9 GWlık kömürlü termik santral kurulu gücünün 6 GW’ının ithal kömür ile çalıştığı açıklandı.
EPDK listelerine göre, Türkiye günümüzde 59 santrali ile, 16 GW kurulu güce sahip.
“Enerji sektörü, sera gazı salımının en kritik sorumlusu”
Türkiye’de sera gazı salımlarındaki artışın en kritik sorumlusunun kömür ve doğalgaz olduğuna dikkat çekilen raporda, 1990’da 207,8 milyon ton olan salımların 2014’de 467.6 milyon tona çıktığına dikkat çekildi.
Bu tarihler arasında, enerji sektörü, 259.8 milyon ton olan sera gazı salımlarındaki bu artışın “206,6 milyon tonundan sorumlu oldu”. Raporda, Türkiye’nin atmosfere saldığı sera gazlarının 24 yılda yüzde 125 arttığı, enerji sektörü kaynaklı sera gazlarının ise 1990-2014 arası yüzde 156 artış gösterdiği belirtildi.
Raporda ayrıca, “Artışın 167.2 milyon tonu, kömür ve doğalgazın yakılması ile ortaya çıkan karbondioksit kaynaklı” denildi.
Rapora göre, Türkiye’nin toplam kömür tüketimi, 1990 ve 2014 yılları arasında 54.5 milyon tondan 97 milyon tona yükseldi. Rapordaki veriler, bu 42.5 milyon ton artışın yaklaşık 41.5 milyon tonunun, “kömürlü termik santrallerden kaynaklandığını” gösterdi.
Raporun yazarı Önder Algedik, “Türkiye’de ithal kömür kullanımının 2002’den beri termik santraller yüzünden arttığını görüyoruz” diye açıkladı. Santrallerin “çift kulvarda” büyütüldüğünü belirten Algedik, şu açıklamayı yaptı:
“Son dönemlerde yetkilerden enerji bağımsızlığı için yerli kömürü destekleyen açıklamalar duyuyoruz. Hatta, Tufanbeyli İthal Kömür Santrali açılışında Cumhurbaşkanı [Recep Tayyip Erdoğan], ithal kömüre karşı olduğunu beyan etti. Ancak, veriler Türkiye’nin hem ithal kömürü hem de yerli kömürün kullanımını artırma arzusunda olduğunu gösteriyor. Üstelik, öncelik ithal kömüre verilmiş durumda. Türkiye, 2002’den beri AKP döneminde her geçen gün kömüre bağımlı hale geliyor.”
“‘Enerji artışı’ gerekçesi, fosil yakıtların üretim ve tüketimini arttırmaya yönelik”
Bu artışlara gerekçe gösterilen “enerji ihtiyacının” aslında “fosil yakıtların üretimini ve tüketimine arttırmaya yönelik” olduğu uyarısı yapılan raporda, bu nedenle, 1990’da yüzde 18.6 olan fosil yakıt dışı enerji kaynaklarının payının, 2014’de yüzde 9.9'un altına düştüğü bildirildi.
Algedik’in raporu, Türkiye’nin “yüksek karbon politikaları sonucunda kendi kömürünü yakmak için 4 GW kurulu güç, dünyanın kömürünü yakmak için 25 GW kurulu güç ekleme” yönündeki hazırlıklarına işaret etti. Rapora göre, EPDK lisanslama süreçlerinin yanında, tekrar başlatılan kömür arama çalışmaları ile yeni 7.2 milyar ton rezerv “devlet eliyle” geliştirildi.
Raporda, "Lisans almış ama hiçbir ünitesi çalışmaya başlamayan, ön lisans almış, ya da ön lisans başvurusu değerlendirilen 37 santral, EPDK listelerinde aday olarak yer almaktadır. Bu aday santrallerin 14 tanesi linyit ve asfaltit yakacak olup, kalan 23 santral kömürü ithal edecektir. Bu santrallere rödovans sözleşmesi olan iki proje de dahil edildiğinde 29,4 GW aday santral bulunmaktadır. Rödovans modeli ile toplam 3 GW güce sahip 9 santral kazanılmış, bunlardan iki tanesi henüz lisanslama süreçlerine başlamamıştır" diye vurgulandı.