Güncelleme Tarihi:
İstanbul, 15 Aralık (DHA) – Tüketicinin Koruması Hakkındaki Kanunda tüketiciler aleyhine yapılan yeni düzenleme ile milyonlarca kişinin tüketici işleminden kaynaklanan ve tahsil edilmemiş, çoğunlukla da tartışmalı olan küçük borçları için Tüketici Hakem Heyetlerine başvurulmadan şirketlerin doğrudan icraya başvurabilmelerine imkân sağlanması tüketici örgütlerinin tepkisine neden oldu.
Torba Yasanın TBMM de görüşülmesi sırasında hiçbir tüketici örgütü ve ilgili kuruluşların görüşü alınmadan kabul edilen yeni düzenleme ile tüketicilerin mağdur edileceğini ve icra kıskacına girdiğini açıklayan Tüketici Başvuru Merkezi (TBM) Hukuk Komisyonu Başkanı Av. İzzet Doğan, “Torba Yasa ile yapılan bu değişiklikten önce yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 68. Maddesinin ilk fıkrasına göre tüketici işleminden kaynaklanan borç, alacak ihtilaflarında, her yıl yenilenen belli tutarlara göre Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru zorunluluğu bulunuyordu. Bu meblağ 2017 yılında üç bin 610 liraydı. Nitekim Yargıtay’ın da içtihat haline gelen kararlarıyla, tüketiciler kendilerine icra dairelerinden gelen ihbarlara yedi gün zarfında itirazda bulunmasalar da mahkemeye başvurup takibi iptal ettirebiliyor ve haciz şoku yaşamaktan kurtulabiliyordu. Yeni düzenleme ile İcra İflas Kanununda yer alan ‘İlamsız Takip’ yöntemi ile alacaklı olduğunu iddia eden şirketler alacaklı olduklarını gösterir herhangi bir belge bile sunmadan icra takibi yapabilecekler, borçlu olduğu iddia edilen tüketici yedi gün zarfında itirazda bulunmadığı takdirde hakkında haciz işlemi uygulanabilecek. Çünkü, İlamsız Takip ile icra dosyası açılması esnasında alacak iddiasında bulunan kişi veya şirketten ispat edici belge istenmediğinden artık dolandırıcılar da dahil olmak üzere herkes tüketici aleyhine icra takibi başlatabilecek” dedi.
Torba yasayla getirilen tüketici aleyhine bu değişiklikten önce 2017 yılında üç bin 610 liranın altındaki tutar için icra takibi başlatılmış ve borçlu tüketicilerin yedi gün zarfında ödeme ihbarına itiraz edememiş veya etmemiş olsa bile her zaman için mahkemeye başvurarak bu takibi iptal ettirebildiğini söyleyen Doğan, “Oysa bu değişiklikten önce alacaklı olduğunu iddia eden satıcı, Tüketici Hakem Heyetine başvurup haklı bulunsa bile tüketiciye icra, tebligat masrafı, avukat ve bilirkişi ücretleri yüklenemiyor, sadece ana borcu ödeyip kurtulabiliyordu. Çünkü tüketiciler Hakem Heyetinde haksız bulundukları takdirde tüm masraflar devlet bütçesinden karşılanıyordu. Satıcının haksız bulunduğu durumlarda ise Hakem Heyetinin yaptığı tebligat giderleri, bilirkişi ücreti gibi tüm giderler 6183 sayılı yasa uyarınca satıcıya yükleniyordu. Yapılan yasal değişiklik nedeniyle milyonlarca tüketicinin haberi bile olmadan banka hesaplarına, maaşlarına, otomobillerine ve gayrimenkullerine haciz konulabilecek” dedi.
Yasanın getirdiği yeni düzenleme ile artık milyonlarca kişinin cep telefonu, internet, uydu tv, elektrik, doğalgaz, su abonesi ve bireysel banka müşterisi olan tüketiciler aleyhine hiçbir geçerli belge sunulmadan icra takip dosyası açılabileceğini ifade eden Doğan, tüketicilerin Mernis adresini güncellemeleri gerektiğine de dikkat çekti ve ekledi, “Yürürlükten kaldırılan gerek 4077 sayılı, gerekse 28 Mayıs 2014’ten beri yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketici Kanunu, Tüketici Hakem Heyetine başvurup, alacaklı olduğuna dair karar çıkarılmadan hukuki alacak takibi yapılmasını engelliyordu. Nitekim Yargıtay’ın bu konuda içtihat haline gelmiş pek çok kararı da bulunmaktadır. Buradaki büyük risk şudur. Haklarında takip yapılacak tüketicilerin büyük bölümü yeterli hukuk bilgisine sahip değillerdir. Her ne kadar ilamsız takip ihbar kağıdında borca yedi gün zarfında itiraz edilebileceği belirtiliyorsa pek çok kişi bu uyarıyı ya okumuyor, okusa da hukuki anlamını kavrayamayabiliyor veya işyerinden izin alıp icra dairesine itirazda bulunmaya gidemiyor. Üstelik pek çoğu da gündüz çalıştığından ihbar kendilerine ulaşmayabiliyor, muhtarlığa bırakılmak veya Mernis adresine gönderilmek suretiyle yasal takip kesinleştiriliyor. Bu tehditlerden korunmak için artık herkes en az haftada bir e-devlet üzerinden kendisi hakkında başlatılmış takip var mı diye sorgulamalı, Mernis adresini de güncellemeli, varsa icra takibine yedi günlük süreyi geçirmeden itiraz etmelidir. İcraya itiraz edilmesi durumunda alacaklı, İcra Mahkemesinden itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini istese de borcun varlığı yargılamayı gerektirdiği, likit alacak olmadığı ve meblağ itibarıyla Tüketici Hakem Heyeti görev sınırında bulunduğundan alacaklının Hakem Heyetine gitmesi gerekecektir. Tüketiciler Hakem Heyeti incelemesinde haksız bulunsa bile Hakem Heyeti Mahkeme olmadığından İcra İnkâr Tazminatı, yargılama gideri, tebligat, avukat ve bilirkişi ücretleri kendilerine yüklenilmiyor.”
Torba Yasa ile yapılan değişikliğin evrensel hukuk kurallarına, AB Direktiflerine ve Anayasa’mıza da aykırı olduğunu, bu düzenlemede kamu yararı da bulunmadığını belirten TBM Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu da tüketicilerin kazanılmış haklarının geri alınamayacağını belirterek, ”Çünkü evrensel hukuk kuralları zayıf taraftan yanadır. Üstelik Anayasamız 172. Maddesinde devlete tüketicileri koruma görevi yüklemiştir. Devasa şirketlerin gerek kadrolu gerekse anlaşmalı hukuk bürolarının karşısında bilgi ve ekonomik bakımından zayıf durumdaki tüketiciler mağdur edilmişlerdir. Çoğunluğu dar gelirli tüketicinin borcuna, takip açıldığı anda, avukatlık ücreti ve harçlar dahil yaklaşık 400 lira eklenmekte ve belki haberleri dahi olmadan kesinleşen bu takipler nedeniyle son zamanlarda hukuk büroları tarafından tehdit içeren mesajlara ve kötü muamelelere maruz kalmaktadırlar. Ayrıca kesinleşen bu takiplerde tüketici işlemi olmasına rağmen, taksitli satış yapan birçok mağaza borçlar Kanununun 88. Maddesine aykırı olarak yüzde120’lere varan oranlarda asıl alacağa faiz işletmekte, tüketiciyi adeta tefeci gibi borç batağına sürüklemekte, tahsil edilen paralar da kanun gereği öncelikle faiz ve takip masraflarına mahsup edildiği için, tüketici faiz ödemekten ana borcunu kapatamamaktadır. Yasanın bu maddesinin iptali için tüketici örgütlerinin Anayasa Mahkemesine gidebilme imkanları, ancak iç hukuk yollarını tükettikten sonra mümkün olduğundan uzun bir süreç gerektirmektedir. Bunun dışında Ana Muhalefet, TBMM Üye sayısının beşte birinin başvurusu, Mahkemeler veya Cumhurbaşkanının AYM’ye başvurabilmesi mümkündür. Elbette bunların arasında en hızlı ve etkin çözüm yolu Sayın Cumhurbaşkanımızın daha önce MTV’de ve Oto Cam Filminde olduğu gibi milyonlarca tüketiciyi icra tehdidi ile haciz kıskacından ve mağduriyetten kurtaracak hukuki girişimi yapması, yasayı onaylamayarak tüketicileri Torba Yasa ile başına geçirilen torbadan kurtarmasıdır.” dedi.