TFF Başkanı Demirören: "Arda, 'Bırakıyorum' dedikten sonra bizim yapabileceğimiz bir şey yok" (3)

Güncelleme Tarihi:

TFF Başkanı Demirören: Arda, Bırakıyorum dedikten sonra bizim yapabileceğimiz bir şey yok (3)
Oluşturulma Tarihi: Haziran 15, 2017 00:03

TFF Başkanı Demirören: "Arda, 'Bırakıyorum' dedikten sonra bizim yapabileceğimiz bir şey yok" (3)

Haberin Devamı

"Bir dünya markası, yaşı ve vücudu izin vermediği sürece milli takımı bırakması doğru değil. Bizimki bir milli dava"

"Arda ile oturup konuşulmalı. Arda hepimizin kardeşi"

"Bir metin hazırlayarak Arda'nın da görüşünü alarak, Arda yapacağı konuşmadan sonra affedilir konuma getirmeyi de hocamız düşündü. Arda maalesef basın toplantısında Milli Takımı bıraktığını açıkladı. Yaptığı yanlış"

"MHK, PFDK ve Tahkim Kurulu başkanlarıyla pazartesi günü toplantı yapacağız. Değişiklikler olabilir"

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, milli takımı bıraktığını açıklayan Arda Turan ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Riva'da bulunan TFF merkezinde düzenlenen ve canlı yayınlanan programda Yıldırım Demirören, kendisine yöneltilen sorulara şu yanıtları verdi;
Soru: Arda olayını ilk nasıl öğrendiniz?
Yıldırım Demirören: Arda olayını uçak indikten sonra bana mesajla haber geldi. Mesajı gördükten sonra geç saatlerdi, sabahı bekledikten sonra durumu değerlendirip hocamızla konuşup ona göre bir karar almamız gerektiğine kanaat getirdim. Olaydan hemen sonra öğrendim.

Soru: İlk ne düşündünüz?
Tabii ki üzüldük. Ama olayın tam detayını öğrenmemiz gerekiyordu. Bekledik, hocamızla konuştuk. Olayın detaylarını öğrendik. Hocamız ve takım sabaha karşı uyudular. Uzun bir seyahatti. Yönetim Kurulu olarak kararımızı zaten anında hocamıza ilettik. Hocamız da aynı fikirde olduğunu beyan ederek, futbolcusunun uyanmasını bekleyerek, futbolcusu uyandıktan sonra kaptanımızı bekleyerek bizim yönetim kurulu kararımızı futbolcuya deklare etti hocamız.

Soru: Yönetim Kurulu kararından sonra Arda ile bir görüşmeniz oldu mu?
Arda, hoca ile yaptığı görüşmeden sonra beni aradı. Konuştuk. İki kişinin arasında konuştuğu bir mevzu. Araması da önemli.

Soru: Fatih Terim, Kosova maçından sonra Bilal Meşe ile bir araya gelip tatlıya bağlanacağını söyledi.
Hocayla yaptığımız değerlendirmede, yaptığı hareketin doğru olmadığını, kendisini süresiz kadro dışı bırakmamız gerektiği konusunda hemfikirdik. Hocamız da bunu beyan etti. Arda gibi bir oyuncuyu, kart görmüş düşünerek, topluma mal olmuş kaptanı, dünyalı yıldızı olarak gördü. Bir metin hazırlayarak Arda'nın da görüşünü alarak, Arda yapacağı konuşmadan sonra affedilir konuma getirmeyi de hocamız düşündü. Arda maalesef basın toplantısında Milli Takımı bıraktığını açıkladı. Yaptığı yanlış. Kongrede de söylediğim gibi medeni şekilde yaptığı hatayı söylememiz lazım. Diğer taraftan Arda'yı korumamız gerekiyor çünkü bir dünya markası. Ama bir dünya markası, yaşı ve vücudu izin vermediği sürece milli takımı bırakması doğru değil. Bizimki bir milli dava. Arda'yı da bırakmasından sonra aradım, 'Bırakıyorum' son konuşmasına üzüldüğümü, tatile gitsin dinlensin, tekrar konuşmak istediğimi kendisine de beyan ettim. Kamuoyundan üzülerek takip ettim, yok 'Federasyon gereğini yapmadı'. Federasyon gereğini yaptı. Olayı öğrendi, gerekli kararı aldı, kadro dışı bıraktı. Bu süresiz olarak açıklandı, sebebi de Arda gibi bir oyuncuyu kazanabilirsek hocamız ileride teknik olarak 'İstiyorum' derse oynatabilirdi. Kendi beyanıyla 'Bırakıyorum' dedikten sonra bizim yapabileceğimiz bir şey yok.

Soru: Tatilden döndükten sonraki görüşmede Fatih Hoca da olabilir mi?
Bizlerin konumu, özellikle benim konumum, federasyon başkanıyız. Federasyon başkanı, Mevlana gibi elimizi, kolumuz açarız, herkese sevgi duyguları ile yaklaşmak zorundayız. Bir hata yapılmıştır, hatayı anlatırız ama hata yapanı yerden yere vurmak için değil kazanmak için, marka değeri için elimizden geleni  de yaparız. Ben bunu yapmaya çalıştım. Birine bir hakaret bir saldırı yapılacaksa, bugün benim herkese saldırmam lazım. Çünkü aynı hakaretler aşağı yukarı bana da yapılıyor. Ben o kişilerin elini sıkarak gördüğüm vakit merhaba diyerek bana hakaret edenleri zaten orada eziyorum. Arda'nın da bu hareketi yapması gerekiyor. Çünkü Arda gibi bizler gibi, topluma mal olmuş kişiler her yaptığımız harekette toplumsal sorumluluklarımızı düşünmek zorundayız.

Soru: Bilal Meşe ile görüşmeniz oldu mu olay sonrası?
Kendisini ertesi sabah aradım sakin olmasını, bu işlerin çözüleceğini, Arda'nın hepimizin evladı olduğunu söyledim. Hatta Sayın Bilal Meşe'yi dönerken kendi uçağımla İstanbul'a geri getirdim. Kendisine şunu söyledim, bir başkan olarak, kardeşi olarak rica ediyorum, 'Dava da açma, Arda bizim küçüğümüzdür, bu olay tatlıya bağlansın. Bir şekilde bu olayı bitirelim' dedim. Arda bir hata yapmıştır. Ne kadar 'Yapmadım' dese de bir hatadır. Bizim toplumumuzda, bizim örf ve ananelerimize her zaman büyüğümüze saygı ve sevgi vardır.

Soru: Kullandığı hakaretler içinde sadece Bilal Meşe'yi değil, Fatih Hoca'ya hatta şahsınıza yönelik de değerlendirilen bazı ifadeler var. Siz üzerinize alındınız mı?
Dediğim gibi Arda beni aradı. Bir ikincisi federasyon başkanıyım, Arda'nın büyüğüyüm. Hata da yapmış olsa ben affetme yollarını ararım. Yoksa kavga yaratmak, birilerini kırmak çok kolay. Niye Arda'yı kazanmayayım. Benim bu yaptığım hareket örnek olarak sırf Arda'ya yönelik değil ki. Aynı hatayı ileride bir sporcumuz bir yıldızımız yaparsa sırf futbolda değil hangi sporda olursa olsun, biz kazanmanın yolunu onlar da özür dilemenin yolunu öğrenmeleri gerekiyor. Topluma da bu mesajı vermemiz gerekiyor. Bu konuya daha fazla gitmeye gerek yok.

Soru: Arda neden bu noktaya geldi?
Kendine göre bir sebebi vardır ki bir patlama, hatalı bir hareket yaptı. Kafasındakini bilme şansımız yok. Ancak onu Arda kaptanımız bir yakını ile paylaştıysa onlar bilir. Bunları birileri bilip de hocamızı, teknik kadromuzu veya Bilal'i uyarmadıysa biraz da onlarda kabahati aramak lazım. Arda kimseyle paylaşmayıp, uçakta gördüğü anda bir hareket yaptıysa bunu kimsenin bilme şansı yok. Bize göre Arda kaptanımız milli takıma çağrıldıktan sonra geçmişten gelen problem bitmişti. Ondan sonra 3 tane maç oynandı, 33 tane antrenman yapıldı, birlikte seyahat edildi. Niye tedbir alınmadı denemez. Burada beni üzen milli bir kriz yaşandı. Doğru, dünyanın her yerinde, her sporda kriz olabilir. Bu milli krizi bahane edip, kendi kişisel çıkarları için olayı alıp başka yerlere taşıyıp büyütmeye çalışanlar bu sorunu büyüttü.

Soru: Sizin Genel Kurul'daki konuşmalarınızın açılımı bu mu?
Aynen açılımı bu... Kişisel belli şeyler bekleyenler veya kişisel kızgınlıkları olanlar olayı alıp çok farklı yerlere getirmiştir. Çünkü eğer Arda o konuşmasını yapsaydı, konuşmadaki paragrafı çok iyi biliyorum, Arda Bilal Bey'den özür dilerken, özür dilemenin erdem ve adamlık olduğu zaten o yazının içinde yazılmıştı. Asıl özür dilemek erdem ve en büyük adamlıktır eğer bir hata varsa.

Soru: Genel kuruldaki konuşmanızdan faturayı medyaya çıkardığınız sonucu çıkarıldı.
Ben kişileri kastediyorum. Bu kişiler medyada yazıyorsa medya diyebilirsiniz. TV'de konuşuyorsa yine medya diyebilirsiniz ama ben kişileri kastettim. Milli duygularımız, milli mücadelemiz kişisel kavgaların üzerinde olmalı. Uçağa niye yolcu alınmış. Özellikle Ramazan gününde, kamp yapılan Slovenya ile maça gideceğimiz yer aşağı yukarı 980 kilometre civarında, gecenin köründe arabayla yola çıkacaklar. Birkaç kere bu yapıldı. Uçağa alındı. Bunu her spor kulübü de yapıyor. İlk defa da yapılmıyor. Bu bile mevzu yapılıyor, yıpratılmaya getirildi. Milli bir davayı hep beraber çözecekken, başka yerlerden başka kişisel hırslarımızı almaya çalışma...

Soru: Fatih Hoca, basın toplantısında 'Aktörler dışarıda. Milli Takım üzerinde bir oyun, operasyon var. Aynı şey TFF üzerine de yapılıyor' dedi. Siz de aynı fikirde misiniz?
Hocamızın kendi beyanatıdır, kendisini bağlar ama bütün bu benim söylediklerimi birbirine bağlarsanız bir yerde bu dediğinize çıkıyor zaten. Neden bir oyuncumuzun hatasını alıp başka yerlere çekiyoruz. Referandumdaki olayımdan dolayı bir vuruluyorken artık üç vurulmaya çalışıldı, katılıyorum ama hatayı anlatmamız gerekiyor. Hata yaptı. Kendine göre hata değil ama toplumumuzun kabul ettiği bir hata yaptı. Bunu anlatmamız gerekirken olayın başka yerlere çekilmesi doğru değil.

Soru: Siz konuştuğunuzda telefonda, hata yaptığını kabul etti mi?
Dediğim gibi bu Arda ile benim aramda olan konu.

Soru: Tekrar Milli Takım'a dönme ihtimali var mı?
Milli Takım'ı bırakma kararını kaptan kendisi verdi. Kendisi o kararından vazgeçer mi vazgeçmez mi?  Üç tane dünya markasını şu an yıpratmak için hep beraber mücadele ediyoruz. TFF, Avrupa'nın altıncı büyük ekonomisi, dünyanın  yedinci ama hadi ben ilk 10'un içinde diyeyim. Fatih Terim, bir dünya markası, Arda Turan bir dünya markası. Üç tane dünya markasını yıpratmak için her türlü mücadeleyi hep beraber veriyoruz. Bir durun, bir şey yapıldıysa bunun çözümü de var. Alt tarafı bir oyuncumuz bir hata yaptı, hatayı kendisi anladı. Çözüm yollarını aramalıyız. Olayı açıp da başka yerlere gitmemize gerek yok ki.

Soru: Çözüm yolu ne?
Arda ile oturup konuşulmalı. Arda hepimizin kardeşi. Arda bunu anlayacak durumda. Basın o gün geri çıkmasa kaptan konuşma yaparken o yazılı metni okuyacakmış. Aldığımız duyumlar, kendi kafasındaki inisiyatifi bilemem. O metin okunsaydı Fatih hocamızın bir düşüncesi vardı, Bilal ile Arda kaptanı bir araya getirip, ikisini aynı ayna yemekte buluşturup devam etmekti.

Soru: Başka oyuncuların, Arda Milli Takım'a gelmeyecek diye bırakma hakkı var mı?
Tahmin etmiyorum. Arda bıraktı diye değil. Milli Takım'ı bırakma gibi bir lüks olmamalı, ancak yaşın geçtiyse, vücudun imkan vermiyorsa.

Soru: Bunun bir yaptırımı var mı?
Bunun yaptırımını toplum verir.

Soru: Euro 2016'dan sonra kontrolü ele alıp. Müdahale edebildiğinizi düşünüyor musunuz?
Tabii ki. Avrupa Şampiyonası'nda bir prim krizi yaşandı. Bunun konuşmaları yapıldı. Şimdi sizle tekrar konuşurken hep konuları deşiyoruz. Soru da yanlış benim, vereceğim cevaplar da yanlış. Çünkü tekrar gündeme gelecek. O konu kapandı. Konu Arda'ya Burak'a bağlanmıştı. Bu oyuncular Milli Takım'a çağrılarak her şey bağlandı, kapandı. 6 ay geçti üzerinden.

Soru: O zaman bundan sonra primle ilgili bir tartışma yaşanmayacak.
Tartışma yaşayabiliriz. Verdiğim primi beğenmeyebilirler. Prim vermeyiz, prim isterler. Her tartışma yaşanabilir. Çalışan bir yerin içinde, koca düzenin içinde her tartışma yaşanabilir de bu tartımalar aile içinde yaşanıp, problem çıkarılması yanlış. Bir oyuncunun hakkını istemesi kadar doğal bir şey yok. Bütçemize bu sene primi koymadık. Eğer kalırsak, bir dahaki sene mali genel kurulumuz yine haziranda, primi koyarız genel kurul da kabul ederse prim ödenir. Hep bir kavga kargaşa ortamı varmış gibi yaratılıyor. Kavga yok...

Soru: Avrupa Şampiyonası'nda hep bu tartışmalar gündeme geldi?
Bekleyemedik. Turnuva bitsin bu tartışma yapılsın diyemedik. Sosyal etkileşim herkesin elinde. Ne yazılıyorsa tek tek okuyorlar. Siz de insan olarak etkilenmez misiniz? Yazılanlar içinde bazıları hakaret boyutuna gidiyor, bazıları aile boyutuna kadar gidiyor. Bunları ben de yaşıyorum. Benim hakkımda da yazılıyor. Bu beni bir yere kadar etkiler bu gencecik çocukları daha fazla etkiler. Hele o gün bir hayati maça çıkacaksa daha çok etkiler. Biz niçin bu kavga için bekleyemiyoruz. Kavga, tartışma yapılmasın demiyoruz. Milli dava bittikten sonra her türlü eleştiriyi saygı çerçevesinde yaparız. Biz de çıkar anlatmaya çalışırız. Ben 3 ayda bir kere kanala çıkabilirim, hocam 15 günde bir kanala çıkabilir. Ama siz her gün yazıp her gün konuşuyorsunuz. Bizim verdiğimiz cevap sizin her gün yazmanız içinde kaybolup gidiyor. Biz her şeyi anlatıyoruz da anlamak isteyen yada istemeyenlerin arasında kalıyoruz.

Soru: Bazı şeyler gri kalınca....
Hiçbir şey gri kalmadı. Orada hangi oyuncunun aldığı almadığı cevabı verildi. Konu kapandı. Bizzat benim tarafımdan da verildi. Devam ettirmek isteyenler, problem varmış gibi göstermek isteyenler yine buna devam etti.

Soru: O liste nasıl çıktı peki?
TFF içinde çalışanlar var, orada çıkanlar var. Keşke bulabilsek. Yapan merkez belli, nerede yayınlandığı belli.  Sizler gazetecisiniz. Gidin oradan öğrenin. Sorduğumuz vakit gazetecilik ilkesi gereği bize söylemiyor. Sizler öğrenin de biz de bilelim. Bir sürü insan gitti belki gidenlerden biri olabilir. Kimsenin günahını almayayım.

Soru: FETÖ soruşturması kapsamında tam anlamıyla bir çıkarım yapıldı mı?
150 kişi çıkartıldı. Biz kolluk kuvveti değiliz, istihbaratçı da değiliz TFF olarak. Biz belli mercilere bütün çalışanlarımızın listesini gönderdik. Sakıncalı olanları çıkardık. Hepsi temizlendi mi? Devletin kurumlarında hepsi temizlenemedi. Biz her türlü yakın markajı yapmaya çalışıyoruz. Elçilik yapıyoruz. Gelen bilgiler doğrultusunda hareket ediyoruz. Ne benim ne bir arkadaşımın şahsi hareketi olamaz.
 
Soru: Dünya Kupası'na gitmek için eylüle kadar tüm sorunları çözmeliyiz. Medyaya fatura çıkarma gibi bir durum var ama medyanın yazdığı her şey doğrulandı.
Biz medya yanlış yaptı diye bir iddiada bulunmadık. Şunu turnuvadan sonra yapsaydınız dedim yine aynı şeyi söylüyorum. Her gazetenin manşeti bire bir doğru değil. Konu doğru. Maçtan sonra yapın ne kaybettiniz 3 gün. Bizle aynı puanı alan hiç galibiyet alamayan Portekiz şampiyon oldu. Bizde hangi turnuvada direkt başarı geldi. Her turnuvaya katılan takım yaratmak lazım. Sonra o turnuvada başarıya endeksli takım oluşturmak lazım. Bunlar zaman alacak. Beklemeyi sabretmeyi kabullenemezsek her gelen takım ilk mağlubiyette darbeyi yiyip geri dönecek.

Soru: O dönem sizin yaşananlardan haberiniz var mıydı?
Ben de basından okudum. Kendi içinde çözülecek bir olaydı. Böyle bir haber kullanacaksa basın, turnuvadan sonra kullanır dedim. Primle ilgili konuşma olmuştur ama yazılanların %90'ı abartılı. O kadar büyük olay yaşanmadı.

Soru: Bu tür olayların yaşanmaması için bir kriz merkezi düşünüyor musunuz?
Allah korusun. Burası deprem merkezi değil, kriz merkezi kuracağımız. Kampta oluyorsa. Ali Bey ve hocamız oradadır. Biz hep buradayız. Kararlar telefon alınabiliyor. Son olayda TFF öğlen 01.00'de idari kararını vermişti. TFF bu olayı çözdü. Toplumun çocuğunun kabul etmediği, çok az kesimin Arda haklı dediği bir hareket vardı. Almamız gereken kararı aldık. Hocamız ve Arda ile konuşmadan bu kararı yayınlayamazdık. Fatih Hoca, Arda uyuyordu. Biz kendimizi beğendirmek zorunda değiliz ama biz yapıyoruz.

Soru: Seyirci sayısı nasıl artacak?
Seyirciyi statlara çekmek TFF'nin değil, kulüplerin işi. Kulüplerin getirdiği projelere destek oluruz, yön veririz. Ben Milli Takım'ı 3 bin kişiden 35 bin kişiye çıkardım. Hazırlık maçı bile 35 bin kişiye oynandı. Kulüpler proje üretecek. Biz yaptık, Taraftar-Çocuk kulüpleri. Kulüpler de iyi transferler yapacak, kavga ortamından kurtaracak yöneticiler başkanlar. Getirdikleri her projeye destek oluruz. Ama bizim desteğimizle iş bitmiyor. Rahmetli Özhan Canaydın gibi kazanını elini sıkmayı, Sayın Süleyman Seba gibi rakip başkana kötü tezahüratı bir parmak işaretiyle durduran başkanlar ve yöneticiler olduğumuz sürece seyirci de artar. Hırvatistan ve İzlanda maçlarını Eskişehir'de oynayacağız. Öyle şanslı bir ülkeyiz ki Avrupa'da 3-4 senede 30 tane stat yapılan bir ülke yok.  Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Başbakanımız'a, Spor Bakanımı'a, emeği geçen herkese teşekkür etmemiz gerek. Orada önemli olan o statları doldurabilmek gerek. Hedef şampiyon dersek şampiyon bir tane çıkıyor. Futbolu bir şov eğlence merkezine çevirmemiz lazım. Futbol maçı bir şov, tiyatro sinema. Takım şampiyon olursa o takımı tutmuyoruz, her şartta o takımı tutuyoruz. Hep beraber bunu çözmemiz lazım. Ne yapacağız, en iyi transferleri imkanlarımıza göre yapacağız. Kavga ortamını bırakacağız. Bayanları, çocukları çekeceğiz. Hep beraber çözmemiz lazım. Sonuçta bizim hedefimiz 500 milyon olan yayın gelirini, 5 yıl sonra 800 milyon dolara çıkarız bunun üzerinde çalışmalıyız. Hiçbir kulüp bilet fiyatını düşüremez.

Bu arada Yıldırım Demirören, Merkez Hakem Kurulu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu başkanlarıyla pazartesi günü bir araya gelerek toplantı yapacaklarının bilgisini verdi. Demirören, toplantıda değişiklik kararı alınabileceğini söyledi.

İSTANBUL / DHA

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!